ÇOCUK ODASINDA ALINACAK GÜVENLİK ÖNLEMLERİ


Arzu Birinci
Çocuk Odası, çocukların kendilerine ait, yatabilecekleri, oynayabilecekleri, genel anlamda onların evde süre olarak en fazla zaman harcadıkları özel faaliyet alanlarıdır. Bu alanı özel güvenlik önlem ve düzenlemeleri ile tasarlamak çok önemlidir. Emeklemeye başlamadan ortalama 6 aylık olmadan önce gerekli güvenlik önlemlerini almanız önerilir.
CPSC verilerine göre 1985-1990 yılları arasında 0-12 aylık çocukların 250’ si yataklardan dolayı boğulmuştur. Bu ölümlerin çoğu erişkin yatağından(erişkinlerin kullandığı yatak ölçülerindeki yatak) kaynaklanmıştır. 1982-1989 yılları arasında 32 bebek, yetişkin su yatağında havasız kalmasından dolayı boğulmuştur. Bu ölümler, bebeğin yatak ile yatak konstrüksiyonu veya duvar arasına sıkışması ile bebek yüzü koyun uyurken vücudunun baskısı ile ağzı ile burnunun kapanarak meydana gelmiştir.
Çocuk Odasındaki Tehlikeler;
– Pencereden düşmeler
– Oda içinde düşmeler
– Yaralanma ve incinmeler
– Yanıklar ve yangın
– Elektrik çarpması
– Çocukların saklanması
– Boğulma
Çocuk Odası Güvenliği için Öneriler ise;
– Çocuk odasında ranza yerine, birbirinden ayrı konulmuş iki ayrı yatak olmalı. Eğer çok zorunlu değilse ranza konulmamalıdır.
– Odadaki pencerelerin camlarında pervaz yüksekliği 150 cm’ in altında olan tüm pencereler, 10 cm. den fazla açılmasına izin vermeyecek şekilde, çocuğun açamayacağı şekilde pencerelere monte edilmiş, acil durumlarda yetişkinler tarafından kolayca çıkarılabilecek konumda pencere kilitleri monte edilmelidir. Pencere önüne herhangi bir mobilya veya eşya konulmamalıdır.
– Çocukların üzerine çıkabileceği, 90 cm. yüksekliğin altındaki eşyaların köşe ve kenarları keskin olmamalı, yuvarlatılmış olmalıdır.
– Oda kapısının, çocuk oyun oynarken gözlenebilmesi için yarı dolu, üstü şeffaf şekilde tasarlanması, üstü cam ise lamine veya temperli cam ya da pleksiglas kullanılması veya kırılsa bile dağılmasını önleyen cam güvenlik filmi yapılmalıdır.
– Halı ve kilimlerin kaymasını önlemek için, bunların altına özel kaymayı önleyen malzemeler kullanılmalıdır.
– Ellerini, parmaklarını sıkıştırmaması ve merdiven gibi kullanıp üzerlerine tırmanmaması için çekmeceler ve dolapları özel çocuk güvenlik kilitleri ile güvenli hale getirilmelidir.
– Dokunup ve üzerlerine düşüp yanmalarını önlemek için radyatör ve diğer ısı kaynaklarının önlerine, özel güvenlik bariyeri konulmalıdır.
– Dolap, elbiselik, komodin gibi eşyaların açma kapama kulplarını özellikle küçük, yuvarlak olanları çocuğun boğulmasına sebep olabileceğinden, bunların çok iyi monte edilmiş olmalı, zaman zaman bunların gevşeyip gevşemediği kontrol edilmeli, tercihen küçük yuvarlak kulplar kullanılmamalıdır.
– Mobilyaların köşelerini kazalara karşı dayanıklı hale getirmek üzere konan köpük, sünger ve benzeri malzemelerin çeşitli sebeplerden yerlerinden çıkması ve çocukların bunlarla oynayıp ağızlarına alması boğulma riski yaratabileceğinden bu gibi mobilyalar sık sık kontrol edilmelidir.
– Çocukların oyuncak sandıkları, onların kolayca ulaşabileceği bir yerde-konumda olabileceği gibi görüp ulaşamayacağı yerde de olabilir. Bu durumda oyuncaklar, her defasında ebeveyn tarafından verilecektir. Oyuncak sandıkları kapaksız olmalıdır.
– Boyu 84 cm. ’ in altındaki (yaklaşık 18 ay) çocuklar mutlaka çocuk karyolasına yatırılmalıdır. Çocuk karyolaları, çocuk üzerinde sürekli hareket edip tırmanacağından konstrüksiyonu güçlü olmalıdır. Karyola parmaklıklarının arası parmak ve el sıkışmaması ve başını sokup boğulmaması için 2,5 cm.’ den az 6 cm. ‘ den geniş olmamalıdır. Yatak ile karyola arasına yüzünün gelmesi ile havasız kalmasını önlemek için yatak ile karyola arasındaki boşluk arası 2-3 cm’ den fazla olmamalıdır. Karyolanın üst köşesinden yatağın üstünün arasındaki yükseklik en az 75 cm. olmalıdır.
– Çocuğun boyu 89 cm’ i geçtiğinde, çocuk karyolasından yerden yüksekliği 61 cm.’ den fazla olmayan erişkin yatağına (erişkinlerin kullandığı yatak ölçülerindeki yatak) geçirilmelidir. Yatağın her iki yanına da mutlaka yataktan düşmeyi önleyen özel çocuk güvenlik bariyeri konulmalıdır. Çocuk güvenlik bariyerleri erişkin yatağı büyüklüğündeki yataklara geçen 18 Ay-5 yaş arası çocuklar için kullanılmalıdır. Bariyerler çift taraflı uygulanmalıdır.(Yatağın her iki uzun tarafına konulmalıdır.) Bariyerin keskin kenarları ve çıkabilir küçük parçaları olmamalıdır. Bariyerler su yatağında ve şişme yataklarda kullanılmamalıdır.
– Yatak seçiminde anti bakteriyel ve doğal kauçuktan imal edilmiş lateks yataklar idealdir. Kolayca yanmayan, yangında zehirli gaz çıkarmayan yataklar tercih edilmelidir.- Bir yaşından küçük bebekler için boğulmalara sebep olabileceğinden asla yastık kullanılmamalıdır.
– Beşiklerin yanlarına konan kumaş koruyucular (kenar yastıkları) boğulmaya sebep vereceğinden sert olmalıdır. (Yumuşak olursa çocuğun ağzı ve burnu kapanabileceğinden boğulma riski yaratacaktır.) Ayrıca en az 6 yerinden sıkıca bağlanmalıdır. Bağlama iplerinin uzunluğu 14 cm’ den fazla olmamalıdır ve çocuklar ayağa kalktığı andan itibaren bu kenar yastıkları kullanılmamalıdır.
– Karyolanın üstünde dönence türü oyuncak varsa, bunu karyolaya sağlam bir şekilde takıldığından emin olmalıdır. İlk altı aydan sonra veya oturabildiği zaman kaldırılmalıdır.- Karyolanın üzerinde cibinlik kullanılıyorsa gergin ve destekli olmasına dikkat edilmelidir.
– Çocuk emzik kullanıyorsa, emziği zincir ve iple boynuna asılmamalıdır. Omzuna tutturulmalıdır.
– Çocuk giysilerinin çabuk yanan (alev alan) naylon gibi sentetik kumaş cinsinden seçilmemelidir.
– Düşmelerin önemli sebeplerinden biri olan tekerlekli bebek yürüteçleri kullanılmamalıdır.
– Yüksek bebek sandalyelerini kullanmak uygun olmamak ile beraber, eğer kullanılıyorsa, emniyet kemerli olmasına dikkat edilmelidir.
– Karyolalar, pencere, perde ve prizlerin yanına konmamalıdır. Gece lambası yatak ve perde gibi yanabilir eşyalara uygun uzaklıkta olmalıdır.
– Gece lambası olarak kalite belgeli, ısınmayan mini neon lambaları kullanılmalıdır.
– Çocuk odasında kullanılan mobilyaların kurşunsuz boya ile boyanmış olanları tercih edilmeli, ikinci el mobilya kullanılmamalıdır.
– Evde büyük çocuk varsa karyolayı çekip devirmek veya merdivenlerden yuvarlanmasına sebep olabileceğinden tekerlekli karyola tercih edilmemelidir.
– Çocuk için yeterli oyun alanı ayrılmalıdır. Oyuncaklar oyuncak sandığına konmuyorsa, çocuğun oyuncakları için, sağlam, çocuğun üzerine devrilmeyecek dolaplar tasarlanmalıdır.
– Çocuğun odasında veya yakınında, gerektiğinde duyulabilmesi için, ebeveynin odasındaki alarma bağlantı yapılmış, yangın alarmı konulmalıdır.
– Kapının kapanmasını önleyecek çocuk güvenliğine uygun özel aparatlar takılmalıdır.
– Tüm duvara monte edilen aparatların ve rafların çocuğun üstüne düşmeyecek şekilde, sağlam olarak monte edilmelidir.
– Boğulmayı önlemek için perdelerin ve jaluzilerin açma kapama iplerinin çocuğun ulaşamayacağı yükseklikte olması temin edilmeli veya özel güvenlik aparatları ile ipler çocuğa zarar vermeyecek şekilde dizayn edilmelidir.
– Bebek ile ebeveyn ayrı odalarda ise, bebeğin kontrolü için bebek telsizi kullanılmalıdır. Telsizin pillerinin düzgün çalışıp çalışmadığı devamlı kontrol edilmelidir. (Pilleri azalınca uyarı veren tipler tercih edilmelidir.
– Kapılar içeriden kilitlenmemeli ve içeride kalınması hali gibi tehlike anlarında dışarıdan açılabilir olmalıdır anahtar üzerinde tutulmamalıdır.
– İlaç, kozmetik malzemesi, zehirli madde içeren ürünler, çocuğun ulaşamayacağı yerlerde veya özel çocuk kilidi bulunan çekmecelerde muhafaza edilmelidir.
– Çöp Kutusu çocuklar için çok ilginç bir yerdir. Çöpteki tehlikeli bir şeyin dışarıda halının üzerinde bırakılmış bir şeyden farkı yoktur. Çekmeyi öğrenince çekip devirebilir. İçindeki keskin eşyalar, toksik-zehirli maddeler vb. çocuk için tehlikeli olabileceğinden çöpler, kullanılmış çocuk bezleri, kapalı ve özel güvenlik kilidi takılmalıdır.
– Evlerde eksiksiz bir sağlık çantası bulundurulmalıdır.
– Çocuklar dolapların cam kapaklarını bir şey vurup kırabilirler. Bu tip cam kapaklara camın kırılsa bile dağılmasını önleyen cam güvenlik filmi yapılması önerilmektedir. Cam kullanımı minimumda tutulması önerilmektedir.
– Ev hayvanlarının çocuğun odasına girmesine izin verilmemelidir.
Tüm ailelere sağlıklı, mutlu ve kazasız günler dilerim.
Arzu Birinci-Çocuk ve Yaşlı Güvenlik Uzmanı
Çocukla ilk ne zaman tiyatroya gidilir?


Sinemadan daha büyülüdür tiyatro. Ekfektler olmadan duyguyu ve yaratcılığı anlamak oldukça keyiflidir. Bu nedenle sinema yerine tiyatroyu hep daha çok sevmişimdir. Hem zaten çocuklar ömürleri boyunca Pixar yapımı çizgi filmleri bol bol izleyecekler, öncesinde tiyatro deneyimini bol bol yaşasınlar istiyorum.
İlk tiyatro deneyimi ne zaman olabilir?
Nisan’ı 2,5 yaşından itibaren fırsat buldukça oyunlara götürüyorum ilgiyle izliyor. Cemre’yi ilk kez bu haftasonu götüdüm(yaş 2) pek hoşuna gitti artık hep birlikte tiyatroya gidebileceğiz. Tabi bu bizim hikayemiz, diğer her konuda sık sık belirttiğim gibi her çocuk tiyatroyu sevmek zorunda değil, ama severse de keyifle vakit geçirebileceğiniz güzel bir haftasonu aktivitesi. Pek çok çocuk oyunu 3 yaş ve üzeri çocuklar için öneriliyor.
Çocukla hangi oyunlara gidebilirsiniz?
Deneyimlediğimiz ve güzel vakit geçirdiğimiz bazı oyunları bu yazıda bulabilirsiniz.
* Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt: Oldukça eğlenceli bir el kuklası oyunu. Oyun, üç afacan kardeşin, yaramazlıklarını ve herkesin korktuğu Muhteşem Kurt ile tanışıp arkadaş olmalarını, mümkün olduğunca yalın biçimde, çocukların gözünden anlatıyor.
* Kedi ile palyaço: Kedi ile Palyaço’da dostluğun önemi kedisini kaybeden bir palyaço ile sahibini arayan bir kedinin eğlenceli ilişkileri ekseninde aktarılıyor.
* Boya Benek: 3-6 yaş grubu çocuklar için tasarlanmış oyunda, kendi yaptığı resim ve heykellerle dolu atölyesinde bir türlü kedisini bulamayan bir kızın hikayesi anlatılıyor. Çocukların, sahnedeki oyuncuyla diyalog kurarak, birlikte müzik yaparak aktif olarak katıldığı, fuayede kendilerini bekleyen kağıt ve boyalarla oyun sonrasında resim çizebildiği bir oyun.
* Harikalar Mutfağı: Papatya Sokağı’nda çalışan iki aşçı olan Gümüşkepçe ve Kırıkçatal’ın yemek pişirme macerası anlatılıyor. Oyunun önemli kahramanları, kedi Yorgunpençe ve fare Kazmadiş’tir. Bayan Gülücüğün okulundaki çocuklara yemek hazırlaması için gelmesi ve mutfağından malzemeleri çalınan Gümüşkepçe’nin, ustalığın bir işi yaparken gösterilen özen, sevgi ve dikkatle olabileceğini göstermeye çalıştığı oyun eğlenceli bir öyküyle seyirciye aktarılıyor.
Şehir Tiyatroları dışında pek çok alışveriş merkezinde haftasonları tiyatro etkinlikleri düzenleniyor. Genel olarak bu aktiviteler ücretsiz oluyor. Örneğin, Zorlu Center’daki Kibritçi Kız müzikali 5 yaş ve üzeri çocuklar için güzel bir gösteri.
Yaz tatilinin bitmesine kaç gün kaldı? Okullar ne zaman açılacak?


Öğrenciler, henüz önlerinde yaklaşık 2 aylık bir tatil süresi olmasına rağmen okullar ne zaman açılacak? diye araştırmaya başladı. Peki yaz tatili ne zaman bitecek? MEB’in açıkladığı takvime göre 2019-2020 eğitim öğretim dönemi 16 Eylül’de başlayacak.
Kısa bir süre önce yaz tatiline başlayan öğrenciler, şimdiden okulların açılacağı tarihi merak ediyor. Ne kadar süre tatil yapacaklarını merak eden öğrenciler, “Okullar ne zaman açılacak? “Yaz tatili ne zaman bitecek?” merakla araştırıyor. MEB’in takvimine göre 2019-2020 eğitim öğretim yılı 16 Eylül 2019 Pazartesi günü başlayacak. Yani yaz tatili de 15 Eylül 2019’da bitecek.
OKULLAR NE ZAMAN AÇILACAK?
2019-2020 eğitim öğretim yılı ise 16 Eylül 2019 Pazartesi günü başlayacak. Okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul ve imam hatip ortaokullarının 5’inci sınıf öğrencileri, ortaöğretim kurumlarında eğitim ve öğretime başlayacak hazırlık sınıfı ve 9’uncu sınıf öğrencileri ile pansiyonda kalacak öğrencilerin, eğitim görecekleri okul hakkında bilgilendirilmesi, akademik ve mesleki gelişimlerinin desteklenmesi, öğrencilerin yeni girdikleri eğitim ortamına kısa sürede uyum sağlamalarına katkıda bulunulması amacıyla 10-14 Eylül 2019 tarihlerinde uyum eğitimi yapılacak.
İLKOKULA BAŞLAMA YAŞI KAÇ OLDU?
İlkokula başlama yaşını 69 aya çıkaran, kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Kanuna göre, gerçek ve tüzel kişiler tarafından yemekli ve yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması ve işletilmesi, ortaokul ve ortaöğretim düzeyinde Milli Eğitim Bakanlığının iznine bağlı olmaya devam edecek. Yükseköğrenim düzeyindeki yurtların açılması ve işletilmesi ise Gençlik ve Spor Bakanlığının iznine bağlı olacak.
Mevcut düzenlemede Milli Eğitim Bakanlığı, bu gibi yurt ve kurumları, tespit edeceği esaslara göre denetlerken, kanunla denetim görevi ilgili bakanlıklara veriliyor.
Öğrenim düzeyine göre barınma hizmeti verilecek öğrenciler ile bu hizmetin verilebileceği kurumlar ve bu hizmeti sunacak gerçek ve tüzel kişilerin nitelikleri, ilgisine göre Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenecek.
Kanunla, 66 ay olan ilkokula başlama yaşı 69 ay olarak yeniden düzenlendi. Mecburi ilköğretim çağı, 6-13 yaş grubundaki çocuklar yerine 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak.
İlkokulların birinci sınıflarına, o yılın 31 Aralık tarihinde 72 ayını dolduran çocukların kaydı yapılacak ancak çocuğun gelişim durumuna bağlı olarak okula erken başlaması veya kaydın ertelenmesi ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenecek.
Bayram günlerinin çocuk gelişimine olumlu etkileri


Kişisel gelişim uzmanı Turhan Güldaş, çocukların gelişiminde bayramlar ve özel günlerin büyük önem taşıdığını belirterek davranışlarımızla çocuklara örnek olmamız gerektiğini söyledi.
Ramazan Bayramı, bolluğun bereketin bayramıdır. Her bayram olduğu gibi yine “Nerde o eski bayramlar” diye hayıflanıyoruz. Ancak bu bayram çocuklar için unutulmaz olsa, yine eski bayramlarda olduğu gibi… Kişisel gelişim uzmanı Turhan Güldaş, özel günler ve bayram günlerinin çocukların kişisel gelişiminde büyük önem taşıdığını belirtti. Ailelerin çocuklara davranışlarıyla örnek olduğundan söz eden Turhan Güldaş, özel günler ve bayramların çocuk gelişimi üzerindeki olumlu etkilerini sıraladı:
Çocuklar bayram günlerinde neler öğrenir?
Büyüklerine saygı duyar: Bayram günlerinde veya başka özel günlerde aile büyükleriyle bir araya gelinir. Özellikle bu günlerde büyüklere gösterilen saygı çocuk gelişiminde önem taşır. Çocuklar saygı duymayı öğrenirler, kendinden büyüklere, anne babasına, hatta akranlarına saygıyı öğrenir. Anne babalar davranışlarıyla çocuklarına örnek olurlar. Çocuklar, anne babalarının aile büyüklerine gösterdiği saygının aynısını kopya ederler, kendileri de uygularlar. Unutmayın çocuklar bizden örnek alır, çocuk bizim aynaya baktığımız yüzümüzdür. Çocuklara iyi örnek olmak istiyorsak, önce kendimiz güzel alışkanlıklar sergileyelim.
Gelenek göreneklerine bağlı olur: Çocukların kişisel gelişiminde 0-5 yaş dönemi oldukça önemlidir. Özellikle bu dönemlerde çocuklar ne görürse hayatının diğer dönemlerinde de onu devam ettirirler. Bu nedenle bayramlar veya özel günlerde yaşananlar, bilinçaltına kazınır ve ömür boyu hatırlanır. Bu nedenle çocuklarımıza bayramları anlatmakla yetinmeyelim, geleneksel bayramları yaşamalarını sağlayalım. Gelecek nesillerin; alışkanlıklarımızı, örf ve adetlerimizi devam ettirmesi gerekir. Sağlıklı gelecek nesiller için, özünden kopmamış çocuklar yetiştirmemiş şart.
Paylaşımcı olur: Bireyler içine kapanıp teknolojiyle iç içe yaşadığı zaman, dış iletişimleri kayboluyor. Doğal iletişim bozuluyor. Yüz yüze görüşmelerin verdiği enerjinin yerini telefon açmak alıyor. Halbuki görüştüğümüz kişilere enerjimizi veriyoruz ve o kişiden de alıyoruz. Bayramların mentalitesi yakınlaşmadır. Bayram dönemlerinin altındaki sır paylaşımdır. Sahip olan kişiler, olmayanlara dağıtır, varlıklarını paylaşırlar. İnsanları insan yapan en önemli faktör paylaşımdır. Çocuklarımıza da paylaşmayı öğretmeliyiz. Sevgiyi, mutluluğu, huzuru ve parayı paylaşmasını bilmeli. Unutmayın hiçbir şeyi beraberimizde götürmeyeceğiz. Hiç kimse evrendeki her şeye sahip olamaz. Ancak siz paylaştıkça daha fazlası gelecektir. Verdikçe gelir. Bu mentaliteyi çocuklarımıza da aşılamalı, paylaşımcı olmalarını sağlamalıyız.
Egoizmden uzaklaşır: Bayramlar ve özel günler, insanların egoizmden uzaklaşmalarına da yardım eder. Paylaşıyoruz; sevgiyi, mutluluğu, huzuru, yediğimiz yiyeceği, hatta parayı paylaşıyoruz. Çocukların paylaşmayı öğrenmesi demek egoizmden de uzaklaşması demektir. Egoizm, çocuk gelişiminin en tehlikeli davranışlarından biridir.
Sosyal olurlar: Bayramlar ve özel günlerde, aileler bir araya gelir, kalabalıklar içerisinde çocuk iletişim kurmayı öğrenir. Kendini ifade etme şansı bulur. Akranlarıyla bir araya gelir, oyunlar oynar. Sosyal alışkanlıkları gelişir. Hem kendini ifade ederek özgüveni gelişir, hem iletişim yeteneği kazanır hem de sosyal bir çocuk olur.
Mutlu çocuklar mutlu bir gelecek inşa ederler: Bayramlar ve özel günler çocukların en mutlu oldukları günlerdir. Çünkü aileleriyle bir araya gelirler, büyükleriyle görüşürler, oyunlar oynarlar, tatilde dinlenmiş olurlar vb. Çocuklar mutlu olma alışkanlığı edinir. Mutlu çocuklar, mutlu bir geleceğin de habercisidir. Mutlu geçen günler, mutlu yarınları yaratır. Kişisel gelişimin temelinde de mutlu olmak vardır. Düşünsenize her günümüz bayram tadında geçse… İletişimimiz güçlenir, paylaşımlar artar, egoist insanlar azalır… Tüm insanların yüzü güler. Bir insanın enerjisi büyüyerek çoğalır, bütün ülkeye yayılır.
Çocuklarda ek gıdaya geçişte yapılacaklar


Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Coşkun Minnet çocuklarda ek gıdaya geçişte yapılması gerekenleri anlattı. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Coşkun Minnet gününde ve normal kiloda doğmuş, herhangi bir sağlık sorunu olmayan, premature olmayan bir çocuk için genellikle önerilen ek gıdaya geçişin 6. ayda başladığını ama 6 aydan önce de çocuğun durumuna göre 4.5- 5’inci ayda da tadımlık diye adlandırılan ek gıdalardan çocuklara tattırılabileceğini kaydetti.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Coşkun Minnet; “Genel yanlışımız şudur; ek gıda, hatta sonrasındaki gıdalar hiç biri hiçbir zaman anne sütünün alternatifi değil tamamlayıcısı değildir. Anne sütünün yetersizliğinin telafisi hiçbir zaman ek gıdalar ile olmaz, anne sütünün nasıl bir temposu varsa o devam edecek, ek gıda tamamen yeni gıdalara alışmaktır. Çocuğu doyurmak ve kiloyu tamamlamak değil ve ya vücudun ihtiyacı olan bir şey gibi düşünülmesin bu, ilerleyen aylara bir yatırım gibi düşüneceğiz” dedi.
“Alerjilere neden oluyor” Ek gıdalara erken başlanmanın birtakım gelişim problemlerine yol açtığının üzerinde önemle duran Dr. Coşkun Minnet, şunları kaydetti:
“Ek gıdalara erken başladığımız zamanlar ve ya aşırı verdiğimiz zaman, bağırsak buna hazır değildir. Aile diyor ki; hocam ben her şeyi verdim her şeyi yiyor ama gece uykusuzluğu ıkınmalar ve ağlama şikayeti ile geliyorlar. Çocuk bunu ağız tadı olarak kabulleniyor, ama bağırsak onunla aynı fikirde değil, benim enzim sistemim gelişim sitemim daha buna hazır değil diyor. Zamanından önce başladığımız her şey vücutta yabancı bir madde gibi algılanır, yabancı madde aldığınızda da alerji yönünden siz bu alerji savunma mekanizmasını sürekli tetiklemiş olursunuz, ciddi boyutta alerjik bünyeli bir çocuğa sebep olursunuz. Alerjilerin vücutta en büyük sebeplerinden biri doğal olmayan, miktar olarak fazla ve acele edilen gıdalar ile oluşan şeylerdir, çünkü bağırsağın bunu sindirmesi lazım, sindiremediği besinler alerji olarak vücut kızarıklıkları, kanlı kaka, hatta iyi giden çocukta gelişme geriliği gibi sıkıntılar oluşturabiliyor.”
“Mevsime göre sebze ve meyve verilmeli”
Ek gıdaya geçişte beslenme şekli ve neler yapılması gerektiğini Dr. Coşkun Minnet “Genel kriter mevsim ne ise o mevsimin meyvesi ve sebzesi verilmesi gerekiyor. Başlangıçta bir iki çorba kaşığı yani 5-10 cc’lik miktarlar ile meyve suları verilebilir. Başlangıcımız meyve suları iki üç kuralı vardır anneler de bunu çok yakından biliyorlar, 3-4 günde bir sefer meyve suları ile başlıyoruz, bu gözlem dönemimiz. Yani çocuk bunu sevdi mi, herhangi bir alerjik sorun oluşturdu mu herhangi bir ağrı, gaz sıkıntısı yaşadı mı? 3-4 gün ardı ardına verdik hiçbir sorunla karşılaşmadık bunu cebimize koyduk. Meyve suları ile devam ederken, yanına sebze çorbası başlayalım, yine sebzeler mevsim sebzesi olmalı, mevsimi olmayan buzluktan çıkan ve ya ithal dediğimiz sera dediğimiz sebzeler yine yok. Sebze çorbalarında özellikle 5’inci aydan 8’inci aya kadar ilave tuz kullanmıyoruz, salça domates gibi ürünler kullanmıyoruz, zeytinyağı konusunda rahat davranıyoruz. Zeytinyağı bizim için çok çok iyi bir besin. Onda da dikkat edecekleri şey mümkünse doğal zeytinyağı olması. Daha sonrasında yoğurt verebiliriz ama kesinlikle market yoğurdu değil evde yapılmış doğal bir yoğurt olacak. Bunları yaptık çocukta bir sorun görmedik ek gıdaları çocuk kabulleniyor bu 6-7 ay arası biraz miktar artırılabilir. 6’ncı ay bitti, 7’nci aya geldik kahvaltıya başlanabilir, kahvaltıda özellikle protein ağırlıklı besinler var, protein alerji yönünden önemlidir. 7’nci ay başlangıcında katı yumurta sarısı verilebilir, farklı ürünler bir anda verilmesin yumurta verdik. Tuzsuz peynir verdik, çocukta alerji gelişti, bunlar tahlille, tetkikle anlaşılan şeyler değil, gözlemle anlaşılan şeylerdir. O yüzden yumurtayı yedirdik, sıkıntı yok daha sonra tuzsuz peynir, labne gibi peynirler verilebilir” ifadelerini kullandı.
“Çocuğun 10’uncu ayına kadar hep öncelik anne sütüdür”
Beslenme sıklığının kişiden kişiye değiştiğini ifade eden Dr. Minnet, “Çocuk da bir birey, bir öğün de doyurucu bir porsiyon yer, ya da günde iki, üç sefer yer, bazı çocuk az ve sık yeme gibi altı sekiz öğün yiyebilir yani bunda belirli bir kalıba sokmamıza gerek yok öncelik önemli. Çocuğun 10’uncu ayına kadar hep öncelik anne sütüdür, ek gıdaları emzirme aralarında değerlendireceğiz emzirmeden feragat edip de ek gıdalara geçmeyecek. Emzirme aralarında mesela sabah emzirdi, ikinci emzirme arasında bir meyve püresi yapılabilir, tekrar emzirdi emzirme arasında bir sebze çorbası verilebilir, aralarda yine yoğurt verilebilir, çocuğun tercihine göre biraz da çocuğun beden diline güvenmek lazım. 8’inci ayda bir alerjisi yok ise dana kıyma rahatlıkla verilebilir ama benim önerim genelde kıymanın üç kere çekilmesi, sebebi öğütme sistemi yok yani diş yok. Et suları biraz çorbalarına katılabilir, kıymalar çorbalarına katılabilir. 8-9 ay arası mevsimi uygunsa doğal ulaşılabiliyorsa balık verilebilir, köy tavuğu verilebilir. 9’uncu aya geldiğimiz zaman, kendi yediğimiz yemeklerden, doğal ev salçasıyla yaptığımız şeyler verilebilir” dedi.
“Hazır mama vermeyin”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Coşkun Minnet, hazır mamalar, sebze ve meyve püreleri, devam sütleri gibi hazır ambalajdaki ürünlerin zaruri durumlar haricinde önermediğini belirterek, “Her zaman evde ne varsa mevsimlik, doğal ürünler ile gidiyoruz ama bir yolculuk var, anne rahatsız, olağanüstü durumlarda belki kullanılabilir. Mümkün olduğu kadar paket içerisine girmiş ürünlere tenezzül etmeyelim” dedi. Dr. Minnet bir yaşından önce süt ürünü olarak verebileceğimiz şeyin doğal sütten yapılmış evde yaptığımız doğal yoğurt ya da peynir olduğunu belirterek; “Bir yaştan sonra süt verilebilir, ama süte geçtiği zaman özellikle kabızlık ve alerji yönünden gözlemlemeleri gerekiyor, sıkıntı yoksa verilebilir ama öncelik vermesinler. Doğal bulduğunuz bir inek sütüyle başlanabilir, alerji varsa alternatifi keçi sütü olabilir. Yalnız sürekli keçi sütü ile beslenmede folik asit eksikliği gelişebilir” diye konuştu.