İkinci kez anne baba olmaya hazırlanan ebeveynlerin en büyük endişelerinden biri ilk çocuğunu bu sürece hazırlamaktır.
*Çocuğu yeni doğacak kardeşe nasıl hazırlamalıyız?
*Bu süreçte çocuğa ne söylemeli ne söylememeliyiz?
*Peki ne zaman açıklamalıyız?
*Kardeşiyle ilk buluşma ne zaman ve nerede olmalı?
*Kardeş kıskançlığı oluşmaması için ne yapmalıyız?
Haydi gelin bu soruların cevaplarına hep birlikte göz atalım.
Kardeş deneyimini çocuk için olumlu hale getirmek ebeveynlerin elindedir. Bu yepyeni süreci çocuğa açıklarken ebeveynin tavırları, davranışları çocuğun konu ile ilgili hissedeceklerine yön verecektir.
İlk olarak doğru zamanı seçmek oldukça önemlidir. Öncelikle hamileliğin riskli döneminin atlatılmış olması daha doğrudur. Yani hamileliğin üçüncü ayının bitimi uygun zaman olacaktır.
Konuşmayı yaparken çocuğun en güvendiği ortamda yani evinde olmak onun daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Bu konuşmayı anne, baba ve çocuk olarak yapmak en doğrusudur. Ayrıca çocuğun huzurlu ve sakin bir anında olduğundan emin olunmalıdır. Ebeveynin rahat tavırları çocuğa güven verecek ve kaygılanmasını engelleyecektir. Bu konuşma esnasında seçilecek cümleler çocuğun yaşına, gelişim seviyesine, anne ve babasıyla olan dinamiğine göre değişkenlik gösterecektir.
Dikkat edilmesi gereken noktalar;
*Çocuğun, kardeşin gelmesiyle beraber hayatının tamamen değişeceği algısına kapılmadığından emin olunması,
*Ebeveynin çocuğa, kardeşi olduğunda da onu aynı şu anki kadar seveceği mesajını net bir şekilde vermesi,
*Eğer çocuk olumsuz bir tepki verirse, ebeveynin bu kararın anne ve babaya ait olduğunu söylemesi.
Hamilelik süresi boyunca çocuğu yavaş yavaş doğumdan sonra yaşanacaklara hazırlamak gerekir. Kardeş geldiğinde, beklemediği şeylerle karşılaşan çocuğun yaşayacağı adaptasyon sorununu ve vereceği tepkileri önlemek açısından bu oldukça önemlidir. Bebek yeni doğduğunda bakıma muhtaç olacağı, dolayısıyla annenin bebekle zaman geçireceği, konuşamadığı için kendini ifade etmek istediğinde ağlayacağı gibi konularda hazırlanmalıdır. Bu da çocuğun kendi bebeklik sürecini hatırlatarak yapılabilir. Doğumdan itibaren bebeklik fotoğraflarını göstererek, sürecin nasıl işlediği ve adım adım neler yaşanacağı çocuğa kendi deneyimleri üzerinden aktarılmalıdır.
Ayrıca bebek hazırlıklarına çocuğu dahil etmek oldukça önemlidir. Fikrinin sorulması onu önemli hissettirecek ve kardeşini sahiplenmesi konusunda faydalı olacaktır.
Doğum zamanı yaklaşırken; doğum ve hastane süreçleri hakkında çocuğu hazırlamak gerekir. Hastaneye gidileceği, kalınacaksa ne kadar süre kalınacağı, bu süreçte kendisinin nerede ve kiminle kalacağı konusunda çok net bilgilendirilmelidir. Ayrıca eğer soru geliyor ise gelişim seviyesine uygun şekilde doğum biyolojik açıdan da çocuğa anlatılmalıdır.
Kardeşle ilk tanışma çok gecikmeden gerçekleşmelidir. Bu süreç doğumun şekli, annenin sağlık durumu vs gibi etkenlere bağlıdır. Önemli olan kısım, çocuğun annesini hasta, bitkin ve yorgun görmemesidir, bu kardeşi suçlamasına yol açabilir. Bu sebeple anne toparlandıktan sonra ilk buluşma gerçekleştirilmelidir. Çocuğun kardeşiyle ilk tanıştığı an; anne, baba ve bebek olan odaya girmesi şeklinde olmamalıdır. Anne, baba ve büyük çocuk bebeğin odaya gelişini beraber beklemelidir. İlk anda vereceği olumsuz tepkilerin bastırılmaması, duygularını ifade etmesine izin verilmesi önemlidir. Hemen bir oyun arkadaşı bekleyen çocuk hayal kırıklığına uğrayabilir. Fakat süreç konusunda iyi aktarım yapılmış bir çocuğa ufak hatırlatmalar yapıldığında daha kolay anlayacak ve başa çıkacaktır.
Doğumdan sonraki süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli nokta çocuğun hayatında çok fazla değişiklik olmamasıdır. Büyük ölçüde rutinlerin devam etmesi sağlanmalıdır. Doğumdan sonra bebek ile anne daha çok vakit geçireceği için doğumdan önce büyük çocuk ile ilgili bazı bakımları baba üstlenmelidir. Bunun doğumdan sonra değil, doğumdan önce yapılması önemlidir.
Doğum sonrası gelecek misafirlerin de doğru yönlendirilmesi gerekir. İyi niyetle de olsa çocuğa söylenebilecek bazı kalıplaşmış cümleler onun bu sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. “Artık büyüdün, abi/abla oldun.”veya “Pabucun dama atıldı” gibi cümlelerin yöneltilmesi engellenmelidir. Çocuğun kardeşin gelmesiyle çocukluğu elinden alınmış ve artık daha az sevildiği hissine kapılmaması açısından son derece önemlidir.
Kardeş sürecinde en büyük yanılgı çocuğun kardeşten olumsuz etkilenmesini engellemek için sınırların esnetilmesi ve aşırı hoşgörü göstermektir. Bu tarz bir yaklaşım kesinlikle süreci olumsuz yönde etkileyecektir. Bebekten önce nasılsa aynı şekilde hayata devam etmek en doğrusudur.
Başka bir yanılgı ise; bebeği kötülemenin büyük çocuğa kendini iyi hissettireceğidir. Anne ve babanın önemsemediği bir bebeği çocuğun önemsemesi ve sahiplenmesi beklenmemelidir. Bu sebeple zor da olsa çocuğun, bebeğin de artık ailenin bir üyesi olduğunu, anne ve babasının onu da çok sevdiğini ve anne babasını onunla paylaşması gerektiğini kabullenmesi gerekir. Bu sevgiyi ve paylaşımı en başından aşılamak çok önemlidir.
Tüm bunlara rağmen çocuk kardeş kıskançlığını hissedebilir, bu çok normaldir. Çocuğun bu kıskançlık duygusunu bastırmaması ve açığa çıkarması için ebeveyn destek olmalıdır. Resim çizerek, oyun oynayarak bir şekilde ifade etmesine alan yaratılmalıdır. Kardeş kıskançlığı gelişimsel, doğal bir duygudur. Tüm bu süreci doğru bir şekilde yönetmek ebeveyne düşmektedir.
Sağlıkla,
Uzm. Psk. Berrak Tereci
Derinin doğal dokusunu bozuyor ve kabızlığın iyileşmesini engelliyor.
Bebeğinizin altını ıslak mendille silmeyin!
Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Kadir Öymen Hançerlioğulları, yaptığı açıklamada, kabızlığın küçük yaş gruplarında sık görüldüğünü ve çocukları zorlayan bir rahatsızlık olduğunu söyledi. Ayrıca bebeklerin alt temizliğinde ıslak mendil kullanılmasının kabızlığın iyileşmesini engellediğini belirtti.
Hançerlioğulları, kabızlığın anne sütüyle beslenmeyen çocuklarda çok yüksek oranda görüldüğüne dikkati çekerek, “Özellikle anne sütü almayıp mamalarla erken dönemde beslenen çocuklarda, bağırsaklarının uyum gösterememesinden kaynaklı olduğu nedenlerle kabızlığın sık görüldüğü bir toplum haline geldik” dedi.
Geçmiş yıllarda ek gıdaların, mamaların kullanımının yaygın olmadığını, annelerin anne sütüne çok önem verdiğini dile getiren Hançerlioğulları bayanların iş durumlarından kaynaklanarak anne sütünün biraz daha ikinci plana atılır düzeye geldiğini ifade etti.
Kabızlığın belirtileri arasında iştahsızlık, karın ağrısı, yemek yememe arzusu olduğunu belirten Hançerlioğulları, “Çocuk tuvalete çıkamayınca biriken gaita(dışkı) bağırsakta daha da birikmekte ve sertleşmekte. Bu da çocuğun gaitasını yaptığı zaman çatlaklara neden olmakta. Bu çatlaklar da belli bir süre sonra acımalara neden olduğundan dolayı çocuk gaitasını yapmak istemiyor” diye konuştu.
Islak mendil kullanımı azaltılmalı.
Hançerlioğulları, toplumda ailelerin bebeklerin altını temizlemede sıkça ıslak mendil kullandığını ifade ederek, “Alkollü ya da alkolsüz bu ıslak mendiller kullanılıyor. Bebeklerin altının temizlenmesinde ıslak mendil kullanımı tahrişe ve çatlakların artmasına neden olur ve kabızlığın iyileşmesi engellenir” dedi.
Ailelerin özellikle çocukların popolarını her seferinde ılık sabunlu sularla yıkaması gerektiğini vurgulayan Hançerlioğulları, ailelere ıslak mendilden kaçınmalarını önerdi.
Hançerlioğulları, kabız olan çocuklara da sıcak oturma banyoları yaptırılması gerektiğini ifade ederek “Aileler bir suyu kaynatacaklar bu kaynadıktan sonra çocuğu yakmayacak bir düzeyde leğene ya da küvete koyacaklar, çocuklar poposu suya gelecek şekilde 10-15 dakika oturacaklar. Bunu 15-20 gün yaptıkları taktirde ve uygulanan diyetlerle kabızlık vakalarının yüzde 90’ının çözüldüğünü gördüm” ifadelerini kullandı.
Çatlaklar ciddi sonuçlara neden olabilir
Çatlakların daha da fazla devam ettiğinde çocuklarda çok ciddi sonuçlara neden olabileceğini anlatan Hançerlioğulları “Bu sonuçlar ancak ve ancak cerrahi müdahale yapmak zorunda kaldığımız durumlar olabiliyor. Bu nedenle de daha erken dönemlerde kabızlık sorunu olan ailelerden tek ricam ıslak mendili bırakın eskiden annelerimiz ne yapıyorsa bu şekilde uygulamalar yapın” dedi.
Hançerlioğulları, kabızlık haricinde de ıslak mendil kullanımına kesinlikle karşı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Vücudun belli bir dokusu var bu doku doğal yöntemlerle temizlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu da sudur, sabundur. Islak mendiller ne kadar kaliteli olursa olsun bunlar doğal derinin bozulmasına neden oluyor ve tahriş yapıyor. Popoda kızarıklık hatta genital bölgede de kızarıklık, iltihaplanma oluyor. Bunların tek nedeni ıslak mendiller. En güzel yöntem su ve sabun birlikteliğidir.”
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/
Çift Ana Dil
Tüm gün İngilizce eğitim veren anaokulumuz, çocukların Türkçe ve İngilizcelerinin aynı seviyede olmasını hedefleyen çift ana dilli bir eğitim kurumudur. Her sınıfta okul öncesi eğitim konusunda tam yeterli ve deneyimli bir İngiliz öğretmen, bir de hem İngilizce hem de Türkçe’ye hakim Türk öğretmen bulunur.
ESI’nin amacı, yarınlarda söz sahibi olacak küresel dünya vatandaşları yetiştirmektir. İki-dilli olmak, bir lisanı “idare edecek kadar” öğrenmek değil, her iki lisanı da çok iyi derecede okuması, yazması ve konuşmasını demektir. Okulumuzda öğrencilerimizin iki lisanı da onlar için birincil derecededir. Çift ana dilli eğitime ne kadar erken yaşta başlanırsa, o kadar iyi sonuç alındığı bilinen bir gerçektir.
Yaratıcı Eğitim
Öğrenci merkezli bir yaklaşımı benimsemekteyiz. Öğrencilerin kendi kişisel gelişimlerini desteklemek ve yeteneklerini geliştirmek için olanaklar araştırır ve onlara sunarız.
Her çocuğun özgün olduğundan yola çıkarak hazırlanan müfredatımızda, çocukların doğal merak ve yaratıcılığından yararlanarak her birinin yeteneklerini ayrı ayrı ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Öğrencilerimize, sahip oldukları tüm potansiyeli hayata geçirebilmelerini sağlayan her türlü imkanı sunmaktayız.
Görevimiz
ESI ekibi olarak görevimiz, gelecek nesilleri zekasıyla, geniş dünya görüşü ve azmiyle yönlendirecek olan öğrencilerimizin, başarılı, sevecen ve kendine güvenen birer Türk ve dünya vatandaşı olarak yetişmelerini sağlamaktır.
Hakkımızda
The English School of Kyrenia (ESK) Girne’de (KKTC) bulunan ESK, 3-18 yaş arası öğrencilere dünya standartlarında bir eğitim veren ve kişisel gelişim olanakları sağlayan 800 öğrenci kapasiteli bir okuldur.
ESK’nın kuruluşunda, İngiltere’de bağımsız okullardan sorumlu kuruluşlarla yakın temas ve işbirliği yapılarak başarılı olunmuş ve bugün uluslararası standartta eğitim vererek dünyanın en iyi okulları ile kıyaslanabilecek bir okul yaratılmıştır.
Uluslararası Eğitim
‘International Baccalaureate (IB) Dünya Okulu’ olan ESK, ayrıca ‘Independent Cambridge Examination Centre’ ve ‘Council of International Schools’ üyesidir.
Uluslararası Bakalorya Öğrenci Sistemi (IB) kişinin bir bütün olarak, aktif bir hayat için, entelektüel, kişisel, duygusal ve sosyal gelişimi ön plana çıkararak, sorumlu bir vatandaş olarak eğitilmesini amaçlar. Öğrencilerimiz, sorgulayan, bilgili, düşünen, iletişim kuran, ilke sahibi, açık fikirli, gerektiğinde risk alabilen, dengeli, korumacı, düşünceli bireyler olarak yetişirler.
Öğrencilerimizin kendi becerilerini keşfetmelerine yardımcı olmak amacıyla, müfredatımız geniş bir ders seçme olanağı vermektedir. Özellikle İngiltere’den seçtiğimiz profesyonel bir öğretim kadromuz vardır. Buna ilaveten, verilen eğitimin en yüksek akademik düzeyde olması için, teknolojik gelişmeler takip edilmekte, tam teşekküllü ICT, fen ve dil laboratuvarlarımızdan yararlanmaktayız. Okulumuzda ayrıca, sakin çalışmaya ve araştırmaya olanak sağlayan büyük bir kütüphanemiz ve spor komplekslerimiz vardır.
Dört Dil
Anaokulunda İngilizce ve Türkçe olmak üzere iki ana dil konuşmayı öğrenen öğrencilerimiz; ilkokulda Fransızca, lisede ise seçmeli olarak İspanyolca veya Rusça alarak okulumuzdan, ikisi ana dilleri olmak üzere, dört dil bilerek mezun olmaktadırlar.
The English School of Istanbul (ESI)/İstanbul İngiliz Anaokulu
İstanbul İngiliz Anaokulu, The English School of Kyrenia’nın kurucuları tarafından Türkiye’de açılan ilk okuldur. 2013-2014 eğitim sezonunda anaokulu olarak açılan kurumun, ileriki yıllarda ESK’da olduğu gibi uluslararası müfredatı takip eden ilköğretim okulu ve lisesinin açılması planlanmıştır.
Planlama bu yıl İstanbul İngiliz Anaokulu’na başlayan çocukların, okulun lisesinden mezun olabileceği şekilde yapılmıştır.
Farklı Bir Okul
Bizi farklı kılan felsefemiz ve hedeflerimizdir. Öğrencilerimizin karakterlerindeki gelişmenin, eğitimlerinin bölünmez bir parçası olduğunu görmekteyiz:
- Öğrencilerimizin her zaman sorgulayıcı olmalarını ve kendi görüşlerini değerlendirmelerini teşvik etmekteyiz. Ellerini kaldırıp “niye?” veya “niye değil?” sorusunu sormalarını istiyoruz. Bu bakış açısı, bizim özelliğimizin anahtarıdır. Eğer biz öğrencilerimize bu şansı vermez ve kendi görüşlerini paylaşmalarını sağlayamazsak, yanlış yapmaktan korkarlar. İşte o zaman yeni ve yaratıcı fikirler üretme şanslarını ellerinden almış oluruz.
- Biz, yaratıcılığın cesaretlendirilmesine, sindirilmemesi gerektiğine, inanırız. Bizim için sanat, müzik ve spor; fen, matematik tarih ve dil kadar önemlidir. Eğer çocuklarımız yaratıcıysa ve fikirlerinin değerli olduğuna inanıyorlarsa, o zaman değerli düşünceler ileri sürmeleri ihtimali daha yüksek olacaktır. Yenilikçi ve yaratıcı olmanın özü budur.
- Uluslararası düşünebilen öğrenciler, dünyada kendi rollerini veya yerlerini de düşünen kişilerdir. Bu, onlara, hareketlerini planlamak için bir ortam sağlamaktadır. İnanıyoruz ki, okulda edinilen bilgi, doğru ve zamanında yapılacak hareketlerle birleşmelidir: şöyle ki, sadece kendi yaşamlarını geliştirmenin yeterli olmadığını, aynı zamanda ailelerinin, toplumlarının, hatta dünyadaki insanların yaşamlarını da geliştirmenin gerektiğini görmelidirler.
İş bulmak için bir üniversite diplomasının dahi artık yeterli olmadığı bugünün rekabetçi dünyasında, eğitim konusundaki bu görüş ve yaklaşımlarımız öğrencilerimize bir avantaj getirecek; önlerindeki uzun ve zor yola kendilerini daha iyi hazırlanmalarını sağlayacaktır.
Öğrencilerimizin kendilerini düşünmeye teşvik eden, buluşlara zorlayan ve yönetmeye alıştıran bu eğitim kültürü, onlara kendilerine güvenerek geleceklerini kendi elleriyle ve akıllarıyla yaratma fırsatını verecektir.
Hedeflerimiz
- Tüm öğrencilerimizin zekalarını ve yeteneklerini tespit etmek, övmek ve geliştirmek;
- Akademik, yaratıcı, sosyal, ruhsal, fiziki ve duygusal gelişmeyi takip edip, gerekli fırsatları sunmak;
- Öğrencilerin, dünya bilgilerini ezberleyerek değil, sorgulayarak, problem çözerek ve eleştirel düşünerek öğrenmelerini sağlamak;
- Yaratıcı tavrımız ile yüksek beklentilerimizi öne çıkararak, öğrencilerimize ilgi göstermek, ilham vermek, onları motive etmek;
- Öğrencilerimizin daha önceki beklentilerinin ve limitlerinin ötesine geçmelerini sağlamak;
- Öğrencilerimizin eğitim sürecine aktif katılmalarını teşvik etmek, bağımsız, işbirliğine inanan bireyler olarak yetişmelerini sağlamak;
- Ebeveynleri çocuklarının eğitiminde birer ortak olarak kabul etmek;
- Yaşadığımız bölgedeki fiziksel, sosyal ve kültürel olanakların etkin kullanımını sağlayarak, öğrenimi zenginleştirmek;
- Öğrencilerimizde kişisel başarı, özgüven ve öğrenimde takdirin gelişmesini sağlamak.
Heyecan Verici Bir Gelecek
Şimdi, Kuzey Kıbrıs’taki The English School of Kyrenia (ESK)’da edindiğimiz deneyim ve uzmanlığı, İstanbul’da açılmak üzere olan şubemiz İstanbul İngiliz Anaokulu (ESI) aktarma şansı elde etmiş olmamız, bizleri heyecanlandırmaktadır.
ESI’nin Anaokulu bölümü Eylül 2013’te Kadıköy’de açılıyor. ESI’ye 2013-14 ders yılında okul öncesi çocukları alınacak ve Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi bir kaç yıllık kısa bir sürede 3 – 18 yaş grubuna eğitim hizmeti verir duruma gelecektir.
Program
Early Years Foundation Stage (EYFS)
Bir İngiliz okul öncesi eğitim sistemi olan Early Years Foundation Stage (EYFS), çocukların 0-5 yaş arasındaki eğitim, gelişim ve bakımı ile ilgili standartları belirler.
Müfredat, aşağıda kaydedilen dört prensip etrafında yapılandırılmıştır:
- Özgün bir çocuk
- Pozitif ilişkiler
- Olanak tanıyan ortam
- Eğitim ve Gelişim
EYFS’in bu dört prensibi çerçevesinde, çocukların gelişimindeki ilerlemeler, daimi bir diyalog ve bireysel dosyalar aracılığı ile velilerimize iletilecektir.
Bu dört prensibi kısaca şöyle açıklayabiliriz:
Özgün Bir Çocuk
İstanbul İngiliz Anaokulu olarak odak noktamız çocukların gelişimidir. Her birinin farklı olduğu, fakat eşit davranılması gerektiği noktasından hareket ediyoruz. Pozitif ilişkiler ve iyi iletişim kurmak hayati önem taşır. Çocuklar, riskleri, güvenliği, iyi karar verebilmeyi ve sınırlara bağlı kalabilmeyi öğrenmelidirler. Her bir çocuğun sahip olduğu potansiyeli sonuna kadar kullanabilmesi için, bizimle beraber oldukları sürece fiziksel ve duygusal tüm ihtiyaçlarını karşılayacağız.
Pozitif İlişkiler
Buradaki ana tema, çocukların duygularını kontrol etmeyi ve ilişki kurmayı öğrenmeleridir. Tüm ailelere saygı duyuyor ve velilerimizle çift yönlü pozitif ilişkiler kurabilmeyi hedefliyoruz. İstanbul İngiliz Anaokulu çocukların eğitimlerine yardımcı olabilmek için onları destekleyecek, dinleyecek ve onlar ile birlikte çalışacağız. Öğrencilerimiz ile yakın ilişkiler kurabilmek için, okulumuzda eğitim gördükleri sürece her çocuk yakından gözlemlenecektir.
Olanak Tanıyan Ortam
Her bir çocuğun gelişim sürecini iyi değerlendirebilmek ve velilerimiz ile toplumumuzu da bu sürece dahil edebilmek için gerekli altyapıyı sağlayacağız. Okulumuzun iç ve dış alanlarının, güvenlikli, ilgi çekici, sorgulatıcı, eğitici ve geliştirici olmasını sağlayacağız. Ekibimiz, çocukların ilerlemelerine destek vermek ve başarılarına yardımcı olabilmek için çalışacaktır.
Eğitim ve Gelişim
İstanbul İngiliz Anaokulu, her çocukla tek tek ilgilenerek oyun ve keşif aracılığı ile eğitim vermeye odaklanmıştır. Çocukların karar vermelerini, aktif olarak öğrenime dahil olmalarını ve hayal güçlerinin gelişimini teşvik etmekteyiz. Çocukların ve yetişkinlerin ihtiyaçlarını dengede tutarak, çocukların yaratıcılığını ve kritik düşünebilme yapısının gelişimini sağlıyoruz.
Hedeflerimiz dahilinde aşağıdaki başlıklar altında ilerliyoruz:
- Kişisel, sosyal ve duygusal gelişim: (Kendine güvenmeye, konsantre olmaya, bağımsızlık ve saygının geliştirilmesine yardımcı olmak için.)
- İletişim, dil ve okuma yazma: (Konuşma ile dinleme becerilerinin geliştirilmesi ve okuma ile yazmanın başlaması için.)
- Problem çözme, mantıklı düşünme ve aritmetik: (Rakamlar, matamatiksel fikirler ve düşünce gelişimi için.)
- Dünyayı anlama ve tanıma: (Çocuklara dünyadaki yerlerini araştırmalarında ve düşünmelerinde yardımcı olmak için.)
- Fiziksel gelişim: (Fiziksel becerilerin gelişimi için.)
- Yaratıcılıklarının gelişimi: (Çocukların yaratıcı düşünmelerini yapılandırmak için.)
- Refah: (Çocukların sağlıklı ve mutlu olmalarının sağlanması için.)
İstanbul İngiliz Anaokulu’nun çocuklar için güvenilir ve pozitif bir yer olduğunda iddialıyız.
Beslenme
Okulumuzda bütün çocukların dengeli beslenmeleri ve sağlıklı beslenme konusunda bilgi sahibi olmaları hedeflenir.
Öğrencilerimizin sağlıklı büyümeleri ve gelişmeleri için iyi beslenmeleri ve doğru besinleri doğru miktarlarda tüketmeleri gereklidir. Çocuklarımızın sağlığı ve refahı için öğle yemeklerimiz ve ara öğünlerimiz, doğru enerji ve doğru besinleri içerirler.
Okul yemeklerimizin sağlık standartları, aşağıdaki maddelere göre belirlenmiştir:
- Vitamin ve mineral içeriği yüksek besinler kullanıyoruz,
- Menüye et ve karbonhidratın yanında sebze yemeklerini de sıkça dahil ediyoruz,
- Sütlü tatlıları tercih ediyoruz,
- Doymuş yağ kullanmıyoruz,
- Şeker kullanımını düşük tutuyoruz,
- Tuz kullanımını düşük tutuyoruz,
- Kızartmadan uzak duruyoruz,
- Menümüzde “fast food” yer almıyor.
Çocuğunuz okul ortamında gördüğü şiddet üç farklı tip de olabilir.
Hemen hemen bütün çocukların bir şekilde deneyimlediği bir şeydir arkadaşlarından olumsuz tepkiler almak, ancak bu tepkiler bazen dozunu arttırabilir ve çocuğunuzun okul ortamında şiddet görmesine, dışlanmasına ve yalnız kalmasına neden olabilir. Bu durumu anne ve babalar olarak anlamak bazen oldukça zor olabilir ama bu yazıyı okuyarak çocuğunuz okulda böyle bir sorun yaşayıp yaşamadığını anlayabilirsiniz.
Bunlar;
- Sözel şiddet:Arkadaşları çocuğunuzu tehdit edebilirler, ona küfredebilirler ya da ona isim takabilirler
- Psikolojik şiddet:Onu oyunlardan dışlayabilirler ya da onun hakkında konuşabilirler
- Fiziksel şiddet:Çocuğunuza fiziksel zararlar verebilirler, onu dövebilirler, oyunlar esnasında itebilirler ya da şahsi eşyalarını alabilirler.
Çocuğun cinsiyeti şiddetin şeklini etkileyebilir…
Eğer bir kız çocuğunuz varsa ve diğer kız arkadaşlarından şiddet görüyorsa, genel de bu şiddet sözel şiddet ya da psikolojik şiddet diye adlandırdığımız gruba girer, çünkü kız çocukları çoğunlukla fiziksel şiddet uygulamayı tercih etmez: Örneğin, çocuğunuz bir arkadaşının oyuncağı ile oynadığı zaman şöyle bir tepki alabilir;
“Çabuk o oyuncağı bana ver yoksa senle bir daha konuşmam” ya da
“Eğer o oyuncağı bana vermezsen seni bir daha oyuna almam”
Ama eğer çocuğunuz bir erkek ise ve erkek arkadaşlarından şiddet görüyorsa bu genellikle fiziksel şiddettir ve çocuğunuzun fiziksel olarak gerek bedeninde gerek eşyalarında kolayca gözlemleyebileceğiniz değişikliklere yol açar.
Bebekler ve okul öncesi çocuklarda gözlenen tehlike işaretleri nelerdir?
- Çocuğunuz sık sık ağlıyor olabilir
- Normal olmayacak düzeyde pasiflik ve içedönüklük sergiliyor olabilir
- Belirgin bir sebep olmadan karın ya da baş ağrılarından şikâyet ediyor olabilir
- Vücudunun farklı yerlerinde açıklayamadığı yaralar varsa
- Çocuğunuzun akademik başarısında ani bir düşüş varsa
- Okula gitmek istemiyorsa
- Çocuğunuz konuşmalarında kendi ile ilgili fikirlerde ani değişiklikler, kendinin işe yaramaz olduğunu düşünmesi, kendi hakkında bahsederken hoş olmayan lafla kullanması
- Çocuğunuzun sosyal hayatında değişiklerin olması, örneğin arkadaşlarının onu oyun oynamak için çağırmaması ya da doğum günlerine davet edilmemesi gibi…
- Bir gün içerisinde çok sık olarak ortaya çıkan 15 dakikadan daha uzun süren ve ebeveynler, bakıcılar ya da diğer aile üyeleri tarafından sakinleştirilemeyen öfke nöbetleri,
- Nedeni belli olmayan ve çok sık olarak ortay çıkan aşırı saldırgan davranışlar,
- Çocuğunuzun aşırı aktif, kontrolsüz ve korkusuz olması,
- Yetişkinleri ve kuralları hiçe sayma,
- Ebeveynlerine bağlılık davranışlarını göstermemesi, yabancı yerlerde onları aradığını, onların yakınında olmak istediğini gösteren davranışları sergilememesi,
- Televizyonda sıklıkla şiddet içeren programlar araması, şiddet taması olan oyunlara girmesi, dieğr çocuklara yönelik hain davranışlarda bulunması.
Neler Yapabilirsiniz?
- Çocuklarınıza Uygun Davranışları Öğretebilmek İçin Kendiniz Model Olun;
Çocuklar genellikle taklit ederek öğrenirler. Ailelerin değerleri, tutumları ve davranışlarının onlar üzerindeki etkisi büyüktür. Saygı ve dürüstlük, ailemizden ve akrabalarımızdan gurur duymak gibi değerler, çocuklarımız için önemli bir güç ve güven kaynağı olabilirler. Çocukların çoğu, bazen saldırganlaşıp bir başka insana vurabilirler. Bu tür şiddete yatkın davranışların olası tehlikeleri hakkında çocuklarınızla konuşurken kesin olun. Sorunlarıı şiddete başvurmadan daha yapıcı yöntemlerle çözmüşse, onu bunun için takdir ettiğinizi hemen belirtin ve ödüllendirin. İyi davranışlarına daha fazla dikkat gösterilerek ve takdir edilerek, çocukların bu davranışlarını tekrar etmeleri ve sürdürmeleri sağlanabilir Anne-babalar bazen farkında olmadan şiddet dolu davranışları teşvik edebilirler. Örneğin bazı ebeveynler, erkek çocukların kavga etmeyi öğrenmeleri gerektiğini ileri sürerler. Çocuklarınıza anlaşmazlıklarını, tehdit, yumruk ya da silah kullanarak değil, sakin ve yerinde kullanılan sözcüklerle çözmelerini öğretin.
- Kurallarınız ve Disiplin Yöntemleriniz Konusunda Tutarlı Olun;
Bir kural koyduysanız onu yerine getirin ve vazgeçmeyin. Çocukların kendilerinden hangi davranışların beklendiği konusunda açıklığa ve belirginliğe ihtiyaçları vardır. Oluşturduğunuz bir kuralın yerine getirilmesi konusunda gelişigüzel biçimde davranırsanız, bu sadece çocuklarınızın kafasını karıştıracaktır ve ‘kaçamak yollar’ aramalarını destekleyecektir. Kurallarınızı oluştururken olanaklar ölçüsünde çocuklarınızın da katılımlarını sağlamaya çalışın. Neyi beklediğinizi ve kurallara uyulmadığı zaman ne tür sonuçlarla karşılaşacaklarını açıklayın.
- Çocuklarınızın Çevrenizde ya da Evinizde Şiddet Görmelerini Önlemeye Çalışın;
Evdeki şiddet çocuklar için korkutucu ve zararlıdır. Çocukların korku duymadan, sevgi içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve ihtiyaçları vardır. Evinde şiddet tanık olan çocukların, ileride şiddet gösterme eğilimleri oldukça yüksektir.
Eğer evinizdeki bireyler birbirlerini sözel ya da fiziksel yöntemlerle incitiyorlarsa ya da kötüye kullanıyorlarsa, çevrenizdeki bir psikolojik danışmandan yardım almanızı öneririz. Bu profosyonel kişi, sizin ve ailenizin, şiddetin hangi nedenlerle oluştuğunu ve durdurulabilmesi için neler yapılabileceğini anlamanızda size yardımcı olacaktır.
- Çocuklarınızın farklı yönlerden, farklı aile yapılarından gelen kişilerle geçinmelerine, onları kabullenmelerine yardımcı olun.
İnsanları sadece farklı oldukları için eleştirmenin ve etiketlemenin acı verici, itici olduğunu öğretin ve kesinlikle bu tür davranışlara izin verilmeyeceğini anlamalarını sağlayın. Tehditlerin ve itip kakmanın şiddeti körükleyen yanlış davranışlar oldukları konusunda kendilerini uyarın.
- Boş zamanları için yapıcı, şiddet dışı oyunlar, faaliyetler bulmalarında çocuklarınıza yardımcı olun.
Onlara sizin de bir zamanlar hoşlandığınız oyunları, spor faaliyetlerini, hobileri öğreterek, kendi beceri ve yeteneklerini geliştirmelerinde destek olun. Küçük çocuklarınıza hikayeler okuyun, daha büyüklerini kütüphaneye götürün ya da akrabalarınız arasında değer verdiğiniz, çevresi ve diğer insanlar için bir şeyler yapmış olanların hayat hikayelerini okuyun.
- Çocuklarınıza Yönelik Sevgi ve İlginiz Sürekli ve Tutarlı Olsun;
Kendisini güvencede hissedebilmesi ve diğerlerine güvenebilmesi için, her çocuğun anne-babasıyla ya da bir yetişkinle güçlü, sevecen bir ilişki, bir bağ kurabilmesi gerekmektedir. Kendisine sevgi ve ilgi gösteren bir yetişkinle böyle bir bağ kuramayan bir çocuğun, düşmanlık duyguları içinde gelişmesi ve ‘zor’ bir genç olması ihtimali kuvvetlidir. Kendileriyle çok küçük yaşlardayken ilgilenilmiş çocuklar arasında, ‘sorunlu davranışları’ olan gençlere daha az rastlanmaktadır.
- Çocuklarınızı Gözetim Altında Yönlendirin;
Çocuklar kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar, cesaretlendirilmek, korunmak ve destek almak için ebeveynlerine ve aile üyelerine muhtaçtırlar. Uygun yönlendirme ve gözetim olmadığı zaman, ihtiyaç duydukları bu rehberlikten yoksun kalacaklardır. Araştırmalar, zamanında ve yapıcı bir yönlendirme almayan çocukların davranış problemleri olduğunu göstermektedir.
Çocuklarımızın her zaman nerede olduğunu, arkadaşlarının kimler olduğunu bilmekte ısrarlı olun. Diğer çocukların aşağılayıcı, tehditkar, küfürlü konuşmalarına onun nasıl cevaplar verdiğine; vurma, çarpma davranışları ile öfke ifadelerine nasıl tepki gösterdiğine dikkat edin. Kızgınlık ve öfkenin ifadesi için bu tür davranışların uygun yöntemler olmadığını çocuğunuza anlatın ve benzer biçimde davranmasını engelleyin.
- Çocuklarınızın Ateşli Silahlarla ve Kesici Aletlere Ulaşamayacaklarından Emin Olun;
Silahlar ve çocuklar çok öldürücü bir bileşimdir ve bir araya getirilmemelidirler. Eğer kullanıyor ya da evinizde bulunduruyorsanız, silahların ya da diğer öldürücü araçların tehlikeleri konusunda çocuklarınızı bilgilendirin. Silah taşımanın çocuklara verdiği mesaj, sorunların silahla çözülebileceğidir.
- Çocuklarınıza Vurmayın
Çocuklarınıza ceza vermek için onları itmek, tokatlamak, vurmak ya da dayak atmak gibi davranışlar, onlara sorunlarını iterek, vuruk çarparak, dayak atarak çözmenin uygun olacağı; ceza vermeleri gerektiğinde onların da benzer şekillerde ceza verebilecekleri mesajını vermektedir. Fiziksel cezalar istenmeyen davranışları ancak bellir bir süre için durdurabilmektedir. Hatta çocukların çok sert cezalara uyum yapabildiğini bu nedenle de cezanın hiçbir etkisinin kalmadığı bilinmektedir. Oysa ki fiziksel olmayan disiplin yöntemleri çocukların duygularıyla daha kolay başa çıkmalarına yardımcı olmakta; sorunlarını şiddet dışı yöntemlerle çözebilecekleri yolları öğretmektedir
- Çocuklarınızın Medyadaki Şiddete Maruz Kalmalarını Önlemeye Çalışın;
Televizyonda, sinemada ya da bilgisayar oyunlarında çok fazla şiddet izlemenin de çocuklarda saldırgan davranışlara yol açtığı bilinmektedir. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun izlediği şiddet miktarını kontrol altında tutabilmelisiniz. Aşağıda bazı öneriler bulacaksınız;
- Televizyon izlemeyi günde 1-2 saatle sınırlandırmalısınız.
- Çocuklarınızın hangi televizyon programlarını izlediklerini, hangi filmlere gittiklerini ve hangi tür bilgisayar oynadıklarını bilin.
- Televizyon programlarında, sinemalarda ve bilgisayar oyunlarında izledikleri şiddet hakkında onlarla konuşun. Bu tür davranışların gerçek hayatta ne kadar acı verici olduklarını ve ne tür ciddi sorunlara yol açabileceklerini anlamalarını sağlayın.
- Sorunların şiddet kullanmadan nasıl çözülebileceklerini onlarla tartışın.
- Çocuklarınıza şiddet kurbanı olmayacakları yöntemleri öğretmeye çalışın.
- Çocuklarınıza Şiddete Karşı Olmalarını Öğretin;
Şiddete karşı davranışlar sergiledikleri her ortamda çocuklarınızı destekleyin ve ödüllendirin. Arkadaşlarından birinin diğerine vurduğunu, küfrettiği, tehdit ettiği durumlarda çocuğunuza sakin ve kesin sözcüklerle nasıl tepki gösterebileceklerini öğretin. Şiddete karşı durmanın ve direnç göstermenin, daha çok cesaret gerektiren bir davranış oluğunu onlara söyleyin.
- Oyunda acı hissedilmez!
Aileler, çocukların şiddet ve saldırganlık içeren oyunlardan zevk almalarına engel olmalıdır. Bilgisayar oyunlarında şiddete maruz kalanların, öldürülenlerin acısı, çocuklara anlatılmadığı için çocuklar şiddetin ve saldırganlığın kullanılmasının zararları hakkında bilgi sahibi olmazlar. Ayrıca bilgisayar oyunlarında çocuğun uygulanan şiddete ya da saldırgan davranışlara aktif katılımı ve bundan zevk alması söz konusudur. Ailelerin bu konuda çok hassas olması ve çocukların bu davranışlardan ne derece etkilendiklerine dikkat etmeleri şarttır.
Uzman Psikolog Alican Kaya’ ya ait yazıların devamını görmek için tıklayınız.
Uzman Psikolog Alican Kaya’nın web sitesini ziyaret etmek için tıklayınız..
Çocuğu, aile büyüklerinin büyütmesi nasıl bir etki yaratıyor?
Çocuk bakımında büyükanne ve büyükbaba etkeni
Çocuk gelişiminde büyükanne ve büyükbabanın hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğunu duyuyoruz. Doç. Dr. Selahattin Şenol, bu ikileme yol açan durum hakkında bilgi verdi.
“Olumlu sonuçlar elde edebilmek ebeveynlerle, büyüklerin tavırlarına bağlı kalıyor. Çocuklarını annelerine bırakan ebeveynler sıcak ilginin yanında disiplin çatışması da yaşayabiliyorlar.
Bebek ya da çocukların psiko–sosyal gelişiminde büyükanne ve büyükbabaların rolleri ile ilgili araştırma sonuçlarının hem olumlu hem de olumsuz yönleri olduğu belirtiliyor. Çalışan anne babaların giderek arttığı günümüzde kreşe kadar olan dönemde çocuğun bakımı ile ilgili sorun ortaya çıkıyor ve bu sorun bakıcılar devreye sokularak çözülmeye çalışılıyor. Sıklıkla yaşanan kaza ve yaralanmaların da bu dönemde olduğu, çocuğun dil ve motor gelişimi gibi birçok alandaki gelişiminin bu bakıcılar tarafından karşılanamadığı gibi, çeşitli ihmal ve istismarlarla da karşılaşıldığı vurgulanıyor.
Kendini koruma ve ifade etmeden yoksun olan yaş grubu çocuklarda ara bakımın, çocuğu sevebilecek kan bağı olan kişilerce verilmesi öneriliyor. Sosyalleşmeye geçmede büyükanne ve büyükbaba çok önemlidir. Anne–babadan çok da yabancı olmayan, tanıdık yüzlere geçme çocuğun uyumunu artıracaktır.”
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/
HİZMETLERİMİZ
Beslenme: Yemekler günlük alışverişlerle, çocukların yeterli ve dengeli beslenmeleri gözönüne alınarak mutfağımızda hazırlanmaktadır. Aylık mini bültenimizle yollanan yemek-kahvaltı listemizden, velilerimiz çocuklarının günlük beslenme programını izleyebileceklerdir.
Okul Servisleri: Çocuk servislerini yapan şoförlerimiz daha önceden belirlenilen saatlerde, İstanbul’un trafiğinin el verdiği sürece, çocuklarınızı evlerinin önünden alır. Beklemeleri özel haller dışında mümkün değildir. Çocuklar evlerine bırakılırken, annelerine veya önceden belirtilen kişiye teslim edilir.
Okul ve Aile
- Okul ve aile arasındaki iletişimi çeşitli kanallardan yürütüyoruz.
- Çocukevimiz her ayın ilk haftası içinde velilerimize yönelik bir mini bülten hazırlar. Çalışmalarımıza ilişkin konularda tüm bilgiler bu bülten aracılığı ile velilerimize duyurulur.
- Eğitim döneminin belirli zamanlarında velilerle toplantılar düzenlenir. Toplantının amacı, okulun geneline ve gruba ilişkin konularda velileri bilgilendirmek, olası sorunları yanıtlamak, öneriler almaktır.
- Öğrencilerin gelişimlerinin çeşitli alanlarda ulaştığı düzey, değerlendirme formlarında ayrıntılı biçimde belirtilir. Bu formlar yılda iki kez velilere iletilir.
- Okul ve çocuğu hakkında bilgi edinmek isteyen velilerimiz, eğitimcilerimizle özel görüşmeler yapabilirler.
İvedi durumlar dışında, her gün saat 12:30-13:00 saatleri arasında, önceden randevu alarak görüşülebilir. Okulda özel tepki geliştiren veya duygusal, sosyal ve benzeri alanlarda sorunu olduğu düşünülen çocuklarımızın anne ve babaları ile eğitmenlerimiz toplantı yapmak isteyebilirler.
Ev ve okul yaşantısına ilişkin ayrıntılı bilgi alış-verişi yapılan bu toplantılarda gerekli önlemlerin alınmasında işbirliği yapılır. Toplantıların günü ve saati velinin arzusu doğrultusunda okul öğretmenleri tarafından belirlenir.
Gruplar
SINIFLAR
- ANNELİ GRUP
- 2 YAŞ OYUN GRUBU
- 3-4-5 YAŞ GRUPLARI
- 2-3-4-5 YAŞ İNGİLİZCE GRUPLARI
- 2-3-4-5 YAŞ FRANSIZCA GRUPLARI
ANNELİ GRUP: 2012 doğumlu çocuklar,2 saatlik, öğretmenleri ve velileri ile birlikte bir oyun ve aktivite programı uygulanır.
2 YAŞ OYUN GRUBU: 2011 doğumlu çocuklar haftada 3 veya 5 gün,tam veya yarım gün 2 öğretmen eşliğinde bir program uygulanır.
3-4-5 YAŞ GRUPLARI: 2011 doğumlu çocuklar tam veya yarım gün 2 öğretmen eşliğinde her sınıf kendi seviyesine göre yoğun bir program takip ederler.
3-4-5 YAŞ GRUPLARI: We are organizing English classes for children aged from 2 to 5, guided by experienced and qualified teachers. Education is given in English. An improvement report on each child is sent to parents every three months. The program of activities is revised monthly and sent to parents as well. Plenty of activities; Theme of the month, concept skills, story, library, computer, painting, artistic activities, trips, theatre, ballet, nursery ryhmes, kitchen activities
3-4-5 YAŞ GRUPLARI: Nous proposons des classes en langue française depuis plus de 20 ans. L’enseignementy est dispensé par un professeur français diplômé de l’Education Nationale Française. Les leçons ont pour objectifs d’intégrer les premiers savoirs fondamentaux et de développer la motricité de l’enfant et sa curiosité grâce aux travaux manuels. Chaque mois nous informons les familles de notre programme et leur remettons un compte-rendu à la fin du même mois. Nous avons aussi un grand nombre d’activités l’informatique, le théatre, le ballet, le yoga, la musique, la cuisine, la gymnastique et nous effectuons des sorties culturelles avec les enfants.
Trois collations sont également proposées. Un petit déjeuner, un déjeuner et un goûter Nous accueillons trois classes d’âge, les 3 ans, 4 ans et 5 ans (accueil dès 2 ans). Notre école se trouve à Levent (un quartier résidentiel d’İstanbul) dans une villa de 3 étages avec un grand jardin équipé pour les enfants. Notre école est ouverte de 9 heures à 18 heures durant toute l’année. Notre culture scolaire est orientée vers les methodes High Scope et Montessori. La période des inscriptions commence début mai.
GRUPLARDA EĞİTİMİN GENEL AMAÇLARI
İki yaş gruplarında; Toplumsal kurallara uyabilme, duygusal yönden rahatlama, sağlıklı özgüven oluşturma, Öz-bakım becerilerini kazanabilmeleri gibi temel alışkanlıklar edinmelerini sağlamaktır. Sorunsuz bir kişilik ve sağlıklı bir bedenin geliştirilmesi için bazı bilgiler, beceri, tutum ve alışkanlıklar, eğitim programları ile verilmeye çalışılmaktadır.
Üç yaş gruplarında; İki yaş grubu eğitim amaçlarına ek olarak, sistemli düşünme alışkanlığını kazandıracak ve onları bir üst yaş grubuna hazırlayacak nitelikte eğitim programı uygulanır.
Dört ve Beş yaş gruplarında; Eğitim, genelde yıl boyunca kazandırılması gereken konu, kavram ve becerileri kapsar. Gezerek ve görerek öğrenme esastır. Programın bir başka amacı ise çocukların ilkokula hazırlık düzeylerinin yükseltilmesidir. Bir alt grupta başlayan bilgisayar çalışmaları bu yaş grubunda eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak sürdürülür. Amaç bir yandan programın pekiştirilmesini sağlamak , öte yandan da bilgisayar kullanma becerisini erken yaşlarda geliştirmektir.
Hamileyken cep telefonu kullanabilirsiniz ama…
Mikrodalga fırınlar, cep telefonları, bilgisayarlar ve x-ray cihazlarının anne adaylarına ve bebeklere etkisinin ne derece olduğunu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş anlattı.
Hamilelikte doktor kontrolün de dozu ayarlanarak yapılan x (röntgen) ışınları ve pek çok manyetik cihaz anne karnındaki bebeğe zarar vermemektedir. Ayrıca elektromanyetik alanlar ya da bazı radar, telsiz odası gibi çok yüksek elektromanyetik alanların olduğu yerlerde çalışmadığı sürece bu tür cihazların da anne karnındaki bebeğe hiçbir zararları yoktur.
Gündelik olarak kullandığımız pek çok cihazın anne karnındaki bebeğe zarar verdiği düşüncesi de çok yanlıştır. Mikrodalga fırının, bilgisayarın ve güvenlik girişlerindeki x ışınları kullanılan ray cihazlarının kesinlikle anne karnındaki bebek açısından hiçbir zararı ve etkisi yoktur.
Son yıllarda ise cep telefonlarının yaymış olduğu elektromanyetik dalgaların da anne karnındaki bebeğe ve doğum sonrasında çocuklar üzerinde etkilerinin çok olduğu konusu da hem araştırılan hem de çok tartışılan bir konudur. Hatta yapılan araştırmalar sonrasında cep telefonu ile hiperaktiflik davranış bozuklukları arasında da net bağlantı bulunamamıştır. Fakat cep telefonunun kullanım süresine bağlı bir etkinin olmasına da dikkat çekilmektedir.
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com
Doğum çantanızda neler olmalı? Doğumunuza az kaldı ve hastane çantanıza ne koymanız gerektiğine hala karar veremediniz mi? O zaman hadi gelin, hastane çantanızı beraber hazırlayalım! Kendiniz için: 40 haftalık doktor kontrol bilgileriniz ve test sonuçlarınız;
- Kalın ve emici pedler
- Yedek atlet ve iç çamaşırlar
- Lohusa sutyenleri
- Deodorant
- Sigorta dosyası
- Göğüs pedleri
- Diş fırçası
- Ufak bir ayna
- Diş macunu
- Göğüs uçlarınız için rahatlatıcı jel ve kremler
- Önden açılan pijamalar ve gecelikler
- 1 adet lif
- 5-6 çift çorap
- El ve vücut kremi
- Yelek, hırka gibi üşürseniz kullanabileceğiniz giysiler
- Kitap
- Cımbız
- Terlikleriniz
- Anı defteri
- Kalem
- Tırnak makası
- Kulak pamuğu
- Kamera
- Tarak ve toka
- Misafir için çikolata sepeti
- Dudak nemlendiriciniz
- Bol bol meyve suyu (Kan, süt yapar.)
- Çikolata
- Pamuk
- Islak mendil
- Fotoğraf makinesi (Tüm pilleri dolu ve yedek pillerle birlikte)
- Temiz havlular
- Sabahlık
- Sabun
- Mendil, kağıt havlu ve peçeteler
- Atıştırmak için yağsız, baharatsız krakerler
Bebeğiniz için:
- 5–6 adet bütün tulum (Body)
- En az 3 çift minik, yumuşak çorap
- Başlık
- Eldiven
- Kirli iç çamaşırı torbası
- Bebek mendili
- Yelek gibi body üzerine giydireceğiniz giysi
- Battaniye
- Alt değiştirme örtüsü
- Üzerine yatırabileceğiniz bir iki farklı bebek çarşafı veya örtüsü
- Salya için omuz örtüsü
- Ana kucağı ya da araba koltuğu
- Yenidoğan bebek bezi
- Saç tarağı
- Biberon
- Müzikli bir oyuncak
- Sıcak su torbası
- Alkolsüz, kokusuz ıslak mendil
- Bebe yağı, şampuan ve pudranız
- Bebeğinizin ilk banyo havlusu
Eşiniz için gerekenler:
- Pijama
- Terlik
- Diş fırçası
- İç çamaşırı
- Tıraş takımı
- Deodorant
- Çoraplar
- Yakın dost ve akrabalarınızın telefon numaralarının listesi
Gerçekten nitelikli, yaşa uygun, onu geliştirici oyunlar oynamak her anne babanın en önemli görevlerinden biridir.
Doğaya baktığımızda bile yavruların büyük bir azimle anne babalarını oyuna çağırdıklarını görürüz.
Çocuklar anne karnında bile kendilerine özgü oyunsal hareketler geliştirirler. Doğumdan sonra ise görüntüler, sesler ve mimikler onlar için en büyük oyuncaklardır. Önce uzaktan izledikleri dönen ve ses çıkaran oyuncaklar, dik durup oturabildikten sonra ise tutup çekilen ve sallanan oyuncaklar ilgilerini çekecektir.
Anne babaların doğumdan hemen sonra sesler, mimikler, eşyalar ile çocukların ilk zihinsel gelişimlerine destek vermeleri gerekir. Sonrasında birlikte tutup çekme, atıp geri getirme gibi nesne takip oyunları oynanabilir. Örneğin koltuğun arkasına kaçan bir topun geri getirildiğini görmek çocuğun bilişsel sürecini ileriye götürecektir.
Çocuklar belli bir yaştan sonra kendi oyunlarını kurabildiklerinde anne babalar farkında olmadan oyun alanından uzaklaşırlar. Ne de olsa tek başına oynayabildiğini düşünerek kendi işlerine öncelik verirler. Oyun niteliğinin azalması genelde bu yaşlardan sonra başlar.
Ebeveynler işten geldikten sonra yemek, ev işleri, televizyon rutinine girip çocuk oyun alanında tek başına oynadığında hem ilişkileri hem çocuğun gelişimi ıssızlaşır. Ya da anne babanın çocukla oynarken göz ucuyla televizyonu takip etmesi de sadece görüntüde bir oyun keyfi yaşatır.
Peki, aileler ne yapmalı?
- Çocuklarınızın yaşına, cinsiyetine uygun oyun ve oyuncakları profesyonel mağazalardan edinin.
- Her gün yarım saat de olsa mutlaka onunla oynayın.
- “Daha sonra” diyerek onunla oynamayı ertelemeyin.
- Oynarken değişik sesler ve mimikler kullanın, farklı rollere girin.
- Oyunlarına aşırı müdahale etmeyin, oyunu siz değil o yönetsin.
- Hep aynı ebeveyn değil, anne-baba dengeli ve değişimli olarak oyuna katılmalı.
- Oyun esnasında televizyon vb. şeylerle ilgilenmeyin.
- Göz teması ve fiziksel temas oyunda çok önemlidir. İkisini de kurmaya özen gösterin.
- Oyunlarda ilginç kelimeler ve kalıplar kullanarak dil gelişimini destekleyin. Örneğin çocuğunuzun ö güven problemi varsa siz oyunda özgüvensiz olan bir çocuğu canlandırın. Ona nasıl daha güvenli davranması gerektiğini öğretecek şekilde rollere girip model olun.
- Onun sizi oyuna çağırmasını beklemeyin. Oyuna siz de davet edin.
Oyunlarından ne kadar keyif aldığınızı, sizin içinizdeki çocuğun da ne kadar eğleneceğini ve çocuğunuzla ne kadar yakınlaştığınızı bu oyunlar sayesinde keşfedeceksiniz.
Kaynak: http://www.bebisler.com/
Çocuğumuzla nasıl iletişim kurmalıyız?
Çocuğumuz bizim bir parçamız, devamımız gibidir ancak bize benzer yanları olsa da bizden ayrı, kendine özel farklı bir kişidir.
Anne-baba olmak her çiftin önemsediği bir arzudur ve sorumluluk gerektirir. Geleceğe dönük hayaller, idealler ve ümitleri içerir. Çiftler, anne-baba olmanın sorumluluğunu severek isteyerek kabul ederler. Bebek sahibi olmaya karar verirler. Bebek sahibi olmanın mutluluğu, huzuru yaşantılarını renklendirir. Uykusuz geçen geceler, vazgeçilen eğlence ve geziler, bebek odaklı yaşam tarzı onları rahatsız etmez. Bebeğin sağlıklı gülüşü, bakışı, dokunuşu her türlü sıkıntıyı unutturur.
Her anne- baba, çocuğunun yararı için mücadeleye hazırdır. Bazen çocuğunun iyiliği adına aldığı kararlarda yanlışlıklar yapabilir, çocuğunu zedeleyebilir. Çünkü;
- İdeal anne- baba nasıl olunur?
- Çocukla iletişim nasıl kurulur?
- Çocuğun kişilik gelişimini etkileyen olumsuzluklar nelerdir?
- Ödül verilmeli mi? Eğer verilmesi gerekiyorsa nasıl verilmeli?
- Çocuğumuzu ceza nasıl etkiler?
- Çocuğumuzun her isteği yerine getirilmeli mi? gibi birçok soruya doğru yanıtları alabileceğimiz anne- baba okulları yoktur. Çiftlerin bilgileri(bazıları araştırıp öğrense de) genellikle kendi anne- babalarından öğrendikleri kadardır. Üstelik bu öğrenme kalıcı bir öğrenmedir. Kişinin yaşam boyu davranışlarını belirler.
Çocuğumuz bizim bir parçamız, devamımız gibidir ancak bize benzer yanları olsa da bizden ayrı, kendine özel farklı bir kişidir. Olumlu, olumsuz birçok özelliklerinin oluşumunda, kişilik gelişiminde bizim etkimiz oldukça fazladır. Bizler, etkimizi çocuğumuzla kurduğumuz iletişimle belirleriz. Etkileşim sonunda çocuğumuzu;
- Kendisiyle ve çevresiyle barışık, başkaları ile iyi ilişkiler kurabilen,
- Kendine ve başkalarına güvenen, özgüveni gelişmiş,
- Kararlı, sebatkar, cesur, duyarlı ve yardımsever gibi olumlu özelliklere sahip bir yetişkin olarak görmek isteriz. Toplumun benimsediği “Hayırlı evlat” kavramına biz de ulaşmak isteriz.
Etkili iletişim
Çocuğumuzla olan iletişimimizde temel kavram iyi niyettir. Cezalarımızın, yasaklarımızın engellerimizin ve olumsuz tavırlarımızın altında iyi niyet vardır. Niyetimiz iyi bir insan yetiştirmek. Biz iyi niyetle ceza uyguluyoruz ama bakalım çocuğumuza iyi niyetimiz yansıyor mu? Bizi anlıyor ve doğru etkileniyor mu yoksa tam tersi kendisini yetersiz hissetmesine mi neden oluyoruz? Biz yasakladıkça ve engeller koydukça arsızlaştırıyor muyuz? Bütün bu soruların cevabı etkili iletişim kurmamızda.
Çocuğumuzla kurduğumuz iletişim, anne- baba- çocuk etkileşimi çocuğumuzun kişilik gelişimini oldukça etkiliyor. O halde bizim aile içi iletişimimizi inceleyip davranışlarımızı geliştirebiliriz. Doğru iletişim teknikleri öğrenebiliriz. Unutmayalım temeldeki iyi niyetimiz çocuğumuzun algılayabildiği kadar etkilidir, iyi niyetimizin doğru algılanmasını sağlayabiliriz.
Etkili iletişim nasıl sağlanır?
Etkili iletişim, bebek daha dünyaya gelmeden başlar. Hamilelik döneminde annenin ve babanın bebekle konuşması önerilir. Rahat ve sağlıklı geçirilen bir hamilelik sürecinin öneminden bahsedilir.
İstenmeyen gebeliklerin, stres ve yaşanan bunalımların bebeğe olumsuz etkileri kanıtlanmıştır.
Bebekler doğar doğmaz anne sesini tanır. Onun sesi ile sakinleşirler, bu durum onların dış dünyayı anne karnındayken öğrenmeye başladıklarını ve anne sesini diğerlerinden ayırabildiklerini göstermektedir.
Bebek 16-17. haftalarda işitmeye başlar. İlk duyduğu ses annesinin kalp sesidir. Annesinin konuşmasını algılar bazen de tepki verir. Bu dönemde bebeğin dış dünya ile bağlantısını sağlayan tek kanal duyma fonksiyonudur.
Bebekler kendi beyin dalgalarını yormayan ses dalgalarından keyif alırlar. Bu nedenle klasik müzik en çok sevdikleri müzik türüdür. Özellikle barok müzik tekrarlayan yapısı ile bebeklerin huzur duydukları müzik türüdür.
Yapılan araştırmalar hamilelik döneminde dinletilen müziğin doğumdan sonrada bebeğe dinletilmesi ile bebeğin sakinleştiğini göstermiş, bebekler aynı şarkılarda ağlamayı bırakmış, daha kolay ve huzurlu uyumuşlardır.
Yine araştırmalara göre gebelik sürecinin olumsuz kaygı ve korku ile geçiren annelerin bebeklerinin doğumdan sonra huzursuz, uykusuz ve gergin bebekler olduklarını, bu tür bebeklerin yetişkinlikte güvensiz, içe kapanık ve sesiz kişilik özellikleri gösterdikleri belirtilmiştir.
Doğum öncesinde gerekli ölçülerde uyarılan, konuşulan, dokunma yoluyla iletişime geçilen bebeklerin, doğum sonrasında çevreleriyle daha ilgili olduğu, daha fazla bilgiyi hazmedebildiği ve bu bilgileri işleyebildiği görülmüştür.
Her anne- bebek ilişkisi, kendine özgü dinamikleri olan özel bir ilişkidir ve bu ilişki anne-bebek arasında güçlü bir bağ oluşturur. Kurulan bu güvenli bağ doğumdan sonrada devam edecektir.
Sağlıklı nesiller yetiştirmek için ilk adımınızı kutluyor, gelecekte arzuladığınız nitelikte evlatlarla yaşamınızı paylaşmanızı diliyorum.
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/
Çocuğunuzu yuvaya alışamazsa neler yapmalısınız?
Sürekli yuvada ne yaptığını sormayın
3-4 yaşlarında oyun arkadaşı arayan çocukların yuvaya başlamaları çok önemlidir. Çocukların 6 yaşına kadar zihinsel ve duygusal gelişime açık olduklarını belirten Çocuk ve Ergen Klinik Psikoloğu Zeren Kadıoğlu, çocukların yuvaya kolay alışması için yapılması gerekenleri sıraladı.
Yuva eğitiminin çocuklar üzerinde pek çok olumlu etkisi vardır. Çocuk kendi yemeğini kendi yer, diğer öz bakım ihtiyaçlarını giderebilir, resim yapma, kâğıt kesme, şiir okuma gibi birçok etkinliğe katılabilir. Sorumluluk almayı, kurallara uymayı, özgüven geliştirmeyi, yaratıcı olmayı, akıl yürütmeyi, paylaşmayı, kendini ifade etmeyi yine yuva yaşantısı içerisinde öğrenmeye devam eder. Yuvaya giden çocuk düzenli bir yaşam sürdürmeyi öğrenir; belirli saatlerde kalkar, belli bir saatte okula gider, belli bir saatte yatar… Tüm bu etkinlikler çocukların fiziksel, sosyal ve psikolojik gelişimlerini olumlu etkilemektedir. Aynı zamanda yuvanın bir başka katkısı da çocukların gelişimlerinin düzenli olarak takip edilmesi ve bu sayede çocuğa ait birtakım olumlu ve geliştirilmesi gereken özelliklerin daha çabuk fark edebilmesidir.
Çocuğunuz zorlanıyorsa…
Bir anda tam gün yuvaya göndermek yerine önceleri yarım gün göndererek ya da oyun gruplarıyla çocuğunuzun ortama alışmasını sağlayabilirsiniz. Yuvaya başladığı ilk bir süre okulda beklemeniz yararlı olabilir; ancak bunu alışkanlık haline getirmeyin.
- Yuvadaki durumuyla ilgili aşırı müdahalelerden kaçının. Örneğin sürekli yuvada ne yaptığıyla ilgili sorular sormak ve sürekli onu kontrol etmeye gitmek gibi davranışlar çocuğunuzda uyum sorunları yaratabilir.
- Çocuğun hastalıklar ve diğer önemli olaylar haricinde okula devamsızlık yapmamasına özen gösterin.
- Çocuğunuzun yuvaya başlaması konusunda siz de kaygılı bir tutum sergiliyorsanız çocuğunuzun da sizin duygularınızı kolaylıkla okuyabileceğini unutmayın. Sizin kaygılı olmanız onu da kaygılandıracak ve yuvaya başlamanın tehlikeli bir durum yaratabileceği mesajını zihninde uyandıracaktır.
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/
Çocuğunuzun başarılı olması ve kendine güvenmesi için dikkat etmeniz gerekenler…
Onunla konuşurken pozitif cümleler kurun!
Anne ve babaların pozitif cümleler kurması gerektiğini belirten The Journey ile Bilinçaltı Yolculuk Uzmanı Selda Soytürk Akyılmaz, çocuklarda sorumluluk bilincini geliştirmek için yapılması gerekenleri anlattı.
Ebeveynlerin öncelikle hayatın geneliyle ilgili pozitif cümleler kullanmayı alışkanlık haline getirmeleri gerekiyor. Çocuğuna yüzme öğretmeye çalışan bir babanın “korkma atla” cümlesi yerine “tüm cesaretini toplayıp deneyebilirsin” demesi daha uygun olur. “Koşma, çarparsın” cümlesi bile olumsuz bir cümledir ve bilinçaltı bunu otomatik olarak koş ve çarp şeklinde algılar. Bu sefer de çocuk çarptığı için ben sana demedim mi deriz.
Bir çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu duygulardan birisi güvendir. Güven içinde olduğunu bilen çocukta korku duygusu hareket edemez. Dolayısıyla çocuğa her zaman sevildiği ve ne olursa olsun onun yanında olunduğu hissettirilmelidir.
Konsatre eksikliklerinde eğer ciddi bir tıbbı sorun yoksa mutlaka çocuğu bu şekilde davranmaya iten bir bilinçaltı kaydı var demektir. Yani bilinçaltında ne var da çocuk konsantre olmakta zorlanıyor sorusuna bakmak lazım. Ona bağırmak yerine anlamaya çalışmak en doğru davranış olur. Bazı durumlarda çocuk nasıl olsa yaptığım bir şeye yaramayacak kaygısıyla bile konsantrasyon sıkıntısı yaşıyor olabilir.
Çocukları her ne olursa olsun eleştirmek yerine mutlaka cesaretlendirici cümlelerle yönlendirmek gerekir. Birçok anne baba evinin bir odasına kamera koysa ve tam günlük bir kayıttan sonra bu videoyu seyretse çocuklarına ne kadar çok “sen dur, beceremezsin” cümlesini kurduklarına kendileri bile inanamazlar.
Bırakın, sorumluluk alsınlar!
Bir diğer konuda maalesef anne babalar devamlı çocukları adına bir şeyler yapma psikolojisindeler. Dolayısıyla çocuklar sorumluluk alma bilincinden uzak yetişiyorlar. Nasıl olsa onlar adına devamlı bir şey yapan anne babaları var, neden uğraşsınlar ki! Anne çocuk yemeği dökmesin diye devamlı kendi yedirmeye çalışıyor, makasla yanlış keser diye oyun kağıtlarını kendi şekillendiriyor, vakit kaybetmemek için kıyafetlerini hızlı bir şekilde kendi giydiriyor ve bütün bunlara ilaveten bir de öğretmen çocuğuna kızmasın diye çocuğunun ödevlerini de yapmaya başlıyor. Bu çocuk ileride bir erişkin olduğunda “kaç yaşına geldin hala bir baltaya sap olamadın” diye azarlanıyor.
Ebeveynlerin doğru bildiği yanlış davranışlar bilinçaltına nasıl etkiler?
Bütün bu yanlış davranışlar öncelikle çocuğun öz güvenini zedeler. Öz güven sıkıntısı yaşayan çocuğun hareket alanını kısıtlıdır. Korku ve kaygılar başlar, iş hayatında ve özel hayatında başarısızlıklar yaşar, maddi problemler yaşam kalitesini düşürür. Ve en kötüsü de sonuçta artık kendini sevmeyen ve kendisine saygı duymayan mutsuz bir birey olur.
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/
Okulumuz tek katlı olup 200 metrekare kapalı alanda 3 büyük sınıf, idare odası, mutfak, lavabo ve çocuklara özel tuvaletler bulunmaktadır. Atatürk ilkeleri doğrultusunda çağdaş, özgüveni gelişmiş ve kendini rahat ifade edebilen çocuklar yetiştirmek misyonunu üstlenmiş bulunmaktayız.
Kurucumuz: SELMA ÖZYOL
- Çocuklu bir bayan için hem iş hayatının hem de ev hanımlığının zorluklarını bizzat yaşadık ve deneyimli öğretmenimizle birlikte size yaşatmamayı hedeflemekteyiz.
- Bebeğinizin kendi yaş grubu ile psikolog eşliğinde sosyalleşme vakti geldi mi?
- Kreş saatleri size uymuyor mu?
- Yeni bir bebeğiniz oldu diğeriyle yeterince ilgilenemiyor musunuz?
- Çocuğunuzu bırakabileceğiniz güvenli bir eğitim kurumuna ihtiyaç mı duyuyorsunuz?
- Okula bırakmak için evden çıkmak istemiyor musunuz?
- En değerli varlığınızın verimli ve kaliteli zaman geçirmesini mi istiyorsunuz?
- Bu sorulardan bir tanesine bile cevabınız EVET ise tanışma vaktimiz gelmiştir.
ETKİNLİKLER
Sinema ve tiyatro etkinlikleri;
Anaokulumuzda, her ay Baby-Home Cinema teknolojisi ile film seyredilir. Ayrıca her ay Güneş Tiyatrosunu davet edilerek, bir çocuk oyunu oynatılır. Sinema ve tiyatro öncesi, öğrenciler Gözbebeğim gişesinden sıraya girip bilet almakta, tam bir sinema ve tiyatro salonu ortamı yaratılmaktadır.
Tiyatro ve film etkinliği sonrası, sohbet ortamı yaratılarak, çocukların ne öğrendikleri, nasıl algıladıkları paylaşılır.
Gezi:
Çocukların yerinde görüp incelemeleri için geziler düzenlenir.Yapılan gezi hakkında hikaye ve resim çalışmaları yapılır.
Doğum Günü Partileri;
Çocuklarımızın doğum günleri, bir parti düzenlenerek oyunevimizde kutlanır. Kutlama ve hediye değişimi ile çocuklarımızın sosyalleşmelerine katkıda bulunulur.
Yıl Sonu Gösterileri;
Sene sonunda öğrencilerimizin yıl içinde yapmış oldukları bale, dans, tiyatro, müzik etkinliklerinin oluşturduğu gösteri ve mezuniyet törenimiz yapılır.
GÜVENLİK
- Pencerelerin dışı korkuluk ile korunmuştur.
- Okulumuz tek kat üzerine olduğu için iç mekanda merdiven yer almamaktadır.
- Binamız depreme karşı dayanıklıdır.
- Yangın tüplerimiz mevcuttur ve yıllık bakımları yaptırılmıştır.
- Priz koruma kapakları takılmıştır.
- Kalorifer peteklerine koruma amaçlı çit yapılmıştır.
- Kapalı devre kamera sistemi kurulmuştur.
Kışın çocuklar nerede oyun oynamalı?
Alışveriş merkezlerinden olabildiğince az vakit geçirin.
Oyun, çocukların psikolojik ve sosyal gelişiminde oldukça önemli bir yer tutar. Yazın parklarda, bahçeler rahatça oyun oynayan çocuklar kış mevsiminde nerede vakit geçirecekler? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Anıl Yeşildal, anne ve babalara bu konuda önerilerde bulundu.
Çocukların kendi yaşıtları ile birlikte parklarda oynamaları tüm uzmanlar tarafından tavsiye edilir. Ne yazık ki kış mevsimi geldiğinde hem anne babalar için hem de çocuklar için sorun başlar. Bu mevsimde çocuklar nerede oyun oynayacaklar? Aslında haksız da sayılmazlar çünkü uzmanlar kışın çocukların kalabalık ve kapalı alanlarda çok fazla bulunmasını tavsiye etmez. Özellikle son zamanlarda ülkemizde her geçen gün sayıları giderek artan AVM’lerde uzun süreli vakit geçirmek, özellikle damlacık yoluyla bulaşan üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığında bir artışa yol açmaktadır.
Çocuklarınızı bu tür yerele hiç götürmemek mümkün değil ancak bazı sınırlar koyarak alışveriş merkezlerine de gidebilirsiniz.
Çocuklar kapalı alanlarda zaman geçirebilir ama…
Eskiden açık havada gördüğümüz lunaparkların, son yıllarda ufaltılmış modellerini sık sık AVM’lerin içinde dahi görebiliyoruz. O rengarenk, müzikli, adeta masal kahramanları içinden fırlayacakmışçasına canlı gibi duran bu oyuncaklardan, çocukları tamamen uzak tutmanın imkansız. Fakat bu tür yerlerde çocukların bindiği veya ellerini sürdüğü oyuncakların her gün binlerce el değdiği yadsınamaz bir gerçektir. Hem kalabalık ve kapalı alanlardaki damlacık yolu bulaşmaları hem de bu oyuncakların üzerine elle bulaşan mikroplar, kış aylarındaki enfeksiyonlara adeta davetiye çıkarmaktadır.
Peki, anne ve babalar neler yapabilir?
Öncelikle mümkün olduğunca bu tür yerlere gitmemeye gayret etmeli, gidilecekse daha tenha olanları tercih etmelisiniz. Haftada birden daha sık olmamak üzere, zaman zaman çocuklarınızı bu tür AVM’lerin parklarına götürebilirsiniz. Ancak buralarda mümkün olduğunca az zaman geçirmek, 2-3 taneden daha fazla oyuncağa binmemek konusunda çocuğunuza sınır koymak önemli. Ayrıca eve dönüşte mutlaka elini yüzünü yıkama alışkanlığı geliştirmek alabileceğiniz önlemlerden birkaçıdır.
KUTU OYUNLARI SAYESİNDE, KIŞIN EVDE ÇOCUKLARINIZLA SIKILMADAN VE KEYİFLİ VAKİT GEÇİREBİLİRSİNİZ.
Mümkün olduğunca kış aylarında da güzel ve açık havaları takip ederek, havanın nispeten daha sıcak olduğu günlerde sıkı giyinerek yine açık havadaki parklara, sahil yürüyüşlerine de zaman ayırmakta büyük fayda vardır. Aslında böyle bir havada dışarı çıkmak, AVM’ye gitmekten çok daha sağlıklıdır.
Mümkün olduğunca açık havalı aktivitelere de kış bile olsa zaman ayırmakta fayda var. Hatta eğer fırtına yoksa karlı havalarda bile parklarda gezintiler, çocuğunuzla kartopu oynamak, kardan adam yapmak çk keyifli ve sağlıklı olacaktır. Kışın soğuk ve karın, mikropların baş düşmanı olduğu bilinen bir gerçektir. Yine çok soğuklarda arkadaşlarıyla ev içinde bir araya gelmek çok daha sağlıklı olacaktır.
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com