Çocuklarda Gelişim İlkeleri
Her canlı kendi türünün gelişim ilkelerine göre büyür, olgunlaşır ve öğrenir. İnsanın da kendine özgü gelişim ilkeleri vardır.Bu ilkeleri göz önüne almadan, çeşitli dönemlere ait gelişim özelliklerini tanımak zordur. Gelişimi anlayabilmek ve yorumlayabilmek için bu ilkelerin dikkate alınması gerekir. Bu ilkeler şu şekilde sıralanabilir.
Gelişim, biyolojik faktörlerden ve çevreden etkilenir. Gelişimde bireysel farklılıklar vardır. Gelişimde kritik dönemler vardır. Gelişimde bir sıra vardır. Gelişim baştan ayağa doğrudur. Gelişim içten dışa doğrudur. Gelişim genelden özele doğrudur. Gelişimde çevresel faktörlerin etkisi, gelişimin hızlı olduğu zaman çok, yavaş olduğu zaman ise azdır. Gelişim, farklı alanlarda farklı hızla meydana gelir. Gelişim, devamlılık ve belli aşamalar içinde bir evrim gösterir. Gelişim tüm alanlarıyla bir bütündür.
- Gelişim Biyolojik Faktörlerden ve Çevreden Etkilenir Çocuğun gelişiminde iki faktörün etkisi vardır. Bunlar kalıtım ve çevre koşullarıdır. Bireyin gelişiminde hem çevrenin hem de kalıtımın etkisi vardır. Kalıtım bireyin anne ve babasından genleri yoluyla aldığı özellikleridir. Çevre ise döllenmeden başlayarak insana etki eden tüm dış uyarıcılardır. Yapılan bilimsel araştırmalar gelişimde bu iki etmenin çok önemli ölçüde etkili olduklarını ortaya koymaktadır. İnsanlar, kalıtım özelliklerinin ve yaşadıkları çevre koşullarının birbirinden farklı oluşu nedeniyle gelişimlerinde farklılıklar göstermektedir. Aynı anne-babadan doğan ve aynı çevrede yetişen kardeşlerin bile gelişimleri birbirinden farklı olabilir. Her canlı kendi türünün gelişim ilkelerine göre büyür
- Gelişimde Bireysel Farklılıklar Vardır Bireylerin kalıtım ile ilgili özellikleri ve içinde yaşadıkları çevrenin özellikleri farklılık gösterdiği için gelişimde bireysel farklıklar söz konusudur. Gelişimin belli aşamalarının aynı yaş dönemi çocuklarında aynı anda gerçekleşmesi beklenemez. Gelişme olgunlaşma süreci ile yaşantılar arasındaki öğrenmenin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Gelişme, biyolojik olgunlaşmadan büyük ölçüde etkilenir. Bazı çocuklar 1 yaşında konuşmaya başlayabilir; bazı çocuklar da 10 aylıkken emekleyebilir. Bazı çocuklarda bu davranışların gelişimi uzun zaman alabilir. Çoğu kez anneler çocuklarını, aynı yaşta olan yakınlarının ve çevrelerindekilerin çocuklarıyla karşılaştırarak, o yürüyor benim çocuğum halen niye yürümedi, onun dört dişi çıkmış; oysaki bunun daha hiç dişi çıkmadı, diye endişelenerek mukayese etme eğilimi gösterebilirler. Oysaki her çocuğun kendine özgü bir gelişim biçimi vardır, bireysel farklılıklar göz ardı edilmemelidir.
- Gelişimde Kritik Dönemler Vardır Gelişimde belli davranışların kazanılması gereken dönemler vardır. İlgili davranış ilgili dönemde kazanılmadığı zaman daha sonraki dönemlerde telafi edilemez. Bu dönemde çocuğa uygun tecrübe ve ortam sağlanmalıdır. İçinde bulunulan dönem dikkate alınmaz ise, daha sonraki dönemlerde istenen gelişme sağlanamaz.
Gelişimde geriye dönüş çok zordur.İlk devrenin etkileri daha sonraki dönemlerde silinememektedir. Örneğin; insanlar ile ilgili olarak 1800 yıllarında Fransa’nın güneyindeki ormanlık bölgede bulunan 10-11 yaşlarındaki Ayevron’un vahşi çocuğu Viktor bulunduğunda hiçbir dili bilmez ve konuşamaz haldeydi. Yürümüyor dört ayak üzerinde gidiyordu. Bir şeye uzun süre dikkat edemiyordu. İnsanlardan korkuyor ve sosyal ilişkilerden kaçınıyordu. Beş yıllık bir eğitimden sonra birkaç kelime ve isimden başka bir şey söyleyemedi. Kendi başına yaşayıp sosyal ilişki kurmayı öğrenemedi. Bu örnek gelişimde zamanlamanın yani; kritik dönemin önemini göstermektedir. Kritik dönemde çocuğa uygun tecrübe ve ortam sağlanmalıdır.
- Gelişimde Bir Sıra Vardır. Gelişim süreklidir. Bu süreklilik içindeki değişmeler belli bir sıra içinde oluşur. Çocuklar belli zamanlarda belli değişmeler geçirir. Bedensel ve motor gelişimleri sırasında yapısal ve işlevsel özellikler belirli bir sırayla ortaya çıkar. Bunlar şu şekilde sıralanabilir. Gelişim baştan ayağa doğrudur. Gelişim içten dışa doğrudur.
Gelişim genelden özele doğrudur. Gelişim Baştan Ayağa Doğru Olur Doğum öncesinde bebeğin önce baş, daha sonra başa yakın bölgelerden ayaklara doğru bir gelişme görülür. Doğumdan sonrada ilk önce baş, daha sonra gövde, en sonda bacak ve ayak kaslarının kontrolü ortaya çıkar. Gelişim İçten Dışa Doğrudur Gelişim bedenin iç kısımlarından dışa doğrudur. Örneğin, ilk önce omuzlar daha sonra kollar, en son da eller gelişir. Ellerin kontrolü, parmakların kontrolünden daha önce ortaya çıkar. Gelişim Genelden Özele Doğrudur Bebekte önce büyük kas kontrolü başlar, daha sonra da küçük kas kontrol edilir. Bebekler oturmayı öğrenmeden önce başını dik tutmayı, emeklemeden önce oturmayı,yürümeden önce emeklemeyi başarırlar. Bu gelişim sırası bütün bebeklerde aynıdır; ancak zaman farklı olabilir.
- Gelişimde Çevresel Faktörlerin Etkisi, Gelişimin Hızlı Olduğu Zaman Çok, Yavaş Olduğu Zaman İse Azdır Yaşamın ilk yılları, çocukluk ve ergenlik dönemleri gelişimin hızlı olduğu, çevrenin olumlu ve olumsuz etkilerinin sıklıkla görüldüğü yıllardır. Çevresel faktörler bireyin davranışlarında kalıcı izler bırakabilir. Özellikle yaşamın ilk yılları ve ergenlik dönemi Gelişim Farklı Alanlarda Farklı Hızla Meydana Gelir Vücudun her yeri aynı hızla ve aynı oranda gelişmez. İçinde bulunulan düzeyde vücudun çeşitli kısımları farklı gelişim özellikleri gösterir. Ayrıca dil, bilişsel ve fiziksel gelişim alanlarında farklı hızla gelişim söz konusudur.Yaşamın ilk yılları daha çok fiziksel gelişim ağırlıkta iken; daha sonra zihin gelişimi ve kişilik gelişimi önem kazanır.
Gelişim Devamlılık ve Belli Aşamalar içinde Bir Evrim GösterirGelişimde her bir aşama diğeriyle ilişkilidir. Bazı psikologlar çocuğun yavaş yavaş ve sürekli olarak geliştiğini, bir kısmı ise gelişmenin sürekli fakat belli evreler içinde oluştuğu görüşünü savunurlar. Gelişmenin birbiri ardı sıra devreler içinde oluştuğunu savunanlar şu Bir gelişim devresi, sonra gelen devrenin öncüsüdür. Bir dönemde organizmanın geliştirdiği yapılar, diğer dönem için önemlidir. Öğrenme ve alıştırma yapma, eğer çocuk istenilen gelişmeye ulaşmamışsa gerekli değildir. Çocuk bir gelişim devresinin gerektirdiği olgunluğa ulaşmamış ise ondan sonra gelecek evrenin görevlerini yapamaz. Gelişimde kritik dönemler vardır; bu dönemde çocuğa uygun tecrübe ve ortam sağlanmalıdır. Gelişmede geri dönüş çok zordur.
Özellikle anne karnındaki gelişmede belli dönemler vardır. Bununla birlikte gelişme süreklidir. Bu süreklilik içinde gelişmeyi anlamak için dönemlere ayırmak kolaylık sağlar. Gelişimin hızı her yaşta aynı değildir 3.8. Gelişim Tüm Alanlarıyla Bir Bütündür Gelişim; fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal yönleriyle bir bütündür. Çocuğun her alandaki gelişimi birbiriyle ilişki içindedir. Herhangi bir gelişim alandaki bir aksama, diğer alandaki gelişimi de olumsuz etkiler.
Uzman Psikolog Didem Küt’e ait yazıların devamını görmek için tıklayınız.
Uzman Psikolog Didem Küt’ün web sitesini ziyaret etmek için tıklayınız.
1 Yorum
İkinci Evlilikler Üvey Anne ve Baba
Çocuk, anne ya da babasını yeniden evlenmesini belli etmese de kızgınlıkla karşılar. Yeni eşin davranışlarına kuşku ile bakar. Öte yandan, gereksinimleri için o kişiye katlanmak zorunda olduğunu hisseder ve kendini ortada bırakılmış gibi görür.
Eleştirilere, azarlanmalara karşı aşırı duyarlılık gösterir. Üvey ebeveyni ile diğer ebeveyni birbirine düşürmeye çalışır. Çocuk o kişinin kendisine ne kadar katlanacağını, gerçekten sevip sevmediğini denemek ister. Eğer üvey ebeveyni sevmeye başlarsa suçluluk hisseder, öz ebeveyne haksızlık ettiğini düşünür.
Toplum özellikle de üvey anneden öz annenin yerini almasını bekler. Üvey anne çocuğa annesizlik duygusunu tattırmamak gibi bir iş için çabalar. Bunda çocuğa duyduğu acıma duygusu kadar, kocasını memnun etme endişesi de vardır. Önce sevecen davranır, beklediği tepkiyi alamadıkça sinirlenir. Ceza vermek ve vermemek arasında kalır. Öfkesini tam yaşayamaz, umutsuzluğa düşer. Otoriteyi tam kuramadığı için en sonunda babaya şikayet etmeye başlar. Buna çocuk ta aynı şekilde tepki verir. Bu durum kısırdöngü şeklinde sürer gider. Üvey anne-babalar sabırlı olup, olgun davranırlarsa, gerçek ebeveynin yerine geçmeye çalışmadıklarını belirtirlerse durum daha kolay kabullenilebilir.
Üvey Ailelere Öneriler:
Öncelik evlilik ilişkisine verilmelidir. Evin düzeni, aile yaşantısı vb. konularda ortak karar verilmeli eşler birbirlerine zaman ayırmalıdırlar. Böylece, her ikisi de, eşinin öncelikler listesinde birinci sırada olduklarını bilecektir. Birlikte mutlu olan eşlerin çocuklara daha iyi ebeveynlik yapmaları da kaçınılmazdır.
Öz ve üvey ebeveynler ailedeki her çocuğa ayrı ayrı, özel olarak vakit ayırmalıdır. Bu sayede Üvey ebeveyn, her çocuğu daha iyi tanıyacak ve sıcak ilişkiler kurması kolaylaşacaktır. Öz ebeveyn ise, çocuklara yeni eşin onların yerini almadığını ve kendisini onlara ilgi göstermesi için yeni eşle rekabete girmelerine gerek olmadığını göstermiş olacaktır.
Çocukları disiplin altına almak öz ebeveynin görevidir. Ancak eşler, üvey ebeveynin otoritesinin sınırlarını tartışmak ve bir anlaşmaya varmak zorundadırlar. Öz ebeveynin yokluğunda, üvey ebeveyn bu otoriteyi kullandıktan sonra, öz ebeveyn çocukların önünde bu kararları onayladığını belirtmelidir.
Boşanma sırasında ve sonrasında da yapıldığı gibi, çocuklar evlilik ve yeni aileleri konusundaki duygularını ifade etmeleri için cesaretlendirilmelidir.
Çocuklar üvey ebeveyne, anne ya da baba demeleri için zorlanmamalıdırlar.
Çocukların duygularına saygı gösterilmelidir. Eğer bir çocuk üvey ebeveynine “Seni sevmiyorum ve ne söylediğin umurumda değil” gibi bir şey söylerse, ne öz ebeveyn ne de üvey ebeveyn “Ne ayıp” gibi bir tepki vermemelidir. Üvey ebeveyn “Beni sevmediğini biliyorum ama sen benim için çok değerlisin” vb. söyleyebilir.
Çocuklar, öz ebeveyne duydukları bağlılık nedeni ile üvey ebeveyn ile iyi bir ilişki kuramazlar. Eğer üvey ebeveynden hoşlanırlarsa, bundan diğer ebeveyni artık sevmedikleri anlamının çıkartılmasından korkarlar. Bazı çocuklar, üvey ebeveynle keyifli vakit geçirirken birden her şeyi bozacak bir şey yaparlar. Bunun nedeni yukarıda açıkladığımız korkudur. Üvey ebeveyn gereken sabrı ve anlayışı gösterirse, çocuklar onun iyi niyetli olduğuna ve diğer ebeveynin yerini almaya çalışmadığına inanırlar.
Çocukların velayetine sahip olan ve tekrar evlenen ebeveyn, onların, diğer ebeveyn ile birlikte olma arzularında bir değişiklik olmadığını unutmamalıdır. Üvey ebeveyn onların diğer ebeveynleri ile olan ilişkilerini desteklemelidir.
Eski ailenin gelenekleri tamamen terk edilmemelidir. Bazılarını diri tutmak; çocukları hem rahatlatır hem de onlara bir süreklilik duygusu verir.
Ailedeki her çocuğa eşit davranmalı, disiplin kuralları da herkes için geçerli olmalıdır..
Uzman Psikolog Didem Küt’e ait yazıların devamını görmek için tıklayınız.
Uzman Psikolog Didem Küt’ün web sitesini ziyaret etmek için tıklayınız.
Yorum YokABC Anaokulu Eğitim İşleyişi
Oyun Grubu
3 yaşından küçük çocuklar için 2 saatlik programdır. Haftada 2 gün uygulanır. Çocuklar 10.00-12.00 saatleri arasında bu yaş grubu için hazırlanmış bir eğitim programını takip ederler. Annelerinden ayrılıp ilk kez bir başka gruba da ait olabilme deneyimleri burda başlar.
Gelişimin çok hızlı olduğu bu dönemde çocukların öğrenme kapasiteleri çok yüksektir, hayata ve sosyal yapıya ilişkin gözlem ve becerilerin gelişmesi için olanaklar sağlar. Dilin iletişim becerileri bu yaş grubunda çok hızla artar. Eğitimin ana dili türkçe olup, her gün yapılan ingilizce saatleri ile ikinci dille tanışmaları ve alt yapının oluşması sağlanmaktadır.
Küçük Grup
3 yaşını doldurmuş couklarımız yarım gün türkçe ve yarım gün ingilizce iki dilde yapılan paralel bir program izlerler. Bu yaş grubu ilgi ve beceri alanlarının seçilmeye başlandığı bir yaş aralığındadır. Halen uyku ihtiyacı devam eden çocuklar için uyku opsiyonu sürmekle beraber, uykuya olan ihtiyaçlarının büyümeleri ile beraber azalması durumunda uyku kaldırılarak programdan tam olarak faydalanmaları sağlanmaktadır.
Orta Grup
4-5 yaş sınıfıdır. Yarım gün İngilizce yarım gün Türkçe program uygulanmaktadır.
Büyük Grup
5-6 yaş çocukları için aynı zamanda ilkokul hazırlık sınıfıdır. yarım gün ingilizce yarım gün türkçe iki dilli tam gün programdır.
Bu iki program artık çocukların çok yoğun öğrenme süreçleri yaşadıkları gruplardır. Bütüncül yaklaşım çerçevesinde, araştırma, sorgulama, hatırlama, irdeleme yöntemleriyle donatılmış programlarda, sınıf düzeni, , kitap ve internet, film, gezi, drama, müzik. Ev çalışmaları; bazen penceresinden baktığında gördüklerinin resmini yapmak, sizlerin de desteğini alarak yapabilecekleri basit çalışmalardır. Burda önemli olan ödevini hatırlaması ve yapmak için çaba göstermesidir.
Tüm gruplarda, çocukların değerlendirilmesi bireysel farklılıklar gözönünde bulundurularak ve çesitli teknikler kullanılarak yapılır. Gözlem , ev çalışmaları, proje dosyaları, çeşitli sanatsal çalışmalar çocukları değerlendirmemiz ve onların ihtiyacı olan yeni hedefler için program yapmamızda kullandığımız yöntem ve araçlardır.
Hepsi farklı kişilik özelliklerine, yetenek ve farklı öğrenim yapılarına sahip olan cocuklarımız. kendi hedeflerine ulaşabilmesi üzerine bir eğitim anlayışından hareket ediyoruz.
- Oynuyor
- Eğleniyor
- Şarkı söylüyor
- Boyuyor
- Gözlüyor, deneyler yapıyor
- Araştırıyoruz
- Üretiyor ve en önemlisi
- PAYLAŞIYORUZ…
Biz onlara beceri ve yaratıcılıklarını özgürce ortaya koyabilecekleri bir öğrenme ortamı hazırlıyoruz. Mutlu, sağlıklı, eğlenceli, güvenli ve öğrenmeye ilgi uyandıran bir ortamda; kendine güvenen, kişisel ve sosyal sorumluluklarını taşıyan, kendini değerlendirebilen, yaşadığı dünyaya duyarlı, ilke ve değerlerine sahip, yaşama dönük bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz.
Yorum YokYaPa Çocuk Anaokulu Eğitim Tanıtımı
YAPA Q Eğitim Programı Proje Tabanlı Öğrenme Modelini temel alarak aşağıda sıralanmış bileşenlerden oluşmaktadır;
- Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Programı
- Proje Tabanlı Öğrenme Modeli
- Değerler Eğitimi
- Yabancı Dil Programı
- Yetenek Programları (Görsel Sanatlar, Müzik, Jimnastik, Dans)
- Dikkat ve Hafıza Programı
- Okuma-Yazmaya Hazırlık Programı
Akademik danışma kurulumuz tarafından geliştirilen program uygulamalarımızda Ya-Pa Anaokullarında kullanılmak üzere oluşturulmuş eğitim setleri kullanılır. Bu eğitim setleri okulda kullanılacak olanların yanı sıra eğitimin etkililiğini arttırmak üzere evde de kullanılacak, okuldaki uygulamaları pekiştirmeye yönelik kitapları içermektedir.
Proje Tabanlı Öğrenme
Proje tabanlı öğrenme modelinde çocuklarımız, inceledikleri konularla ilgili ilkeleri yaparak, yaşayarak ve inceleyerek bilgi kazanır. Yaptıkları başardıkları etkinliklerin sürekliliği, özgüven gelişimlerini önemli ölçüde destekler. Proje yönetimi düşünce becerileri gelişmiş, sorumluluğunu bilen, kişilikli öğrencilerin yetişmesinde büyük rol oynar. Çünkü yöntem psikolojik, eğitsel ve toplumsal bakımdan oldukça zengin öğrenme ortamları yaratmaktadır. Öğrenciye birinci elden bir şeyin nasıl yapılacağını deneme fırsatı vermek ve bilginin kaynağına ilk elden ulaşmasını sağlar. Proje tabanlı öğrenmenin öğrenciye kazandırdıkları şunlardır:
- Pratik deneyimler kazandırır.
- Gerçek yaşam koşulları altında sınamaya olanak verir.
- Motivasyonu artırır, yeni ilgi alanları yaratır.
- Öğrenciler ‘Ne’ ve ‘Niçin’ sorularının cevabını daha iyi anlayabilirler.
- Öğrenciye başarma duygusun tattırır.
- Öğrencilere kendi başlarına karar almayı öğretir.
- Hem yavaş öğrenen hem de hızlı öğrenen öğrenciler için kullanılır.
- Proje başarı ile tamamlandı ında öğrencinin kendine güveni artar.
- Çoklu zekâ uygulamaları için oldukça uygun bir yöntemdir.
- İletişim türlerinin çok çeşitli şekillerini kullanmayı gerektirir.
- Öğrencilere kendi öğrenmelerinden sorumlu olduklarını gösterir.
- Öğrencilerde yaratıcı, yansıtıcı ve eleştirel düşünme becerilerini ileri düzeyde geliştirir.
- Öğrencileri ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri doğrultusunda geliştirir.
Değerler Eğitimi
Değerler eğitimi Avrupa’da çocuklara küçük yaşlardan itibaren okullarda verilmektedir. Bizler de YAPA Anaokulları olarak çocuklarımızın yaşamlarında daha başarılı ve mutlu bireyler olmaları, toplum içinde iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olarak yer alabilmeleri amacıyla değerler eğitimi çalışmaları yapmaktayız. Değerler eğitimini YA-PA Q Programı’na paralel olarak gerçekleştirilen etkinlikler, projeler ve aile katılımı çalışmaları ile yapılmaktadır.
Değerler eğitimi çalışmalarında amaç; çocuklarımıza tüm sene boyunca etkinlikler yoluyla evrensel yaşam değerlerini öğretmektir. Bu doğrultuda her sınıf belirlenen konular ile ilgili değişik etkinlikler yapacak, resimler yaparak, şiir ve hikayeler yazarak ve de drama etkinliklerinde küçük roller alarak konuları özümsemeye başlayacaklardır.
Aylık değerler eğitimi takvimimiz şöyledir;
- Eylül : Hoşgörü
- Ekim : Sorumluluk
- Kasım : Saygı
- Aralık : Mutluluk
- Ocak : Sevgi
- Şubat : İşbirliği-Hedef Belirleme
- Mart : Barış
- Nisan : Dürüstlük
- Mayıs : Başarı
- Haziran : Özgürlük
Yabancı Dil Programı
Haftada bir gün. Her yaş grubu için farklı süreler ve farklı program içeren derslerimizde duyarak ve görerek duyarak ve görerek eğitimin tüm araçları kullanılmaktadır. Bilgisayar, flash kartlar, el ve parmak kuklası, eğitim panoları, el faaliyetleri, resim çalışmaları, müzik, ritim ve şarkı çalışmaları ile pekiştirilmektedir.
Türkçe Dil Eğitimi
Temel hedefimiz çocuklarımızın ana dilleri olan Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarıdır. Ana dili derslerimiz grup öğretmenlerimiz tarafından her gün belirli program içinde uygulanmaktadır.
Jimnastik
Çocuklar her hafta bir gün jimnastik yaparak güne başlayıp rahatlıyor ve jimnastik öğretmeniyle beraber yaptıkları çeşitli spor aktiviteleriyle negatif enerjilerini atarak mutlu oluyorlar.
Modern Dans
Çocukların bedensel ve kinestetik gelişimlerini, müzik kulağını desteklemek amacıyla yapılan dans dersi yaş özelliklerine uygun olarak hazırlanmaktadır. Estetik duyguları geliştirme , psiko motor gelişimi, sosyalleşmeyi ve özgüveni desteklemek amaçlı yapılan keyifli bir etkinliktir.
Orff Müzik
Haftada bir gün müzik öğretmenimiz enstrüman eşliğinde çocuklarla şarkı söylerken, şarkının hikayesini canlandırma, ritm çalışmaları ve Orff etkinlikleri yapıyorlar.
Görsel Sanatlar
Estetik algının geliştirilmesine yönelik olarak resim ve üç boyutlu materyalleri tanıma ve basit teknikleri öğrenmeye dayalı çalışmalar yapılmaktadır. Çocukların doğru malzeme ve teknikle özgün ürünler oluşturmaları desteklenir.
Dikkat ve Hafıza Programı
Akademik performansta dikkat ve hafıza gücü oldukça belirleyicidir. Bu nedenle, anaokullarımızda çocuklara yönelik düzenli olarak dikkat ve hafıza eğitimleri yapılmaktadır.
Gezi Programı
Aktivitelerimizin önemli bir bölümünü oluşturan okul dışı gezilerimiz uyguladığımız eğitim programına paralel olarak şekillenecektir. Ayda bir sinema, tiyatro, müze, piknik gibi geziler yapılacak olup, tüm gezilerimiz velilerimize aylık takvim dahilinde duyurulacaktır.
Rehberlik
- Ailelerimiz sitemiz üzerinden 0-6 yaş çocuğun gelişim özelliklerini detaylı olarak inceleyebilirler.
- Yine sitemiz üzerinden keyifle okuyup uygulayabilecekleri “SEVGİ MENÜSÜ” kitabımıza ulaşabilirler.
- Anaokullarımıza kayıt yaptıran her çocuğa öncelikle Akademisyenlerimiz tarafından sadece YAPA Anaokullarında uygulanmak üzere geliştirilen “Çocuk Gelişim Envanteri” uygulanır. Bu sayede çocuğun gelişimsel durumu bilimsel olarak saptanır ve bu anlamda gerekli destek sağlanır.
- Okullarımızda her ay başında ailelerimize Aile Sorumluluk Takvimleri,Pedagojik Bülten, Eğitim bültenleri verilir.
- Velilerimiz her hafta belirli bir sıralama ile psikolog görüşmesi yapabilir.
- Gün içindeki tüm faaliyetlerimiz, yemekler vb. gibi geri bildirimlerimiz Aile İletişim Defterlerimiz ile olur.
- Anaokullarımızda yılda 2 kez veli toplantısı yapılır ve her ayın konusu dahilinde Anne-baba eğitim seminerleri düzenli olarak okullarımızda gerçekleştirilir.
- Beslenme uzmanımız tarafından hazırlanan aylık yemek menümüz de yine her ay başında velilerimize dağıtılmaktadır.
VİZYONUMUZ
YAPA’nın vizyonu, okul öncesi eğitim alanında, özgün, kişilikli, bilimsel ve etik değerlere sahip çıkan tavrını koruyarak, ülke gündemine ve gelişmelere yön veren öncü kimliğini sürdürmektir.
MİSYONUMUZ
YAPA’nın vizyonu doğrultusunda misyonu aşağıdaki şekildedir:
0-10 yaş çocuklarının, eğitimden etkin şekilde yararlanmalarını sağlamak.
Ülkemizde, eğitimin hem nicelik hem de nitelik yönünden gelişmesini desteklemek.
Ülkemizdeki çocuklara, fırsat ve imkan eşitliğini sağlayacak hizmetler sunmak.
Anne-babalarının daha sağlıklı ve bilinçli bir şekilde çocuk yetiştirmeleri için eğitimsel destekler sunmak.
Eğitim alanında çalışan profesyonellerin (yönetici, öğretmen ve uzman vb.) mesleki gelişimlerini desteklemek.
İLKE VE DEĞERLERİMİZ
YAPA, bugüne kadar eğitim alanında hizmet verirken sahip çıktığı temel ilkeleri ile varolmayı başarmıştır. YAPA’nın tüm kurumlarında bu ilkeler esas alınmaya devam edilecektir.
YAPA’nın ve tüm YAPA’lıların sahip çıktığı ilkeler şunlardır:
- Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına, ülkemiz için belirlediği vizyona sahip çıkmak.
- Bilimsel düşünce ve birikimden asla taviz vermemek.İnsanın biricikliği düşüncesinden hareketle, çocuğun öncelikli yararı ve iyiliğini esas almak.
- Evrensel düşünüp, yerel davranmak.
- Sürekli değişen ve gelişen dünya koşullarına, değişip gelişerek uyum sağlamak.
- Toplum ve ülke yararını, kurumsal yararın üstünde tutmak.
Yorum Yok
Aile ve Okul Ortamının Özsaygı Gelişimine Etkileri
Ortamının Özsaygı Gelişimine Etkileri
Okul ve aile, sosyalleşmenin iki önemli aracıdır. Özellikle; çocuğun ilişkide bulunduğu aile üyeleri, öğretmenleri, sınıf arkadaşları ve akranları sosyalleşme sürecinin en önemli yapı taşlarıdır. Aile ve okul ortamı; sadece sosyalleşme sürecinde değil, bireyin belirli kişilik özelliklerinin gelişiminde de önemli bir etkendir. Örneğin; yapılan pek çok araştırmada bireyin özsaygısının gelişiminde, aile ve okul yaşantılarının ve bu yaşantıları algılayış biçiminin büyük bir önem taşıdığını görürüz. Ancak, bazı aile özellikleri, çocuğun zihinsel gelişimini ve okul başarısını etkilerken duygusal iyi halini ya da genel uyum düzeyini etkilemeyebilir. Örneğin; ailedeki akademik başarı yönelimi; çocuğun okulda başarılı olmak için çabalamasını sağlayabilir ama bu durum onun özsaygısının gelişimine doğrudan olumlu bir katkıda bulunmayabilir.
Özsaygı ise bireylerin yaşamının farklı yönlerini etkileyen bir kişilik değişkenidir ve sağlıklı bir kişilik gelişiminin önkoşulu olarak tanımlanabilir. Özsaygının düzeyi; kişinin düşündüğü, söylediği ve yaptığı her şeyi, dünyaya bakışını, diğer insanların ona bakışını, yaşamıyla ilgili yaptığı seçimleri, sevgi verme ve alma yeteneğini ve değiştirilmesi gerekenleri değiştirmek için harekete geçme gücünü etkiler.
Özsaygı, “bireyin kendini yetenekli, önemli, başarılı ve değerli olarak algılama derecesi” olarak da tanımlanabilir. Bir başka deyişle “özsaygı, kendimize karşı olan olumlu ve olumsuz tutumlarımız”dır. Özsaygı, bireylerin sosyal, duygusal, bilişsel ve akademik yaşamlarını etkiler. Sağlıklı bir kişiliğin ön koşulu olan öz saygı, kişinin; toplumun etkin ve katılımcı bir üyesi olmasında önemli rol oynar. Topluma etkin bir şekilde katılım kişisel başarı ve mutluluğu da beraberinde getirir. Yüksek özsaygı kişinin çevre ile ilişkilerinde daha etkili, hareketli ve güvenli olmasına neden olur.
Çocuğun özsaygısı, dört yolla geliştirilebilir:
1) Düşük özsaygının nedenlerinin belirlenmesi ve benlik için önemli olan yeterlilik alanlarının saptanması
2) Duygusal destek ve sosyal kabul.
3) Başarı.
4) Başetme .
Bireyin özsaygısının düşük olmasının nedenleri araştırılarak yapılacak müdahalelerde, özellikle kendisi için başarı ya da yetkinlik hissetmeye değer gördüğü ve önemli bulduğu alanlar tespit edilir. Böylece bu alanlarda kendini güçlendirebilmesi için desteklenmesi sağlanabilir. Duygusal destek ve diğerlerinden alacağı kabul sadece sosyal ilişkilerinde değil özsaygısının gelişiminde de güçlü bir etki yaratır. Çocukluk yıllarında aile bireylerinden ya da öğretmenlerinden göreceği destek ve kabul önemli iken ergenlikle beraber yaşıtlarından göreceği destek ve kabul daha fazla önem taşımaya başlar. Başarı da özsaygıyı etkiler çünkü bireyde kendi kendine yetebilme duygusunun gelişmesine olanak tanır.
Ayrıca özsaygı, çocuğun bir problemle karşılaştığı ve kaçmak yerine başetmek için çabaladığı durumlarda da olumlu olarak etkilenir. Bu sayede, kendisini adil bir biçimde değerlendirmeye başlar ve bu değerlendirme kendinden kaynaklanan bir özkabul yaşamasını sağlar, özkabul de özsaygıyı destekler. Ancak diğer taraftan etkin olmayan özdeğerlendirmeler inkar, kaçma gibi bir takım mekanizmaları geliştirebilir. Bu da olumsuz bir benlik algılayışına ya da gerçeğin doğru değerlendirilemeyişine neden olur.
Yüksek özsaygı düzeylerinin gelişiminde aile ve ebeveyn tutumlarının etkilerini araştırmış ve bu araştırmasında yüksek özsaygılı çocuklara sahip ailelere ait üç tane değişken bulmuştur:
1) Kendileri yüksek düzeyde özsaygıya sahip ve çocuklarına karşı oldukça kabul edici ebeveynler,
2) Sınırları net bir biçimde tanımlamış ebeveynler,
3) Sınırlar koymalarına rağmen çocuklarının düşüncelerine ve haklarına saygı gösteren ebeveynler.
Yapılan çalışmalar; aile ilişkilerinin çocukların kaygı ve endişe düzeylerini de etkilediğini göstermiştir. Pek çok bilimsel çalışmada, kişisel gelişimi destekleyen, bağımsızlığı ve başarıyı yüreklendiren ailelerin çocuklarının daha atılgan ve kendi kendine yeten çocuklar olduğu gözlemlenmiştir. Aile içindeki ilişkiler sistemini önemseyen ailelerin çocuklarının, endişeden uzak ve daha hoşgörülü, güleryüzlü çocuklar olduğu bulgulanmıştır.
Çocukların okul yaşantılarının özsaygı düzeyine etkileri hakkında yapılan çalışmalarda sınıf içindeki etkinliklere katılımın, öğretmenin kullandığı yenilikçi tekniklerin ve kuralların netliğinin öğrencilerdeki memnuniyet duygusunu arttırdığı gözlemlenmiştir. Fazla rekabetçi, öğretmen merkezli ve öğretmenin desteğinin düşük olduğu sınıflarda ise devamsızlığın arttığı bulunmuştur.
Bu çalışmalar göstermiştir ki öğrencilerin katılımının ve öğretmenin desteğinin yüksek olduğu sınıflarda öğrencilerin kendi kendilerini geliştirme arzuları daha yüksek olmaktadır. Aynı zamanda; katılım, grubun parçası hissetme ve yüksek öğretmen desteğinin yaşandığı sınıflarda bulunan çocukların daha pozitif bir benlik kavramına sahip oldukları da diğer bir önemli bulgudur.
Tüm bu çalışmalar göstermiştir ki, çocuğun kişiliği açısından, aile ve okul ortamının etkileri incelendiğinde hangi davranışın nasıl ortaya konduğu çok önem taşımaktadır. Özetle, çocuğumuz ve öğrencilerimizle “ne’yi nasıl yaptığımız” onun kişiliğine koyduğumuz temel taşların belirleyicisidir.
Uzman Psikolog Alican Kaya’ya ait yazıların devamını görmek için tıklayınız..
Uzman Psikolog Alican Kaya’nın web sitesini ziyaret etmek için tıklayınız…
Yorum YokKışın Bebek Beslenmesi Nasıl Olmalı?
Bebeğinizi kış hastalıklarından koruyacak yiyecekler…
Havaların soğuması nedeniyle bebeğinizin hasta olmasından korkuyor musunuz? Oysaki kış mevsiminde bebeğinize verebileceğiniz birçok besin onların bağışıklık sistemini güçlendirerek hasta olmalarını engeller. Uzman Diyetisyen Yeşim İşgüzar, kış mevsiminde bebeklere iyi gelecek, onları çeşitli hastalıklardan koruyacak besinleri sıraladı.
- Tamamlayıcı besinlere 6. ayda bir çay kaşığı ile başlanmalı, giderek miktarı ve çeşidi artırılmalıdır. 6-12 aylık dönemde bebek her istediğinde emzirilmelidir. Emzirmenin yanında yeterli miktarda besleyici ve tamamlayıcı besinlerden (bebek anne sütü alıyorsa günde 3 kez, bebek anne sütü almıyor ise günde 6 kez) verilmelidir.
- 12 ay-2 yaş döneminde yine bebek her istediğinde emzirilmeye devam edilmelidir. Bunun yanında günde 5 kez, her seferde 1 su bardağı veya 1 kase olmak üzere, yemeklerden (baharatsız, az tuzlu ve az yağlı) verilmelidir.
- Kışın bebeğinizin bağışıklık sistemini güçlendirecek sebze pürelerinin verilmesine, anne sütü yeterli olduktan sonra 6. ayda başlanabilir.
- Bebek hastaysa, hastalığı süresince ve sonrasında, normalden daha fazla emzirilmeli ve öğün sayısı artırılmalıdır. Hastalıktan sonra, bebek her öğününde mümkün olduğunca beslenmeye teşvik edilmeli, kaybettiği ağırlığı kazanana ya da yeterli büyümeyi sağlayana kadar bu böyle devam etmelidir.
- Kış aylarında bebeğinizin içini ısıtacak çorbalara 4. veya 6. aydan sonra başlanabilir (Karışık sebze çorbası, sebze çorbası, tahıl çorbaları, tarhana çorbası, yoğurtlu yayla çorbası, kırmızı mercimek çorbası).
- Protein, demir ve çinko yönünden zengin olan et; kıyma ya da püre şeklinde, 5. aydan itibaren çorbalara eklenerek verilebilir. Tavuk ve kılçıksız balık eti de çocuklar için önerilir.
- Lif bakımından zengin olan bakliyatlar, kışın bebekler için uygun gıdalar arasında yer alır. Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler, 6. aydan itibaren verilebilir. Kabuksuz kırmızı mercimek ise anne sütü verilmeyen çocuklara 4. aydan itibaren yedirilebilir.
- Bebeği beslemede kullanılan tüm malzemelerin temiz olmasına dikkat edilmelidir. Tamamlayıcı besinleri bebeğe verirken kaşık ya da bardakla besleme yöntemi kullanılmalı, asla biberon kullanılmamalıdır.
- Hazırlanan tamamlayıcı besinler eğer buzdolabında muhafaza edilemeyecekse 2 saat içinde tüketilmelidir.
Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/
Yorum Yok
Canan Ersoy Çocuk Evi Eğitim ve Etkinlikleri
Canan Ersoy Çocuk Evi;
Canan Ersoy Çocuk Evleri onlar için düzenlenmiş bu geçiş döneminde onları büyüklerin dünyasına en iyi şekilde hazırlamak için en sevdikleri şey olan oyun ile birlikte kazanmaları gereken becerileri onlara katan hazırlık sınıfına kadar çocukları bilişsel sosyal psikomotor duygusal dil alanlarında destekleyip geliştiren bir akademidir….
Uzman kadrosuyla 16 yıldır çocukların kendi yeteneklerini geliştirmeleri becerilerini arttırmaları konusunda onlara yol gösterip yardımcı olmaktadır.. Onları kendine güvenen kendini ifade edebilen özgürce sorgulayıp çözüm arayan saygıyla yaklaşan yaş düzeyine uygun gelişim gösteren bireyler olmalarını sağlamaktayız..
Kalite Anlayışımız
Kalite kavramını bütün bir değer olarak bilen ve uygulama yolunda ilerleyen kuruluşumuz eğitim konumu seçimi uygulama ölçekleri görsellik insan ilişkileri zaman kullanımı gibi değerlere sürekli yeni kavramlar ilave etmeyi hedeflemektedir.
Bu doğrularla öğrenci ve ailesine en iyi eğitim hizmeti vermektir..
Eğitim Branş Derslerimiz
- İngilizce Dil Etkinlikleri
- Müzik – Ritm (Ritm çalışmaları şarkı öğrenimi)
- Koro Çalışması
- Sanat Etkinlikleri (Resim çalışmaları)
- Faaliyetler
- Modern Dans
- Jimnastik
- Yaratıcı Drama
- Folklor – Bale
Branş derslerin dışında,
- Mutfak Etkinlikleri
- Geziler (Konulara uygun geziler yaparak yaşayarak öğrenme)
Ceylan Çocuk Evi Etkinlik ve Eğitim Tanıtımı
ETKİNLİKLER
- Drama (Orhan CAN & Uzm.Psk. Lale An GÖKYİĞİT & Eylem IŞIK)
- Fen ve Doğa Çalışmaları (GEMS Int.Prog.)
- Psikodrama (Psk.Dnş.Zeliha EREN)
- Sanat & El Becerileri (Ressam Canan DAVAN)
- Bilgisayar
- Çok Amaçlı Odalar
- Yoga & Reiki (Dr.Sibel HANCI)
- Müzik (Sercan ÖZEN)
- Dans & Bale & Aerobik (Esra Balaban)
- Binicilik (Tulay KURTULAN Binicilik akademisi)
- Yüzme (Darrüşafaka Spor Tesisleri- Çağlar YILDIRIMER)
- English Teacher (Debbei Yazıcı)
- Mutafak Etkinliği (Tüti ile Cooking)
Happy Party
- Kukla Tiyatrosu
- Yüz Boyama
- Animasyon
- Bahçe & Oyun Odalarında Eğlence
EĞİTİM
Okulumuzda karma bir sistem uygulanmaktadır.Çoklu Zeka uygulamalarına Montessori Eğitimi ile vermekteyiz.
Montessori Eğitimi: Herçocuğun öğrenmeye karşı olan eğiliminin aynı seviyede olduğu farz eder.Sınıf ortamı çok önemlidir,çünkü çocuklar oyunu sadece vakit geçirmek için oynamaz,oyun esnasında dünyayı ve yaşadıkları çeveriy keşfederler.
Tam gün ve yarım gün seçenekelri ile haftanın 6 günü eğitim vermekteyiz.Okulumuzda tam gün sabah 08.00-19.00 saatleri arasında,yarım gün programımız ise siz velilerimizin istekleri doğrultusunda sabahtan öğleye veya öğleden akşama kadar olabilmektedir.
Çocuklarımıza şehrin ortasında doğa ile baş başa bir eğitim ortamı sunuyoruz.
CEYLAN ÇOCUKEVi’NDE BİR GÜN…
Sabah öğrencilerimizin okula gelip sabah kahvaltılarını etmeleri ile akademik program başlar.Hazırlanan planlar doğrultusunda kavram ve matematik çalışmaları (gruplar,sayılar,basit matematik işlemleri, eşleştirme, parça-bütün, olay sıralaması, bağlantı kurma vb.)
Fen & Foğa (GEMS Int.Prog.),Türkçe dili etkinlikeri ( yaratıcı okuma, ifade edici dili destekleyen çalışmalar) yabancı dil (ana dili ingilizce olan öğreticilerden) ve branş dersleri haftalık program çerçevesinde verilmektedir.
PSİKOLOJİK DANIŞMALIK
- Aile Danışmalığı
- Psikodrama (Yetişkin, Çocuk)
- Davranış Sorunları
- Oyun & Konuşma Terapisi
- Duygusal Sorunlar
- Okul Seçimi – Okul Korkusu
- Okul Başarısı
- Zeka & Kişilik Testleri
- Aile Seminerleri
- Fobiler
- Etiler Terapi Merkezi ile ortak çalışılmaktadır.
- Sağlık hizmetleri, Özel Beykent Hastanesi ile anlaşmalıdır.
Yorum Yok
Çocuklar Sinüzitten Nasıl Korunur?
Çocuğunuzun başını soğuktan koruyun ama…
Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Alerji Uzmanı Yonca Tabak, aşırı soğuk havalarda çocukların kafalarının sıcak tutulmasının onları sinüzitten koruyacağını ifade etti. Ancak çocuğun kafası terlerse soğuğu daha çok hisseder ve bunun sonucunda da çocuk sinüzit olabilir” dedi.
Tabak, soğuk havalarda sinüslerin bulunduğu bölgelere kan gitmeyebileceğini, bu durumda da enfeksiyonların kolay bir şekilde gelişebileceğini söyledi.
Çocukların sinüzit olmayacağı yönünde yanlış bir algının bulunduğunu dile getiren Tabak, aksine sinüzitin özellikle alerjik çocuklarda sık görülen enfeksiyon hastalıklarından biri olduğunu belirtti.
Çocuğun kafası terlemesin
Özellikle kış mevsiminde çocukların soğuk almamasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Tabak, “Aşırı soğuk havalarda çocukların kafalarının sıcak tutulması onları sinüzitten koruyacaktır. Ancak bunu yaparken çocuğun terlememesine de dikkat edilmeli. Kafa terlerse soğuk daha çok hissedilir. Bunun sonucunda da çocuk sinüzit olabilir” uyarısında bulundu.
Tabak, sinüzit durumunda çocuklarda soğuk algınlığı sonrası gelişen burun tıkanıklığı, burun ve geniz akıntısı, balgamlı öksürük halinin uzun süre geçmediğini anlatarak, şöyle devam etti: “Sinüzit genellikle antibiyotiksiz geçmez. Bu nedenle olmadan önlemek en doğru yaklaşım olacaktır. Her çocuk yılda bir iki kere bu tip bir enfeksiyon geçirebilir. Ancak yılda 3 ve daha fazla bu durum yaşanıyorsa, altta yatan bir anormal durum aranmalıdır. Alerjik nezlesi olan ve kronik burun tıkanıklığı yaşayan hastalarda sinüzit olma ihtimali daha yüksektir. Bu nedenle alerjik nezlenin tedavi edilmesi ve burnun açık tutulması, sinüzit olasılığını azaltmak için hayati önemdedir.”
Sinüzitten korunmak için bağışıklığı güçlü tutacak bol taze meyve ve meyve suyu tüketmenin önemine değinen Tabak, “Bunun yanı sıra bol balık yemek, hazır paketli fast food gıdalardan uzak durmak sinüzite yakalanmadan, kışı daha rahat geçirmeyi sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: http://www.bebisler.com/
Yorum YokHamile Ciidini Kışın Nasıl Koruyacak?
Hamilelikte cilt kuruluğu daha yoğun yaşanıyor.
Mevsim değişikliklerinin ciltte yarattığı değişimlerin, hamilelik döneminde daha yoğun yaşandığını söyleyen Dermatolog Dr. Canan Savaş İyigün, konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Kış ayları yaklaştıkça havada nem azalır ve cildimizde bu kurumalar daha belirgin hale gelir. Kuruluk artarsa kaşıntı yapabilir. Nemlendirici kullanmak, su içmeye dikkat etmek, aşırı sıcak banyolardan kaçınmak, kurutucu sabunlar ve duş jellerini kullanmamak, kese yapmamak basit ama etkili yöntemlerdir. Nemlendiriciler banyodan çıkar çıkmaz vücut nemliyken sürülürse daha etkili olurlar. Özellikle karın bölgesi hamilelik ilerledikçe gerilmeye en çok maruz kalan ve çatlakların en fazla görüldüğü bölgedir. Doktorunuzun önerdiği çatlak önleyici kremleri düzenli bir şekilde ve masaj yaparak kullanmayı unutmamalısınız.
Hamileler kendi kendine neler yapabilirler?
Havalar serinledikçe daha kalın giyinmeye başlarız. Ancak sonbaharda gün içinde ve kapalı alanlarda çok farklı ısı dereceleri olabilir. Tek ve kalın bir kat yerine ince bir kaç kat giyinmek tüm bu ısı değişimlerine daha kolay uyum sağlamamıza ve terleme ve nemli kalma ile artan isilik, pişik, mantar vb. cilt sorunlarından korunmamıza yardımcı olacaktır. Rahat ve bol, pamuklu kıyafetler her zaman olduğu gibi tercih edilmelidir. Ayakkabılar da rahat ve geniş olmalıdır. Yağmurlu ve serin havaların başlamasıyla dar ve rahatsız, kapalı ayakkabılar giymek gebelerde sık görülen ayak şişlikleriyle bir araya gelince tırnak batmalarına sık neden olur. Kapalı kalan ayaklarda mantar oluşmaması için pamuklu çorap tercih edilmeli, hava aldıran deriden yapılmış ayakkabılar tercih edilmeli, aynı ayakkabıyı ertesi gün tekrar giymemekte, değiştirmekte fayda vardır.
Cildi kıştan nasıl korumalı, yapılması gerekenler nelerdir?
Tırnakların kuruyup kırılmaması için fazla su, sabun ve deterjandan korumalıdır. Soğuk ve nemsiz havalar ciltte olduğu gibi tırnaklarda da kurumayı artırır. Nemlendiriciler faydalı olur. Ancak bu nemlendiricilerin de mutlaka doktor tarafından verilmesi gerekir. Gebelik maskesi de denilen lekelenmeler yaz aylarında olduğu kadar sonbahar ve kışında olabilir. Öncelikle gebelikte olan hormonal değişimler nedeniyledir. Ultraviyole ışınlarından korunmak için doktorunuzun önerdiği bir güneş koruyucudan yararlanmanız faydalı olacaktır. Leke tedavileri lekeleri önlemekten daha zor ve zahmetli tedavilerdir. Hamilelik dönemi bebeğinizin gelişimi ve cilt sağlığınız için kullanılan ürünlere dikkat edilmesi gereken bir dönemdir. Kozmetik seçimlerinizde dikkatli olmanız ve doktorunuza danışarak kullanmanız gerekir.
Kaynak: http://www.kadiningazetesi.com
Yorum Yok