
Uzman Fizyoterapist Yasemin KORKMAZARSLAN
7 ocak istanbul doğumluyum. İlkokul, Ortaokul, Lise, Üniversite, Yüksek lisans eğitimimi istanbulda tamamladım. İstanbul üniversitesi fizik tedavi ve rehabilitasyon mezunuyum. Yüksek lisansımı Marmara Üniversitesi sağlık kurumları yöneticiliğinde yaptım. Çok sayıda eğitim ve seminerlerde görev aldım. İstanbuldaki çeşitli özel hastanelerde yoğun bakım ve servislerde fizyoterapist / solunum terapisti olarak görev yaptım. Özel eğitim merkezlerinde özürlü çocuklara ve ailelerine danışmanlık yaptım.
Bu arada evde bakım firmalarıyla çalışıp evde hasta takibi konusunda uzmanlaştım. Ortopedik rehabilitasyonda takip ettigim hastalar : kalça protezi, diz protezi, menisküs , ön çapraz bağ , bel ve boyun problemleri, ortopedik hastalıklar vs .. Nörolojik rehabilitasyonda takip ettigim hastalar: felç- inme tedavisi , parkinson , MS- multiple skleroz , nörolojik hastalıklar vs.. Solunum rehabilitasyonunda takip ettigim hastalar: yoğun bakım hastaları, kanserli hastalar, akciğer hastaları vs .. Pediatrik rehabilitasyonda takip ettigim hastalar : CP ( cerebral palsy) , spina bifida, gelişim geriliği , down sendromu vs ..
Ayak sağlığına özen göstermek, çocukluktan başlayıp bütün yaşam boyunca süren bir alışkanlık olmalıdır.
Yanlış ayakkabı ; ayak ağrısı ve daha da önemlisi düzgün basılmadığı için anatomik yük dağılımı bozulacağından diz, kalça ve bel problemleri yaratabilir.Çocuklarda da ,yetişkinlerde de doğru ayakkabı seçimi ayak sağlığı için çok önemlidir. bebeklerin ilk yaşı, ayakların sağlıklı gelişimi için son derece önemlidir.
- Yeni doğanlar ve süt çocukları ayakkabıya ihtiyaç duymazlar. Onlara sıcak tutan patikler, çoraplar giydirebilirsiniz. Ayakkabılar ev dışında korunma için giydirilebilir
- Bebeklerin ayakları yumuşak ve esnek olduğu için anormal basılar deformitelere sebep olabilir.Ayakkabının şık veya sevimli olmasından ziyade, ayak sağlığı açısından doğru olmasına özen göstermek gerekir.
- Çocuklar ilk adımlarını attığında minik ayakların kum, halı gibi yumuşak yerlere yalınayak temas etmesinde bir sakınca yoktur; hatta yeri hissetmelerini öneriyoruz.Çıplak ayakla ya da çorapla yürümelerine izin verilmesinde fayda vardır
- Henüz yürümeyen veya emekleyen çocuklara sert ayakkabılar giydirilmemelidir
- yeni yürümeye başlayan çocuklarda ısrarla ayakkabı giydirilmeye çalışılması doğru değildir ve ilk giyilen ayakkabının ayağı şekillendireceği inancı yanlıştır.
- Yeni yürüyen bebekler için yapılacak Ayakkabı seçimleri ileride bazı problemlerin oluşmasını engelleyip doğuştan var olanların problemlerinde tedavi edilmesini sağlayacaktır.
- çocuk 9. ve 10. aylarda destekle ayakta durmaya başlayınca ve ilk adımlarını desteksiz atmaya başladığında muhtemelen 12. ve 15. aylar arasında ayakkabı kullanımına başlanmasını öneriyoruz.
- 2.5 yaşına kadar ayak düz taban izlenimi verir. Çünkü ayak kavisinde yağlanma mevcuttur, kaslar henüz gelişmemiştir.
- Yürümeye başlamamış yada yeni başlamış bir çocuk için ayağa baskı yapmayacak şekilde yumuşak tabanlı, bağcıklı, parmak bölgesi bombeli ve boylama kavis destekli ayakkabılar tercih edilmelidir.
- Uzun zaman idare etmesi için ayağa birkaç numara büyük Ayakkabı alınmamalıdır. Ayağa büyük gelen ayakkabı en az küçük Ayakkabı kadar zararlıdır
- bebeğin ayak gelişiminin sürekli olarak takip edilmesi, normal olmayan bir durum fark edildiğinde mutlaka hekime başvurulması gerektiğini belirtiyor
- Ortopedik ayakkabı: ayakta mevcut olan deformiteye göre özel olarak yapılan ayakkabıdır. Her çocuk için gerekli değildir. Ortopedik ayakkabı için çocuğun ayak ölçümlerinin alınması ve planlamanın yapılması gereklidir.Örneğin; Basış bozuklukları doğru ortopedik Ayakkabı kullanımıyla önlenebilir. Taban düşüklüğü olanlarda da böyle bir Ayakkabı giyilmezse yaşlılık zamanlarında ağırlığa ayak bileği sekil bozuklukları, ayak bas parmağının yanında kemik çıkması ve ayak parmaklarında deformasyonlara rastlama olasılığı artar. Ortopedik Ayakkabının çok gerekli olduğu bir başka noktada diyabet alanıdır. Diyabet hastaları zamanla ayaklarındaki koruyucu duyuyu kaybederler ve farkında olmadan ayaklarına giydikleri dar ayakkabılar yüzünden ayakları su toplayabilir, yaralar açılabilir..Diyabet hastalarının ayaklarında yaralar çok zor kapanır. Basit bir su toplaması diyabetli bir kişide bazen tamiri zor hasarlara yol açabilir. Bu konuda dikkati elden bırakmamak gerekir.
- Yanlış ayakkabı seçimi çocuklarda; çocuğun ayak sağlığını ve gelişimini bozar. Yürümesini geciktirir. Basma bozukluklarının gelişmesine neden olur.
- Yanlış ayakkabı seçimi yetişkinlerde ; ayak sağlığını olumsuz etkilemesiyle duruş bozukluklarına, diz, kalça ve bel ağrılarına neden olabilir.örneğin kadınlarda; “Topuksuz, düz ayakkabılar ” ayağa binen yük dağılımında, en az yüksek topuklu ayakkabılar kadar olumsuzluklara neden olur yani “babetler” , yüksek topukluların aksine ayağa binen yükü topuğa kaydırarak burada yüklenmeye neden olur.Bu tür ayakkabılar ayağı yanlardan çok iyi kavrayamadığı için ayak ön yüzünde yer alan bağlarda da aşırı yüklenmeye sebep olarak ayak ağrılarına yol açar.. “Burnu dar ayakkabılar ” ayak başparmağını sıkıştırır, bu bölge sürekli uyarıldığı için de ayaklarda hallux valgus ( başparmağın yanından kemik çıkıntısı) riski daha yüksek olur…”Yüksek topuklu ayakkabılarda ” ise babetlerin tam tersine, binen yük ayak topuğundan öne doğru kayar ve ayak ön bölümü aşırı stres altında kalabilir.Yüksek topuklu ayakkabılar aynı zamanda diz, kalça ve bel bölgesinde vücut ağırlık merkezinin değişimine neden olur. Bu bölgelerdeki bağlarda aşırı gerilmeye, eklemlerde aşırı yüklenmeye ve kaslarda aşırı çalışmaya bağlı olarak diz, kalça ve özellikle bel ağrılarına zemin hazırlar. Ayrıca yüksek topuklu ayakkabılar düşme riskini artırıp özellikle ayak bileği çevresindeki bağlarda yaralanmalara sebep olabilirler..
- Hem kendimizin hem de çocuklarımızın ayak sağlığına dikkat edelim :”AYAKLAR SAĞLIĞIN AYNASIDIR”..
Eğer doğumda femur başı asetabulum içindeki bulunması gerekli yuvasında, normal pozisyonda değilse yani daha farklı bir pozisyonda ise bu duruma Doğuştan Kalça Çıkığı (DKÇ) denir.Doğuştan kalça çıkığı (DKÇ), kalça ekleminin anormal gelişimi olup, uyluk başı topuzunun, kalça eklemi soketinin dışına çıkması olarak tanımlanır.
Hastalarda kalça eklemi bağları gevşek yapıdadır.DKÇ’nın derecesi çocuktan çocuğa değişir. Bazılarında topuz soketin içinde fakat gevşektir. Bazı çocuklarda ise tamamen topuz, soketin dışında ve tam çıkık söz konusudur.
Kalça çıkığı tedavi edilmediğinde bacaklar arası uzunluk farkı ve “ördek vari” yürüyüş karşımıza çıkar. İlerleyen yaşlarda eklemlerde kireçlenme ve sakatlıkla sonuçlanır. Özellikle 1,5 yaş öncesi başarılı tedavide kalça eklemi normal fonksiyonlarını kazanabilir. Fakat 2 yaş ve sonrası geç kalınmış tedavilerde, kalça ekleminde kireçlenme meydana gelebilir. Erken tanı ve bu nedenle erken tedavi; çocukların tedavilerinde yaklaşık olarak %96 oranında hem radyolojik hem de fonksiyonel olarak olağanüstü başarı sağlar. DKÇ fark edilmez ve tedavi edilmez ise femur başının normal pozisyonu elde edilmesinde daha büyük problemlerle karşılaşılır ve cerrahi sonuçlar daha az tatminkardır. Ülkemizde yılda yaklaşık 1 milyon 200 bin doğum oluyor. Kalça çıkığı ve kalça gelişim problemlerinin her 1000 doğumdan 15’inde ortaya çıkan bir sorun olduğu dikkate alınırsa, yılda yaklaşık 18-20 bin bebek kalça çıkığı ile doğuyor… Kalça çıkığı, halk arasında doğum sırasında bacağın çekilip çıkarılması ile olan bir durum olarak düşünülüyor. Oysa, çoğu zaman bebek anne karnında iken kalça çıkıktır ya da kalçanın gelişimi yetersiz kalmıştır. Doğumdan sonra yapılacaklar, bu problemin iyi veya kötü yönde gelişmesine sebep olabilir. Bu anlamda kalça çıkığı önlenebilir bir sakatlıktır. Farklı bir deyişle ailenin bebeğe yapacağı yanlış uygulamalar bebeğin sakat kalmasına yol açabileceği gibi, doğru eylemler iyileşmesini sağlayabilir.
Patolojik anatomi olarak sınıflandırmak istersek;
1-Subluksasyon (tam olmayan çıkık) ; asetabulum çukuru sığ ve ufaktır. Tavanı yayvandır ve femur başının yukarıya doğru kaymasına fazla direnç göstermez. Böylece femur başı kısmen laterale (dışa) ve yukarıya doğru yer değiştirebilir. Böyle durumda başı asetabulum içerisinde tutabilecek önlemler alınırsa asetabuler çukur normal anatomik gelişimini tamamlar. 2-Luksasyon (tam çıkık) ; Femur başı asetabulumun tamamen dışında bir yerde lokalize olmuştur. Femur başı bulunduğu yerde ileum kemiği üzerinde bazı farklılaşmalara yol açarak adeta ikinci bir yuva yalancı asetabulum oluşturur. 3-Çıkığa meyil kalça (Asetabuler displazi)
Etyoloji(Sebepler):
- DKÇ’de ailesel veya genetik faktörler ön planda olabilir. Genellikle tek ve sol tarafta sık görülürse de, çift taraflıda olabilir;
- Kız çocuk
- Makat doğum
- Kundaklama
- İlk bebekler risk altındadır.
- Kundak yapmak: Maalesef ülkemizde hala bazı yörelerde bebeklere kundak uygulaması yaygın olarak yapılmaktadır. Özellikle kırsal kesimde sıklıkla kullanılmaktadır. Kentlerde ise büyükanneler eski alışkanlıkları ile torunlara bu yöntemi uygulamakta direnç göstermektedirler. Karşı çıkan genç annelere verilecek cevapları da hazırdır, “sizi de kundak yaptık kalçanız mı çıktı?” Oysa her yıl binlerce çocuğun kalça problemlerinin ortaya çıkmasında kundağın olumsuz rolü kesin olarak bilinmektedir.
- Yanlış bezleme: Genellikle ara bezlerinin geniş olmasına dikkat edilmemekte, küçük bezler kullanılmakta, bezler kasık hizasında bağlanmaktadır. Hazır bezler, herhangi bir bez bağlanmasına göre kesinlikle daha sağlıklı olmakla beraber ülkemizde üretilen bezlerin hiç birinin boyutu diğerini tutmamaktadır. Bezin, dar ve küçük olması, kasık hizasında bağlanması kalça gelişimini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir.
- Hatalı giysiler: Bebeklere bazen ekonomik nedenlerle, bazen de yanlış alışkanlıklar yüzünden dar ve küçük giysiler giydirilmesi de yanlıştır.
- Hatalı tutuş: Özellikle emzirme sırasında bebeklerin bacakları bitiştirilerek tutulmaktadır. Aynen kundak uygulaması gibi yanlış bir tutma şeklidir, kalça gelişimini olumsuz yönde etkiler.
- Yanlış taşıma: Bebekler taşınırken, özellikle ilk aylarda ki, bu aylar çok daha önemlidir, sarılarak tutulup taşınmaktadır. Bu da kundak etkisi yaratır. Kalça gelişimi için uygun değildir.
- Halk arasındaki yanlış bilgilenmeler: Geniş bez kullanımının bacakların eğri olmasına yol açacağı düşüncesi, yukarıda saydığımız hataları arttıran bir diğer yaygın inanıştır, oysa gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Bebeklerin 1 yaş civarında bacaklarında içe doğru hafif bir eğrilik olması normaldir ve kendiliğinden düzelir. Aşırı eğrilikler ise vitamin yetersizliği, aşırı kilo veya başka bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkar, çocuk doktoruna ve ortopedi uzmanına başvurmayı gerektirir. Sebebi kesinlikle geniş bez değildir
- Erken bastırmak, yürüteç kullanmak: Bebeğin doğal gelişim sürecini tamamlamadan erken bastırılması, yürütece konulması da hatalı bir usuldür. Kalçalarda bir problem varsa artmasına yol açabilir.
ANNE ne yapmalı?
- Yukarıda saydığımız hatalı işlemlerden kaçınmalı, uygun ve doğru olanı yapmalıdır.
- Bebekler kesinlikle kundak yapılmamalıdır.
- Bezler geniş ve büyük olmalı, göbek hizasının üstünden bağlanmalıdır.
- Geniş, bol, rahat giysiler giydirilmelidir.
- Bebeği emzirirken bacaklar birleştirilmemeli, normal haline bırakılmalıdır.
- Bebeği taşırken yüzü veya arkası taşıyana dönük olarak bir el ile bacak arasından tutularak taşınmalı veya biraz daha büyük bebeklerde bele oturtularak taşınmalıdır.
Nasıl anlaşılır?
Bebeklik döneminde ideal yöntem 3 ila 6.haftalar arasında kalçaların muayenesi ve ultrasonografi ile incelenmesidir. Bunun için çocuk ortopedisi ile ilgilenen ve çocuk kalçalarının ultrason tetkiki konusunda eğitimi olan bir ortopedist tarafından değerlendirilmesi gerekir. Ultrasonografi büyük çoğunluğu kıkırdak karakterinde olan kalça eklemini değerlendirmede kullanılan, zararsız ve etkili bir yöntemdir. İlk 2 ayda çoğu zaman röntgen çektirmenin hiç bir değeri yoktur, gereksiz para, zaman kaybıdır ve çocuğa zararlıdır.
Klinik Bulgular:
Kalça çıkıklı bebekler yürüyünceye kadar dışardan bir belirti vermezler. Bunun için her ebeveyn çocuklarını rutin olarak doktora götürüp kontrolden geçirmelidir. Bunun dışında;
- Bacak uzunluk farkı
- Düzensiz deri kıvrımları
- Bir taraf kalçada daha az hareket
- Aksayarak yürüme kalça çıkığı açısından ebeveynlerde şüphe uyandırmalıdır.
Aile bebekte kalça problemini anlayabilir mi?
Bazı durumlarda dikkatli bir anne kalça problemini farkedebilir: Eğer iki bacak arasında uzunluk farkı varsa, Bebeğin altını silerken, bezlerken bacakların her iki yana eşit olarak açılmadığını farkederse ya da her iki bacağın da tam olarak açılmadığını görürse, Kalçada herhangi bir klik sesi hissederse, Bebeğin bacaklarının arkasındaki çizgilerde asimetrik bir durum varsa, Yürüme çağında çocuk yürümüyorsa bunlar kalça çıkığı ya da gelişme probleminin belirtileri olabilir.
Eğer bebeğinize kalça çıkığı ya da gelişme problemi teşhisi konulursa;
Tüm hastalıklarda olduğu gibi erken teşhis önemlidir. İlk 3 ayda, alçısız ve ameliyatsız tedavi ile tamamen normal bir kalça elde etme şansınız %95 in üzerindedir. 3-6 ay arası bebeklerde bu şans biraz daha düşüktür, 6 aydan büyük bebeklerden bir kısmı alçı ve ameliyat tedavileri gerektirebilir. Bu durumlar kalçadaki problemin derecesine bağlı olarak değişebilir. Bir yaşın üzerinde ameliyat gerektiren çocuklarda uygun tedaviler yapılırsa, özellikle çocuk ortopedisinde deneyimli ortopedistlerin başarı şansı çok daha yüksektir.
Tedavi
- Yeni Doğan: Bu yaş grubunda özel bir kalça ortezi olan Pavlik Bandaj kullanılır. Bu bandaj, kalça ekleminde, topuzun soket içinde gelişimini sağlar. Tedavi süresi 1 yada 2 aydır.
- 1 ila 6 aylık arası Süt Çocukları: Bu yaş grubunda da tedaviye Pavlik bandaj ile başlanılır. Fakat çocuk uyumsuz veya tedavi başarısız olursa genel anestezi altında kalça-gövde alçısı yapılabilir.
- 6 ay ve 2 yaş arası Bebekler: Genel anestezi altında gövde-kalça alçısı yapılır ve bazen açık cerrahi ile de kalça eklemi yerine oturmak gerekebilir.
- 2 yaş ve sonrası çocuklar: Kalça eklemini yerine oturtmak için açık cerrahi şarttır ve sonrası kalçayı yerinde tutmak için gövde- kalça alçısı yapılır.
Görüldüğü gibi çocuğunuz kalça çıkığından ameliyat bile olsa iyi sonuçlar almak mümkün. Tedavi gören tüm çocukların erişkin yaşa kadar gözlem altında olması ve yıllık kontrolleri aksatmaması gerekiyor. Bazen bebek çağında normal olarak düzelen çocuklar büyüme ve gelişme dönemi sırasında %17 oranında yine kalçada yetersiz gelişme problemi ile karşılaşabiliyorlar ve bu dışarıdan anlaşılamıyor. Belirti vermesi için 17-18 yaşına gelmesi gerekiyor. Tabiidir ki, bu yaşlarda farkedilen problemin de tedavisi daha zor ve sonuçları çok garantili değil. Kalça çıkığı küçük yaşta tedavi edilmediği taktirde, 20’li yaşların sonlarına doğru, kalça kemikleri tam yerine oturmadığı için kireçlenme görülmektedir. Tıp dilinde ‘Koksartroz’ adı verilen bu durum yürümede aksamaya yol açar, ayrıca zamanla omurganın statik dengesinin bozulmasıyla sırt ve bacak ağrıları gibi rahatsızlıklara da neden olur.
Dikkatli ebeveynler olursak; DOĞUMSAL KALÇA ÇIKIĞI ÖNLENEBİLİR veya oluştuysa TEDAVİ EDİLEBİLİR!!!