Çocuklara duyduğum sevgi ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimine duyduğum ilgi nedeniyle, lise eğitimimden itibaren çocuk gelişimi ve eğitimi meslek dalını seçtim. Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği lisans eğitiminden sonra, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yüksek Lisans Bilim Uzmanlığı, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisans Bilim Uzmanlığı eğitimlerini aldım.
İki alanda lisans eğitimi, iki alanda yüksek lisans eğitimleri almış olmamla birlikte sürekli eğitime devam edilmesi gerekliliğini düşünenlerdenim. İki yıl üniversite de öğretim elemanı olarak çalışma dönemi sonrası, bizzat sahaya geçip, 13 yıldır okul öncesi eğitim kurumlarında kurucu, yönetici ve uzman pedagog olarak hizmet vermekteyim. Son altı yıldır, İzmir Narlıdere’de bulunan Akıllı Çocuk Anaokulunda kurucu, müdür ve uzman pedagog olarak çalışmaktayım. Evliyim ve iki çocuk annesiyim.
Eğitimlerim ve çalışma hayatım süresince çok sayıda Okul Öncesi Eğitim ve Biyolojik Psikiyatri sempozyumlarına, alanımla ilgili çok sayıda kongre ve kurslara da katıldım. Alanımla ilgili araştırmalar yapıp, tez ve proje hazırladım, seminerler verdim.
Uzmanlık Alanlarım:
- Okul Öncesi Eğitim
- Eğitimin Yönetimi, Denetimi ve Planlanması
- Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Gelişimi
- Okulda Şiddet: Akran İstismarı ‘’Bullying’’
- 0-6 Yaş Çocuk Gelişimi ve Desteği
- 0-18 Yaş Çocuk Gelişimi ve Desteği
- Çocuklarda Davranış Değiştirme
- Problem Davranışla Baş etme
- Aile ve Çocuk Danışmanlığı
Çocuk öncelikle yüzündeki organları sorduğumuz zaman tek tek karıştırmadan gösterebiliyor mu? Gösterebiliyorsa bu onun tuvalet eğitimi sürecinde beyin kontrolünü sağlayabileceğinin göstergesidir. İkinci olarak bezini taktıktan sonra, belli aralıklarla (not alarak) bezinin açılıp kuru olup olmadığı kontrol edilmelidir. 10 ar dakika aralarla açıp kontrol ettiğinizde uzun süre kuru olduğunu ve kuru kalabildiğini görmüş iseniz bu bize hazır oluş kriterlerinden birini vermektedir. Bu durum yani uzun süre bezinin kuru kalabilmesi bize çocuğun kas ve sfinkterlerinin gelişmiş olduğunu, kaslarını ve sfinkterlerini artık kontrol edebildiğini gösterir.
Çocuğun tuvalet eğitimine hazır olduğunu hissediyorsanız ve bu dönemde herhangi bir stres yaratacak olay ya da sıkıntı yoksa ( taşınma, hastalık v.b) ve uygun mevsim olarak düşünüyorsanız öncelikle hazırlıklara başlayabilirsiniz.
Hazırlıklara başlamadan kasıt; özellikle ailenin de buna hazır olmasıyla başlanılmalıdır. Çocuğun aile bireylerini tuvaletini yaparken gözlemlemesi ve bunun normal bir durum olduğunu hissetmesi gerekir. Bunun yaklaşılmaması gereken bir tabu değil, fizyolojik normal bir faaliyet olarak algılanması sağlanmalıdır.
Çocukla birlikte alışverişe çıkılıp, bir klozetin üzerine konulabilecek yanlarda tutma kolu olan klozet adaptörü alınmalıdır. Adaptörün yanlardan tutacak kollarının olması çocuğa güven verecek, düşme korkusunu önleyecektir. Lazımlık ya da tuvalet oturağı gibi materyaller tuvalet eğitiminde süreyi geciktirecek ve güçleştirecektir. Çocuk tuvalet oturağını oyuncak gibi algılayacak, odasına veya televizyonun yanına götürmek isteyecek, onu koltuk gibi algılayacaktır. Adaptörün klozet üzerine konulduğunu ve sadece tuvalet amacıyla kullanıldığını öğrenmelidir. Anne baba ile eşit şartlarda tuvalet ortamı olacak, sadece çocuğun işini kolaylaştırmak için uyarlanmış olacaktır. Adaptörlü klozete çıkmakta güçlük çekeceği için bir yükseltici ayaklarının altına konulursa kendisini daha güvende hissedecektir. Tuvalet eğitimi süreci içerisinde yine beze son vermeden önce çocuğun beze yapmış olduğu kaka, çocukla birlikte bir materyalle alınıp klozetin içine atılır, üzerine de sifon çekilir.
Böylece çocuk çiş ve kakasının yolculuğunu, tuvaletin amacını öğrenmiş olacaktır. Adaptör alındıktan sonra çocukla tuvalet eğitimi konusunda konuşulur. Kendisine çok açık, net ve basit olarak açıklamalar yapılır. Çocuk bezi çıkarılıp adaptöre oturtulur, alkışlanır, provalar yapılır. Daha sonra sifona çocuğun basması istenir ve tekrar alkışlanır. Belli aralıklarla çocuğun bize söylemesi beklenmeden tuvalete gitme teklif edilir ve bu gidiş oyuna dönüştürülür. Giderken el ele tutuşup ambulans gibi gitme, at gibi koşarak gitme vb. küçük eğlenceli oyunlar yapılır. Her defasında sonuçta alkışlanır ve sifona basma ödülü çocuğa verilir. Çocuğa baskı olmadan, oyunla eğlenceli öğretim yaklaşımı uygulanır. Zaman zaman bu süreçte kazalar olabilir. Kazalar görmezden gelinip, hiç kızmadan, elbiseler değiştirilir. Güleryüz ve anlayışla eğitime devam edilir. Dikkat edilmesi gereken önemli nokta çocuğun çişini tuvalete, kakasını ise beze yapmayı teklif etmesi ve bunu böylece sürdürmek istemesi durumudur. Böyle bir teklifin uygun olmayacağı açıklanmalı ve bu yanlış yola girilmemelidir. Bazı aileler bunu başlangıçta masumca kabul etmişler ve sonra 5-6 yaşa kadar devam etmek zorunda kalıp çözüm bulamamışlardır. Bu büyük bir hatadır, tuvalet eğitimi sürecini yanlış bir yola sürükler, onarılması güç olan başka problemlere neden olur.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta tuvalet eğitiminde anne babanın kararı tamamen çocuğa bırakmasıdır. Burada 5 yaşına gelip elinde bezle ‘‘kendisi istemedi, bizde tuvalet eğitimi veremedik’’ cümlesiyle acizlik durumunu anlatan ebeveynler olabilmektedir. Tam verecektik, yazlıkta oynadığı bir arkadaşı vardı o erken dönünce tuvalet eğitiminden vazgeçti gibi nedenler sıralayabilmektedirler. Burada tuvalet eğitimi sürecini yönetecek olan, liderlik edecek olan kişi anne babadır. Çocuk tek başına değildir. Öyle olsaydı anne babaya gerek olmazdı. Çocuğun uygun yaşa gelip, ‘’anne baba ben karar verdim bezimi atıyorum’’ deme olasılığı düşüktür. Yani bu süreç anne babalar tarafından yönetilmelidir. Eğer çocuk bir okul öncesi eğitim kurumuna devam ediyorsa tuvalet eğitimi okulda ve evde aynı anda başlanılmalı, işbirliği, anlayış ve sevgi dolu bir süreçle birlikte uygulanılmalıdır.
Geceleri ise uyumadan önce çocukla konuşulmalı, açıklama yapılmalı, belli aralıklarla kaldırılıp tuvalete götürülmelidir. Bu aralıklar bir süre sonra genişletilerek her çocuğun biyolojik ritmine göre ayarlama yapılmalıdır. Çocuğun tuvalet eğitimi sürecindeki başarıları övgüyle karşılanmalı, kutlanılmalı başarısı takdir edilmelidir.
Çocuk alışık olduğu ortamdan, alışık olduğu kişilerden ayrılacağı için endişe, tanımadığı bir ortamda tanımadığı kişilerle olacağı için cesaretsizlik ve heyecan duyguları hissedebilir. Sınıfta aileden birisi ya da yakını olmadan tek başına kalabilmek, sınıfta çocukları tek tek tanımak ve kabul etmek, çocukların kendisini tanıması ve kabul etmesi çocukta stres yaratabilecek bir durumdur. Yetişkinler bile yeni bir işe başladığında, yeni bir ortama girdiğinde ‘’Beni nasıl algılayacaklar?’’ heyecanı yaşayabiliyorsa çocuğun o yaşta okula başlama gibi bir süreci yaşaması çok da kolay sayılmaz. Bu nedenle cesaretlendirerek, destek olarak yaşadıklarını ve hissettiklerini anlamaya çalışarak zihnindeki soru işaretlerini ve endişelerini gidermeye çalışmak gereklidir.
Çocuk için öncelikle en doğru anaokulu seçildikten sonra (anaokulu seçimi tek başına önemli bir konudur) çocuğa açıklama yapılarak öncelikle gideceği anaokulu gezdirilir. Sınıfı, arkadaşları ve öğretmeni ile tanıştırılır. Bir süre sınıfa girip eğer isterse, sandalyeye oturması ya da etrafı incelemesine fırsat verilir, desteklenir.
Eğer okulun ya da ailenin programı uygunsa, çocuğun oyun grubu ile başlaması en uygun olanıdır. Oyun grubunun özelliği haftada birkaç gün ve kısa saatler olmasıdır, 3 yaş ve biraz altındaki çocuklar için gerekli ve uygun olacaktır. Oyun Grubu programı sonrası çok rahat, kolaylıkla anaokulu programına başlayabilirler. Oyun Grubu imkânı yok ise ya da uygun değilse, anaokuluna başlarken ‘’Adaptasyon Programı’’ uygulanılmalıdır. Bu programda çocuk ilk gün bir saat kalmalıdır. Anne ya da aileden biri veli bekleme bölümünde beklemeli, çocuğun istemesi halinde buluşturulmalı ve güvenle başlaması sağlanmalıdır. İkinci gün iki saat ve takip eden günlerde süre azar azar artırılarak bir haftanın sonunda istediğimiz kadar kalmalıdır.
Uyum süresi her çocuğa göre değişmektedir. Bazı durumlarda çocuk okulda kalma süresini kendisi uzatmak istemektedir. Kritik nokta, uyum dönemi süresince çocuğun düzenli olarak okula getirilmesidir. Çocuğun isteksizliği durumunda bile başlangıçta düzenli devam etmek önemlidir. Burada karar verici aile olmak zorundadır. Anne ve baba destekleyici, cesaretlendirici yaklaşım içerisinde olmalıdırlar.
Bazı aileler; çocuk hazır ve istekli olmasına rağmen, anne baba hazır olmadığı için çocuğun cesaret ve isteğini kırıp, basit hatalar ve aşırı koruyucu davranışlarla uyum dönemini problemli ve çok zor bir döneme sürükleyebilmektedirler. Çocuk anaokulunun ilk ya da sonraki takip eden günlerinde, heyecanla çantasını sırtına alıp annesine hoşça kal diyerek sınıfına ilerler. Anne ise, kendisinden bu kadar kolay ayrılabilmesine kendisini çok arayıp ağlamadan kalabilmesine üzülüp, ‘’Dur bir daha öpeyim’’ diyerek endişeli, üzgün yüzüyle, tekrar çocuğu geriye çağırarak sarılıp öper. Türlü şekillerle vedalaşma sahnesini uzatmak isterler. Böyle bir durumda, çocuk çok istekli, heyecanlı ve mutlu olmasına rağmen, annesinin yüz ifadesi ve hissettirdikleri nedeniyle ‘’annem endişeli, o halde endişelenmem gereken bir durum var’’ duygusuyla hareket ederek, o mutlu heyecanlı çocuğun yerini, ağlayan endişeli ve isteksiz, korkan bir çocuk almaktadır. Hissettikleri çocuğun uyumunu kolaylaştırmayıp, anaokuluna uyumunu güçleştirecektir.
Annenin ve babanın, hatta büyük anne ve babaların mutlaka istekli, hazır, destekleyici ve cesaretlendirici olmaları gereklidir. Vedalaşmalarda, ebeveynin çocuğu teslim alacağı saati söyleyip, hatta saat üzerinde yerini göstererek ya da çizerek; ‘’Bu saatte seni gelip alacağım, o zaman görüşmek üzere’’ demelidir. Sözünde mutlaka durmalı tam söylediği saatte gelerek, ‘’Bak söz verdiğim gibi geldim’’ diyerek yine saati göstermelidir. Anne ve baba özellikle ilk günler çocuğun çıkış saatinde, asla tutarsız davranmamalı, en sona ve tek başına kalmasına asla izin vermemeli, gecikmemelidirler.
Akşamları evde çocuğun öğrendiği şarkı, tekerleme, şiir ya da oyunları paylaşmalı arkadaşlarını ve yaşadıklarını destekleyici bir heyecanla dinlemelidir. Asla okulu tehlikeli, başına her şeyin gelebileceği, korkulması gereken bir ortam gibi hissettirmemelidir. Anne ve babanın endişeleri varsa bile bunu asla çocuğun yanında konuşmamalıdırlar. Endişelerini, öğretmeni ve okul yöneticisi ile ayrıca konuşmalı, çözüm aramalıdırlar. Anne ve baba çocuğun okulu, öğretmeni ve arkadaşları ile ilgili konularda, çocuğun yanında asla olumsuz eleştiri yapmamalıdırlar. Tüm bunlar çocuğun okula, öğretmene ve arkadaşlarına bakış açısını etkileyecek, adaptasyonunu güçleştirecektir. Eğer evde bakıcı varsa, bakıcıya yakında anaokuluna gideceği planı açıklanmışsa çok dikkatli olunmalıdır. Kişiye göre değişmekle birlikte, çok sayıda örneği vardır ki; bakıcılar işlerini kaybetmemek için çocukta gizlice okul korkusu, oluşturabilmektedirler. Bakıcılar; okulun ve okuldaki öğrencilerin, öğretmenlerin tehlikeli ve korkulması gereken kişiler olduğu gibi mesajlar verebilmektedirler. Bu nedenle anaokuluna başlama kararı konusunun bakıcıya açıklanması ve açıklanma zamanına iyi karar vermek gereklidir.
Uyum döneminde ağlayarak gelme ya da ağlayarak anneden ayrılma gibi durumlarda yaşanabilir. Böyle durumlarda çocuğun cesaretlenmesi için ‘’Birlikte gidelim, sınıfa birlikte girelim, beni arkadaşlarınla tanıştır’’ tekliflerinde bulunulmalıdır. Çok zorlayıcı, ağlatarak, kopartarak değil, dikkatini başka yöne yönlendirerek destekleyici yaklaşımla götürülmelidir.
Anaokuluna başlama ve adaptasyon döneminde küçücük ayrıntılar bile çok önem arz etmektedir. Anaokuluna başlarken çocuğun vesikalık fotoğrafları istenir. Okuma yazma olmadığı için her yere fotoğraflar yapıştırılır. Ayakkabılık bölümüne, vestiyerlere, dolapların üstüne ve ilgili diş fırçalama bölümlerine çocuğun fotoğrafları yapıştırılır. Bunun anlamı; Bu bölüm bu çocuğa aittir. Çocukta kendisini o ortama ait hisseder. Eğer çocuğun fotoğrafları getirilmemiş ya da getirilmekte gecikilmişse, bu durum, uyum dönemini etkileyen bir etken olabilmektedir. Çocuk kendi resmini sınıfında, ayakkabılık ve vestiyerinde göremeyince; ‘’Annemin ve babamın vakti olmadı, fotoğraf çektiremediler’’ diye düşünmez. Çocuk bu durumda ‘’Öğretmenim beni sevmiyor, bu nedenle fotoğrafımı yapıştırmamış’’ diye düşünebilmektedir. Bizim için çok küçük olan ayrıntılar, çocuklar için çok önemli olabilmektedir.
Anaokuluna başlama döneminde ailenin kararlı, destekleyici, tutarlı, anlayışlı, sevgi dolu ve cesaretlendirici olması gereklidir. Anaokuluna uyum dönemini başarılı bir şekilde aşan çocuğun özgüveni artacak, merdivenin basamaklarından yukarıya doğru tırmanacaktır. Anne ve babanın görevi, çocuğun bu dönemi başarıyla aşması ve sonuçlandırmasına destek olmak, fırsat vermektir. Çocuk ağlıyor diye, hemen bu süreci kesmek, olumsuz sonuçlandırmak, vazgeçmek ya da ona daha çekici seçenekler sunmak doğru değildir. Bugün ağladı evde kalsın, yarın gideriz gibi saat ya da gün olarak düzensiz okula götürmek; başarıyı değil, başarısızlığı getirip, uyum sürecini daha da zorlaştırır.
Anaokuluna uyum döneminde, uyum problemlerini, her çocuk çeşitli şekillerde değişen sürelerde ve değişen derecelerde yaşayabilmektedirler. Bunları anne ve babaların da bilmesi gerekmektedir. Destek olunduğu sürece başarıyla sonuçlanacağını, geçici sorunlar olduğunu bilerek, cesaretle, sevgiyle destek olunması gerekmektedir.
Tüm bu çabaların asıl amacı kendine güvenen bir çocuk yetiştirmektir. Çocuklarımız için arzuladığımız; hayata karşı güçlü, zorluklarla baş edebilen, çabuk pes etmeyen, kendi ayakları üstünde duran, her durumda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir birey olmalarıdır.
Bebeklik döneminde çocuğun eğitiminin ve bakımının anne tarafından yapılması en güzel ve uygun olan durumdur. Bu eğer mümkün değil ise ki günümüz şartlarında çalışan annelerin sayısı düşünülünce, başka farklı seçenekler gerekmektedir. Bebekliğin ilk döneminde özellikle kan bağı olan bir yakını ya da büyükanneler tarafından bakılması da güzel bir durumdur. Fakat bunun süresinin uzaması, yani sürekli büyükanne yanında bakım, aşırı hoşgörü ve hayır kelimesinin kullanılamaması nedeniyle, eğitimsel açıdan tehlikelidir. 0-3 Yaş döneminde bir kurumdan yararlanılacaksa eğer ki bu gerçek bir uzmanlık işidir; bu alanda görevli uzmanların olduğu bir kurum olması gerekir.
Yaşam koşulları nedeniyle bakıcıdan yararlanma seçeneği ise birçok eğitimsel yanlışı da beraberinde getirebilmektedir. Tabi ki sadece bu kadarda değil, olumsuz bakıcı vakalarının neler olabileceğini, tüm dünyada örneklerini ürpererek izliyoruz. Çocuğun taklit dönemi olması nedeniyle, model olarak kendisine bakan kimseyi alacağından, onun konuşmasını, davranışlarını, hatalarını, tarzını, taklit yoluyla kolayca öğrenecek, alacaktır.
Ülkemizde okul öncesi eğitim kurumları çeşitlilik göstermektedir. İki grupta değerlendirilebilir: Birinci grup eski adıyla Sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumuna bağlı, yeni bakanlık olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı açılmış olan Kreş ve Gündüz Bakımevleridir (çocuk evi). İkinci grup ise; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulları ve ilkokulların anasınıflarıdır.
Okul Öncesi Eğitimin amaç ve görevleri milli eğitimin genel amaçlarına ve ilkelerine uygun olarak,
- Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak;
- Onları ilköğretime hazırlamak;
- Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratmak;
- Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır.
Anaokulu, bir çocuğun kurum olarak, ailesinin dışında ilk adım attığı yerdir. Yaşamın ilk yıllarında çocuk model olarak gördüğü anne ve babasıyla, kendisine tanınan olanak ve fırsatlarla, belli bir gelişim düzeyine ve psiko sosyal olgunluk düzeyine ulaşmıştır. Ancak bu gelişim düzeyi sınırlıdır. Bu nedenle çocuğun gelişim düzeyinin üzerine, katkıda bulunan ve bu geliştirme rolünü yaygınlaştıran kurum anaokuludur.
Okul öncesi eğitim kurumu olan anaokulu, çocuğun yaşıtlarıyla iletişime girdiği, en iyi oyun ortamı içerisinde, işbirliğini, kendi hakkını korumayı, paylaşmayı ve başkalarının haklarına saygılı olmayı öğrendiği bir yerdir. Anaokulu çocuğun öğrenmesine ilgi uyandıran, çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkarılıp, geliştirilmesine yardımcı olan ve tüm bunları oyun ortamları içerisinde geliştiren bir kurumdur. Anaokulları programlarında; çocuk için yaşamda, iletişimde gerekli olan, sayı, renk, şekil, yön ve benzeri gibi kavram eğitimlerine yer verirler.
Çocuklara kesme, yapıştırma, boyama, oyun hamurları gibi her gün değişen bir takım faaliyetlerle sanat etkinlikleri çalışmalarına yer verirler. Anadili etkinlikleri programlarında, hikâye öncesi etkinliklere, parmak oyunlarına, tekerlemelere, şiirlere ve bilmecelere, hikâye ya da kukla ya da dramatizasyon canlandırma ve hikâye sonrası etkinliklere yer verirler. Yine anaokulları eğitim programları içerisinde önemli gün ve haftaların eğitimine, fen ve matematik çalışmalarına, kavram eğitim programları çalışmalarına, müzik çalışmalarına, dinlendirici ve hareketli oyun çalışmalarına, birlikte yemek yeme etkinliğine, temizlik ve toplanma etkinliğine, uyku etkinliğine, okuma yazmaya hazırlık çalışmalarına yer verirler.
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının çocuklar üzerindeki tüm yararları, sağladıkları, geliştirdiği nitelikler nedeniyle önemi büyüktür. Toplumsal işlevi bu kadar büyük olan anaokulları sadece çocuğa bakılan değil, onları eğiten, biçimlendiren çok önemli eğitim kurumlarıdır. İşte bu kurumların sadece ticari amaçla açılmaları, çocukların gelişimlerini olumsuz etkileyebilmektedir.
Okul öncesi eğitim kurumunun seçiminde, birçok etken dikkate alınmalıdır. Hijyenik ve sağlıklı mekânlar, nitelikli bir eğitim, mesleğini seven nitelikli öğretmenler, yöneticiler, asıl amacı sadece barındırmak değil, sağlığını koruyup gerekli eğitimi verilebilecek bilinçli ve uzman kişilerin olmasına dikkat edilmelidir. Sadece ticari amaçla açılmış olan kurumları anne baba anlayabilmelidir. Eğer çocuğa ve eğitimine ticari yaklaşılıyorsa, her şey parada bitiyorsa orada düşünmek gereklidir. Bilinçli veli ne beklediğini bilmelidir. Bazen yalnızca markaların satışı da olabilmektedir. Bazen iyi planlanmış donatılmış, çok iyi yönetilen uzman kişilerin çalıştığı bir devlet okulu, fazlaca ticari, belki markayı satan özel bir kurumdan daha iyi bir eğitim de verebilir. Bu nedenle okul öncesi eğitim kurumları her yönden değerlendirilmelidir. Anne ve baba, en değerli varlığını, çocuğunu teslim edeceği kişileri iyi seçmelidir. Bazen de ekonomik kaygılar nedeni ile yeter ki ucuz olsun düşüncesiyle, hiç uygun olmayan merkezlerden okul öncesi eğitim beklentisi içerisine girmektedirler. Kısaca okulun kalitesi, kaliteden ödün vermemesi çok önemlidir. Bu arada aşırı şova dönük ortam ve etkinliklerle, asıl amaç olan okul öncesi eğitimden uzak, hatta son amacın bu olduğu, tuzak kurumlara da dikkat etmek gereklidir.
Çocuğun aile ortamından ayrıldığı, yeni ilişkiler kuracağı bir döneme girdiği, yeni bilgiler edineceği yeni bir ortam olan anaokulu çocuğun dünyasında büyük bir yeniliktir. Anaokulu yepyeni bir dünyanın başlangıcı olması nedeniyle, çocuklarda bir takım farklı tavır ve davranışların oluşumuna sebep olur. Bir kısmı özel ilgi ve alakaya gereksinim duyarken, diğer bir kısmı daha kolay alışabilir.
Anne çalışsın ya da çalışmasın, evde bakıcı ya da büyükanne olsun ya da olmasın, ekonomik durum ne olursa olsun, her çocuğun temel eğitim kapsamında okul öncesi eğitime ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir gelişim için, çocuğun mutlaka 3-6 yaş arası bir okul öncesi eğitim kurumunda eğitim alması gereklidir. Temennimiz okul öncesi eğitimin de zorunlu eğitim kapsamına alınmasıdır. İster çocuk evi kreş, isterse anaokulu olsun, çocuğu eğiten bir kurum olmalıdır. Amaç, çocuğun iyi bir okul öncesi eğitim almasıdır. Tüm bu nedenlerden dolayı atılacak adımlarda titiz davranılmalı, iyi düşünerek karar verilmelidir. Okul Öncesi Eğitimde doğru adımlarla ilerlemek, çocuğunuzun geleceğine yön verecek, kişilik gelişiminde, zihinsel gelişiminde, sosyal gelişiminde, duygusal gelişiminde ve hatta fiziksel gelişiminde de yön verici ve belirleyici olacaktır.
Çocuklara sınırların konulması ve sınırların gösterilmesi demek, sorumlu bir şekilde çocuklara yön vermek, beraber yaşamanın gerektirdiği kuralları ve değerleri yaşayarak göstermek, öğretmek demektir. Sınır koymak demek, güvenlik anlamına gelmektedir. Kendinizi duvarları çatısı olmayan bir evde mi güvende hissedersiniz, yoksa duvarları, çatısı olan ve içinde özgürlük olan bir evde mi güvende hissedersiniz? Burada duvarlar ve çatı sınırlardır ve güven vericidir. Güvenli alanın içinde mutluluk ve özgürlük bilinci vardır.
Güven ve bağımsızlık duyguları, özgür anlayış dolu ve demokratik aile ortamları içerisinde kazanılır. Güven ve bağımsızlık duygularının kazanılması; bebeklikten itibaren, çocukların ihtiyaçlarını karşılamakla, onların kişiliklerine saygı duymakla, uygulanan kuralların nedenlerini açıklamakla, iletişim kanallarını açık tutmakla, onları desteklemekle ve sevgi ile yaklaşmakla mümkündür.
Aile içi ilişkilerde kararlılık ve açıklık sınırlar anlamına gelmektedir. Bir ailede ebeveynlerden birinde sınırlar konusunda endişeler olabilir. Asıl karar verici kendisi olamadığı için, nelerin doğru, nelerin yanlış olduğuna kendisi karar veremediği için endişe hissedebilir. Sınırları onaylayan ve onaylamayan ebeveynlerde kendi aralarında aile içi rekabete girebilirler. Çocuklarının sevgisini kaybetme korkusu yaşayabilirler. Bu korku ile birlikte, sınırlar konusunda uygunsuz ve dengesiz kararlar alabilirler. Bazı anlamsız durumlara, uygun olamayan sınırlar koyar ya da asıl sınırların konulmasının gerekli olduğu yerlerde, yine aynı korku ve kaygıyla sınır koyamazlar. Tüm bu davranışlar amaca ulaşmamıza yardımcı olamaz, engel oluştururlar. Yine çocuğun gözüyle, başlangıçta, sınır koyan ebeveyn çocuğun öfkesini kazanıyormuş gibi gözükür. Uygun ve anlayışlı açıklamalarla, destekle her iki ebeveyninde sağlıklı ve dengeli tutarlı davranışlar sergilemeleri gerekir. Uygun ve dengeli sınırların belirlenmesini, çocukla konuşarak oluşturmaları gerekmektedir.
Anne ve babaların her zaman ve çocuğun gelişiminin her aşamasında, her durumda, çocuğa önem verdiklerini hem sözleriyle hem davranışlarıyla göstermeleri gerekmektedir. Anne ve babaların çocuklarının göstermiş olduğu çabaya saygı duymaları gerekmektedir. Çocuğun başarılarından dolayı çocuğu takdir etmek gerekmektedir. Gerektiği zaman övgüde bulunmaktan çekinmemek gereklidir.
Çocuklarınızla Başarılı Bir Anne Baba ve Çocuk Etkileşimi İçin Neler Yapılmalıdır:
- Çocuklarınızın övgüye değer, doğru ve iyi yönlerine davranışlarına odaklanılmalı, yönlenmelidir. Çocuklar doğru ve iyi yapmış oldukları davranışlarının işlerinin anne babaları tarafından fark edildiğini, anne ve babalarının dikkatlerini çekebildiklerini düşünürlerse, farklı ve yanlış davranışlar sergilemek zorunda kalmazlar.
- Çocuklarınızın uygun ve güzel istenen davranışları için övgüde bulunmalısınız. Çocuğunuz istenen olumlu davranışlar sergilediği zaman mutlaka överek, takdir ederek ödüllendirmelisiniz. Böylece istediğiniz hareket ve davranışlar sıklıkla tekrarlanabilsin.
- Aile içinde, anne, baba ve çocuk üçgeni içerisinde aile fertleri birbirleriyle görüşerek ve anlaşarak kurallar belirlemelidirler. Herkes için geçerli olacak olan bu kurallar yaşamı kolaylaştıracak ve gereksiz tartışmaları azaltacaktır. Aile düzenine uygun olamayan kurallar var ise eğer, uygun düzenleme ile değiştirilmelidir.
- Anne baba olarak çocuğunuzdan bazı isteklerde bulunacağınız zaman, istekleriniz iyi düşünerek, planlayarak, uygun yerde ve uygun zamanda, uygun bir ifade ile kısacası etkililik ilkesiyle isteklerde bulunmalısınız. Kararlı olarak istediğinizi belirtmelisiniz. Konuşurken çocuğunuzun dikkatli olarak sizi dinlediğinden, dikkatlice sizi algıladığından emin olunuz. İsteğinizin uygulanıp uygulanmadığını gözlemleyip takip etmelisiniz.
- Tüm bu uygulamalar süresince, tutarlı olmak, sözünde durmak, ebeveynlerin birlikte hareket etmeleri, sevgi ve anlayış dolu yaklaşım ilkelerinden ödün vermemek gereklidir. Yaşına ve durumuna uygun olamayan, keyfe keder, düşüncesizce cezalar verilmemelidir. Bu tür cezalar çocuk ve anne baba ilişkisini olumsuz etkileyeceğinden dikkatli olunmalıdır.Anne ve babalar çocuklarındaki istenmeyen, arzu edilmeyen davranışlara karşı bazı cezalar uygulamalıdır. İyi davranışlar nasıl ödüllendiriliyorsa, istenmeyen bir davranışta cezalandırılmak durumundadır. Dikkat edilmesi gereken nokta, önceden çocukla mutlaka konuşulmalı ve istenmeyen davranış konusunda uyarılmalıdır. Buna rağmen istenmeyen davranış oluşturulmuş ve sürdürülüyorsa, hemen olayın arkasından, uygulanabilir bir ceza verilmelidir. Bu konuda da çocuğa açıklama yapılmalıdır. ‘’Biz seni çok seviyoruz. Sevmediğimiz ve istemediğimiz şey bu davranıştır. Biz bu cezayı sana değil, bu yaptığın davranışa veriyoruz.’’ Verilen cezalar asla beslenme, yeme içme ve sevgi kısıtlaması şeklinde olmamalıdır. Genellikle çocuğun çok sevdiği bazı şeylerden mahrum etmek, kısıtlamak şeklinde olmalıdır. Çok sevdiği bir oyuncağını belli bir süre kaldırmak, çok gitmek istediği bir yere gidişini iptal etmek gibi, onu incitmeyecek ama yaptığı davranışının sonucunu yaşayacağı, davranışının yanlışlığını ona anlatacak bir ceza olmalıdır.
Tüm bu uygulamalar süresince, tutarlı olmak, sözünde durmak, ebeveynlerin birlikte hareket etmeleri, sevgi ve anlayış dolu yaklaşım ilkelerinden ödün vermemek gereklidir. Yaşına ve durumuna uygun olamayan, keyfe keder, düşüncesizce cezalar verilmemelidir. Bu tür cezalar çocuk ve anne baba ilişkisini olumsuz etkileyeceğinden dikkatli olunmalıdır.
Anne ve baba olarak, çocuğa sevgi veren, girişim yeteneğini ve özgüvenini kazanabilmesi için onu destekleyen kişiler olabilmek gereklidir. Anne ve babalar çocuğunu bağımsız bir birey olarak kabul eden, çocuğuna sevgiyle yaklaşan, olumlu iletişim, olumlu ilişkiler kurmaya çalışan kişiler olmalıdırlar. Çocuk ailesinin içerisinde, anne ve babası her an yanındaymış gibi kendini güvende hissetmeli, ama aynı zamanda yalnızmış gibi özgür hissetmelidir. Bu duyguyu çocuğa hissettirecek olan, bu aile ortamını oluşturacak olan kişiler, anne ve babalardır. Çocuk böylece kendine özgü anlayış ve düşüncesini oluşturup, duygularını ifade etme fırsatı bulacaktır.
- Anne ve babalar çocuklarının kendi kendilerini denetleyen, iç denetim geliştirmeleri için destekleyen, çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren, çocuklara sınırlarını öğreten bir ortam hazırlayarak gelişmelerine destek olan kişiler olmalıdır.
- Çocuklarımızın Özgüven Gelişimlerini Sağlamak ve Geliştirmek İçin Yapılması Gerekenleri akılda kalıcılığı açısından maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz;
- Çocuklarınızın öz güvenlerinin gelişimi için en önemli noktalardan birisi, çocuk için mutlu ve huzurlu, dengeli bir aile ortamının sağlanması ve bunun sürdürülmesidir. Anne ve babaların kendi psikolojik çatışmalarını, çocuklara yansıtmamaları ile daha sağlıklı çocuk yetiştirme mümkün olacaktır.
- Çocuklarınızla iletişiminizde, yapmak istediğiniz değişim ve gelişmelerde, etkileşimde çocuklarınızın işbirliğinden yararlanmalısınız.
- Çocuklarınıza karşı aşırı hoşgörülü ya da aşırı disiplinli uygulama ve yaklaşımlardan kaçınmalısınız.
- Anne ve baba olarak çocuklarınızın büyüme gelişme süreci içerisinde, davranış olarak tutarlı davranmalısınız. Ayrı ayrı farklı farklı tepkiler vermemelisiniz. Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği çok önemli bir noktadır.
- Çocuklarınıza karşı olan davranışlarınızda, çocuklarınızın davranışlarına karşı, yersiz ve gereksiz, abartılı tepkiler vermemelisiniz. Çocuklarınızın göstermiş olduğu davranış problemlerine karşı duyarlı olmalısınız.
- Çocuğunuzun ayrı bir birey olduğunu, ayrı bir ruh hali olabileceğini, ayrı bir kişiliğinin olduğunu ve kişilik gelişiminin hala sürmekte olduğunu unutmamalısınız. Ona göre davranışlarınızı ve algılamalarınızı ayarlamalı, dengelemelisiniz. Çocuklarınızın kişilik yapılarına saygılı olmalısınız.
- Çocuklarınızdan beklentilerinizi çok yüksek tutmamalısınız. Beklentilerin yüksek tutulması, hem çocuklar hem de sizler açısından hayal kırıklığı yaratacak ve mutsuzluk oluşturacaktır.
- Ailenizin bir üyesi olan çocuklarınıza sık sık konuşması ve duygu düşüncelerini ifade etmesi için söz hakkı, konuşma hakkı vermelisiniz.
- Çocuklarınızla konuşurken, onun seviyesinde ve ona dönerek, onun yüzüne bakarak konuşun ve onu aynı koşullarda dinleyin. Onu önemsediğinizi ve söylediklerini değer vererek dinlediğinizi ona hissettirmelisiniz.
- Çocuklarınızın düşüncelerine, önerilerine ve fikirlerine, kendisine değer verdiğinizi söz ve davranışlarınızla ona hissettirmelisiniz.
- Çocuklarınıza zaman zaman ‘’Ne düşünüyorsun? Nasıl hissediyorsun?’’ gibi sorular sorarak onun hissettiklerini anlamaya ve öğrenmeye çalışmalısınız.
- Çocuklarınızın beğendiğiniz ve onayladığınız davranışlarını mutlaka takdir edip, bunu kendisine ifade etmelisiniz. Takdir ederek onu ödüllendirmelisiniz.
- Çocuklarınıza sorumluluk ve görevler vermelisiniz. Bu sorumluluk ve görevlerin yaşına ve gelişimine uygun olmasına dikkat etmelisiniz.
- Çocuklarınıza bir sorumluluk ve görev vermişseniz ve eğer bu görevini başarıyla tamamlamışlarsa, onları mutlaka takdir etmeli, övmeli ve tebrik ederek ödüllendirmelisiniz.
- Çocuklarınız sonuçta çocukturlar ve her insan gibi başarıları da başarısızlıkları da olabilir. Onun başarısızlıklarını çok büyütüp, ne onu ne de kendinizi üzmemelisiniz.
- Çocuklarınızı hiçbir zaman başkalarının yanında küçük düşürüp, aşağılamayınız, bu duruma ortam hazırlamayınız.
- Çocuklarınız kaç yaşında olursa olsun mutlaka her gün ona zaman ayırmalısınız ve kaliteli zaman geçirmelisiniz.
- Çocuklarınızın hatalı ve yanlış davranışlarında, onlarla konuşarak, hatalı davranışlarını ve nedenlerini anlatarak uyarıp, doğru davranışları onlara anlatmalısınız. Yapılan yanlışları sadece kızarak değil, nedenini mantıklı olarak açıklamak gereklidir.
- Çocuklarınızla konuşmalı ve yaşına uygun farklı değişen konularda sohbet etme ortamı oluşturmalısınız.
- Çocuklarınızın yaşı kaç olursa olsun, davranışları ve yaptıkları, yaşadıkları için aşırı eleştirici ve yargılayıcı davranmaktan kaçınmalısınız. Dengeli eğitim ve yönlendirme yapmalısınız.
- Çocuklarınızın korkularını ve endişelerini anlamaya çalışmalı, saygı duymalı, çözüm için destek olmaya çalışmalısınız.
- Çocuklarınızın önem vermiş olduğu durum ve olaylara, olgulara, sizlerde önem vermeli ve önemsemelisiniz.
- Çocuklarınızı kaç yaşında olurlarsa olsunlar, hiçbir zaman başkaları ile karşılaştırmamalısınız. Bu kişiler, akraba, komşu, tanıdık çocukları, arkadaş kim olursa olsun kıyaslamamalısınız.
- Çocuklarınıza sık sık onları çok sevdiğinizi ifade ediniz. Hem sözel olarak, hem davranışlarınızla, sizin tarafınızdan sevildiklerini kendilerine hissettiriniz.
- Çocuklarınızı tanımaya çalışınız, özelliklerini, yeteneklerini gözlemleyiniz. Yeteneklerini fark ederek, yeteneklerinin geliştirilmesi yönünde yönlendiriniz ve destekleyiniz.
- Çocuklar her şeyi oyunla öğrenir, oyunla gelişir ve oyunla büyürler. Yaşlarına uygun olan oyun etkinliklerini destekleyiniz ve onlarla oynayınız.
- Çocuklarınızı uygun zamanlarda, uygun yerlerde, sosyal ortamlarda bulunmaları için cesaretlendirmelisiniz.
- Çocuklarınızın yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun, onların varlığını önemseyiniz. Onlara değer veriniz.
- Çocuklarınızın içinde bulundukları gruplar, topluluklar içerisinde söz alıp, konuşmaları için cesaretlendirmelisiniz.
- Çocuklarınız için önemi olan günleri ve tarihleri unutmayınız ve hatırladığınızı onlara hissettiriniz.
- Eğitiminizde ve yaklaşımlarınızda ödül olduğu kadar, gerekli hatalı durumlarda cezalarda yer almalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yanlış ve uygun olmayan cezalardan kaçınmak gerekliliğidir. Uygun cezalar seçilmelidir.
- Çocuklarınızın ailenizin birer üyesi ve aynı zamanda aileniz için vazgeçilmez olduklarını onlara vurgulayınız.
- Her gün, hem anne, hem baba ayrı ayrı bazen birlikte, sadece çocuklarınıza ayıracağınız özel zamanlarınız olmalı, onlara özel kaliteli zamanlar ayırmalısınız.
- Çocuklarınızın özgüven gelişimlerini desteklemek ve artırmak için, kendisinin yapması gereken ya da yapabilecekleri şeyleri, onların yerine sizler yapmayınız.
- Çocuklarınızın eğitimini ve okul hayatlarını önemseyiniz, gerektiği önemi veriniz.
- Çocuklarınızla yaşadığınız ya da onların yaşamış oldukları olayları, olumsuz bakış açısı ile değerlendirmemelisiniz. Sosyal ve psikolojik gelişimlerini yakından takip etmelisiniz.
- Çocuklarınızın ailenize ve aile içi bağlarınıza önem vermesini, bağlarınızın kuvvetlenmesini sağlamalısınız. Onlara güven duygusunu aşılamalısınız.
Çocuklarımızın davranışlarının yönetimindeki en önemli amacımız, istenmeyen davranışın yerini istenen bir davranışla değiştirebilmektir. Bu davranış değiştirme sürecinin herhangi bir zorlama olmaksızın tamamen çocuğun kendi isteğiyle ve uygun yöntemlerin kullanılması yoluyla yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde belli bir yaptırım uygulanması gerekir ki buda amaçlanan iç disiplini sağlayamaz. Davranış değiştirme ve yönetimindeki amaç; çocuklarımızın herhangi bir otorite figürü olmaksızın istenilen davranışı kendiliğinden gerçekleştirmeleridir.
İstenilen davranışı kazandırmada ödülün dengeli kullanımı çok önemlidir. Ödül ile davranışın etkili hale getirilmesi ve olumlu pekiştireç kullanarak olumlu duyguların uyandırılması amaçlanmaktadır. Çocuklar yaptıkları davranışlar için ödüllendirilirlerse, o davranışı tekrarlarlar. Bu nedenle çocuklardaki istediğimiz davranışları ödüllendirirsek böylece o davranışı artırmış da oluruz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; ödülün davranışın önüne geçmesini önlemektir. Asıl amaç ödül olursa eğer, çocuklar ödül almak adına, o davranışı yapma eğiliminde olacakları için, davranışın kazandırılması ve yönetimi ikinci plana atılabilir.
İstediğimiz davranışların artırılmasında kullanacağımız ödüller neler olmalıdır? Çocuklarımız onayladığımız ve istediğimiz davranışta bulundukları zaman övülerek, tebrik edilmeleri, sarılarak öperek, gülümseyerek onayladığımızı onlara göstermek şeklinde ödüllendirme olabilir. Yine çocuklarımızı çok istedikleri bir yere (park gibi) götürmek, yapmanızı istediği bir şeyi yapmak, küçük bir hediye vermek şeklinde örneklerle artırılabilir. Sözel olarak da övüp takdir ettiğimizi belirtmemiz gereklidir. Çocuklarımızın beğendiğimiz olumlu davranışlarının hemen arkasından, neyi beğendiğimizi ifade edip açıklayarak, her defasında ödüllendirmeliyiz. Küçük yaş grubu çocuklarda somut adımların gösterilmesi ayrıca önem kazanmaktadır. Yaptıkları her davranışın sonuçları mutlaka çocuklara bildirilmeli ve istenen davranışlar olumlu pekiştireçlerle desteklenmelidir.
Çocuklarımızın olumsuz davranışlarda bulunmaları durumunda neler yapmalıyız?
Çocuklarımız olumsuz, bizim onaylamadığımız ve istemediğimiz davranışlarda bulundukları zaman, olumsuz davranış her defasında görmemezlikten gelinmelidir. Bu konuda tutarlı olunmalıdır. Bu olumsuz davranışları başkalarının ödüllendirmesine de izin verilmemelidir. Çocuklar olumsuz ve istenmeyen davranışlar sergilemeleriyle dikkat çekmekten hoşlanabilirler. Onlara kızıp küsmek bile aslında bir tür ilgi göstermek sayılabilir. Bu nedenle görmemezlikten gelinmelidir. İstenmeyen davranışlara karşı kızarak, bağırarak, küserek tepki göstermek yoluyla ilgilenmek de bu davranışları artırabilir. Davranışlarınızda ve tepkilerinizde tutarlı olmak her şeyden önemlidir. Bazen bazı durumlar da olur ki, çocuklarınızın istenmeyen davranışları kendine ya da çevresine zarar verici boyutta tehlikeli olabilir. Böyle bir durumda görmemezlikten gelmek uygun olmayacaktır. Bu durumda çocuğa ve zarar verici tehlikeli davranışlarına hayır denilerek, ortamdan uzaklaştırmak ya da çocuğun hareketlerini kısıtlamak gereklidir. Anne ve babaların, çocukların olumsuz davranışlarına karşı sınırlama koyup hayır dedikleri durumlarda çocuklar ağlayarak, bağırarak ya da farklı şekillerde tepki gösterip, reddedip bu
tepkiyi sürdürmeleri durumunda asla geri adım atılmamalıdır. Sabırsızca davranıp pes edilirse çocuk tekrar ödüllendirilmiş olur ve istenmeyen davranışın sürdürülmesi ve desteklenmesi sağlanmış olur.
Çocuklarda davranış yönetiminin sağlanıp başarı kazandırılmasında planlı ve programlı hareket edilmeli bu çalışmaların sadece bilgi verme amaçlı olmadığı, bir davranış becerisi kazandırma işi olduğu kesinlikle unutulmamalıdır.
Anne baba olarak aile içinde, ya da okulda öğretmenler olarak, her yaştaki çocukların davranış yönetimi çalışmalarında, davranış ve beceriler için çalışma listesi hazırlanmalı buna göre takipleri yapılmalıdır. Çocukların davranışlarının yönetiminde yer alabilecek uygun görülen davranış ve beceriler şunlar olabilir:
Çocuğun tepkilerini uygun yöntemlerle ifade edebilme becerisi
Çocuğun anne ve babasına, aile bireylerine karşı davranışları ve tutumu
Çocuğun aile, okul ya da sınıf kurallarına uyum becerisi
Çocuğun arkadaşlarına karşı davranışları ve tutumu
Çocuğun arkadaşları ile dengeli iletişim kurma ve birlikte hareket etme becerisi
Çocuğun verilen görevleri yerine getirebilme gayreti ve becerisi
Çocuğun sorumluluk alabilme becerisi
Çocuğun okulda öğretmenlerine karşı davranışları ve tutumu
Çocuğun diğer yetişkinlere karşı davranışları ve tutumu
Çocuğun başkaları ile işbirliği içerisinde çalışabilme becerisi
Çocuğun planlı ve düzenli çalışabilme becerisi
Çocuğun kendi temizliğine dikkat etme ve ve çevresini temiz tutabilme becerisi
Çocuğun oyun kurallarına uyum becerisi
Çocuğun araç gereçleri dikkatli ve özenli kullanabilme becerisi
Çocuğun paylaşımcı ve yardımsever yaklaşımları ve tutumu
Çocuğun grup içerisinde sorumluluk alabilme becerisi
Çocuklarda İstenmeyen Davranışları Ortadan Kaldırma Teknikleri Nelerdir?
1. Basit ve anlaşılır kurallar koyma: Kurallar çocukları disipline etme ve kendi iç kontrollerini sağlamak amacıyla konulurlar. Uzun ve anlaşılması zor kurallar çocuklar üzerinde yeterince etkili olmazlar. Kısa ve sade, net kurallar yararlı olur. Burada olumlu pekiştireçlerin, yani ödüllerin çocuk üzerindeki etkisinin önemi unutulmamalıdır.
2. Konuşma tekniği: İstenilen ve istenilmeyen davranışlar karşılıklı yüz yüze iletişim kurularak açıkça konuşulur.
3. Dur ve düşün tekniği: Çocuklardan yapacakları bir davranıştan önce bir süre beklemeleri ve düşünmeleri istenir. Çocuğa içinden 10 a kadar say, 3 kere nefes al gibi 10-15 saniye bekleme süresince çocukların yapacakları davranışları değerlendirmeleri ve istenilir olup olmadığını değerlendirmeleri, böylece, alternatif bir davranış düşüncesi üretmeleri amaçlanır.
4. Günlük davranış tablosu hazırlama: Çocuğun gün içerisinde yapması gerekenler, kurallar ya da ödev ve sorumluluklar gibi konularda tablo hazırlanabilir.
5. Başkalarından öğrenme ve çocuktan çocuğa tekniği: Çocuğun başka birinden öğrenmesi ya da başka birine öğretmesi yöntemidir. Bazı kuralları ya da davranışları, başkalarından örnek alarak öğrenmesi ya da başkalarına öğreteceği düşüncesiyle dikkatle öğrenmesi yöntemidir.
6. Öğren-anlat tekniği: Çocuğun kuralı ya da davranışı anlaması yöntemidir. Çocuk bizzat katılır. Hem çocuğun kavrama düzeyi anlaşılır, hem de pekiştirme sağlanmış olur.
7. Somut örnekler kullanma ve konunun güncel yaşamla bağlantısını kurma: Davranışın güncel yaşamdaki önemi bol ve somut örneklerle, zaman zaman hikaye ile vurgulanarak anlatılır.
8. Öğrenen merkezli eğitim ve aktif katılım tekniği: Çocuğunda sık sık soru sorabileceği, konuşup tartışabileceği, fikir üretip paylaşabileceği bir ortam oluşturulur.
Tüm bu yöntemlerin dışında çocuklarımızın davranışlarının yönetiminde drama ve oyun teknikleri, rol oynama, hikaye ve hikaye tamamlama, video ve filmlerde yararlı olacaktır. Tüm bu yöntemlerin kullanılmasında çocukların yaş gruplarına dikkat etmek gereklidir. Her yöntemi her yaşta değil, doğru yaşta doğru yöntem ve teknikleri kullanmak daha etkilidir.
Bakım Beslenme Sağlık
1 yaşındaki bebeğinizin kilosu, doğum kilosunun üç katına ulaşmıştır. Baş ve göğüs çevresi eşitlenmiştir. Gündüz uykusu artık 2,5 saate düşmüş, arama refleksi kaybolmuştur. Yürümeye başlamıştır. Çorabını kendisi çıkarabilir, çatala batırılan yiyeceği ağzına götürebilir durumdadır.
Bakım beslenme ve sağlığını geliştirmek için neler yapabilirsiniz?
Bebeğinizin ayağına giydireceğiniz çorabına değişik süslemeler yaparak, bebeğinizin ilgisini çekmesini sağlayabilirsiniz. Böylelikle çorabıyla ilgilenen bebek, onunla oynamaya, onu çıkarmaya çalışacaktır. Bebeğinizin yaşına uygun olacak olan bir çatalla yemek yemesini desteklemelisiniz. Bebeğin yiyebileceği türde olan besinleri çatala batırarak bebeğinize vermelisiniz. Kendisinin de zaman zaman çatalla yemek yemesini (sizin kontrolünüzde) sağlamalısınız. Kilo kontrolünü düzenli olarak yaptırmalısınız. Doğum kilosunun 3 katına ulaşmamışsa, yeteri kadar kilo almamışsa doktor kontrolüne götürmelisiniz. Baş ve göğüs çevresi ölçümlerini yaptırmalı, takip ettirmelisiniz. Ortalama olarak baş ve göğüs çevresi ortalaması 46-30 cm olmalıdır. Diş kontrolünü yaptırmalısınız.
Gündüz uykusu giderek azalacağı için ona göre düzenleme yapmalı ve gece kaliteli bir uyku geçirmesini sağlamalısınız. Gündüzleri bebeğinizle yaptığınız etkinlikleri çeşitlendirmeli, artırmalısınız. Bebeğinizle eğer dışarıda zaman geçirecekseniz, koruyucu güneş kremi ve şemsiye kullanmalı, güneşin zararlı etkilerinden onu korumalısınız.
Kaba Motor Gelişim Alanı
Bebeğiniz artık çömelme pozisyonundayken ayağa kalkabilir. Yardımsız yürüyebilir. Tutulabilecek sapı olan nesneleri itebilir. Basamakları emekleyerek çıkabilir. Kolları ile güç gerektiren hareketleri yapabilir.
Bebeğinizin kaba motor gelişim alanını nasıl destekleyebilirsiniz?
Bebeğiniz yerde otururken ve oyun oynarken onun ilgisini çeken veya sevdiği bir nesneyi onun oyun alanı içine koymalısınız. Bebeğiniz kollarını ve bacaklarını açarak dengesini sağlayacak ve yardımsız yürüyerek nesneye ulaşacaktır. Tutulabilecek sapı olan bir oyuncağı, yetişkin kişi olarak önce itmeli ve çocuğa göstermeli hareket ettirmeniz gereklidir. Oyuncağı sapından iterek ileri doğru yürümesi için bebeği cesaretlendirmelisiniz. Merdivenin birkaç basamak yukarısına bebeğinizin dikkatini çekecek bir nesne koyarak, yukarıya emekleyerek çıkıp, nesneye ulaşması konusunda cesaretlendirmelisiniz.
Bebeğinizle karşılıklı oturunuz. Elinize aldığınız küçük bir nesneyi (mendil, kumaş parçası vb.) bebeğinizin önüne koyarak dikkatini çekmelisiniz. Bebek mendil ile oynamaya başlayınca, mendilin bir ucundan da siz tutarak, mendili hafifçe kendinize doğru çekmelisiniz. Bebeğiniz elinden alınmaya çalışıldığını düşündüğü nesneyi kol gücünü kullanarak kendisine doğru çekecektir. Bebeğinizin yürüme çalışmaları esnasında denge gelişimini sağlamak için farklı zeminlerde (kum, çakıl taşlı alan, beton zemin vb.) yürümesine fırsat vermelisiniz. Yürüme alanında bebeğiniz için tehlike yaratacak unsurların olamamasına dikkat etmelisiniz. Bebeğiniz, hızlı hareket etmeyi gerektiren oyunlarda(yakalama oyunu gibi)yürüme yerine emeklemeyi tercih edebilir. Bunu doğal karşılamalısınız.
İnce Motor Gelişim Alanı
Bebeğiniz artık nesnelerin kapaklarını yerlerine yerleştirebilir. Kalın yapraklı kitap sayfalarını çevirebilir.
Bebeğinizin ince motor gelişim alanlarını nasıl destekleyebilirsiniz?
Bebeğiniz oturur pozisyonda iken önüne tencere gibi kapaklı nesneler koyunuz. Bebeğinizin bu nesnelerin kapaklarını tek hareketle açması, kapatması ve yerlerine yerleştirmesini bekleyiniz. Gerektiğinde ona yardımcı olunuz. Küçük çaydanlık ya da tencereleri bu amaçla kullanabilirsiniz. Bebeğinize sayfaları kalın karton, bez, naylon veya mukavvadan yapılmış, gelişimsel düzeyine uygun resimli çocuk kitabı verebilirsiniz. Bebeğinizin kitabın sayfalarını eliyle çevirmeye başlaması için gerektiğinde model olunuz ve onu teşvik ediniz. Çeşitli nesnelerle oyun oynamasını, nesneleri ileri geri hareket ettirmesini, küçük nesneleri dar ağızlı kaba atmasını, kalın kitap sayfalarını eliyle çevirmesini ve kapakları yerine yerleştirmesini izleyip değerlendirmelisiniz.
Sosyal Duygusal Gelişim Alanı
Bebeğiniz artık başkalarının ilgisini çeken davranışları tekrar edebilir. Bağımsız hareket etmek ister. Hoşuna giden hareketleri tekrar tekrar yapar.
Bebeğinizin sosyal duygusal gelişim alanını nasıl destekleyebilirsiniz?
Bebeğinizin bir yetişkinin kontrolünde, bulunduğu ortamda özgürce hareket etmesini sağlamalısınız. Elinden tutarak yürüyüş yaptırmalısınız. Yürüyüş sırasında nesnelere dokunmak ve oynamak istediğinde izin vermelisiniz. Elinizi bırakıp yürümek istediği zaman, olası tehlikeleri önlemeye dikkat ederek fırsat vermelisiniz. Bebeğinizin tekrarlamaktan hoşlandığı hareketlerden oyun üretmelisiniz. Bebeğinizin tekrarlayabilmesi için imkân sağlamalısınız. Bebeğinizin hoşuna giden çeşitli yüz ifadelerini, sesleri, canlı varlıkların hareketlerini yaparak bebeğinizin de denemesini isteyiniz.
Bebeğinizin dikkat çekmek amacıyla yaptığı olumlu davranışları, çıkardığı sesleri izlemeli ve olumlu tepkiler vermelisiniz. Sosyal ortamlarda bebeğinizin bu davranışları tekrar etmesini desteklemelisiniz. Bebeğinizin yürümeye başlamasıyla birlikte, etrafı keşfetme isteği de başlar. Bu nedenle nesnelere dokunarak, tadarak tanımak ve öğrenmek ister. Bu dönemde bebeğiniz yalnız bırakılmamalı, bağımsız hareket ettiği sırada düşme ve çarpma gibi kaza ve tehlikelere karşı önlem alınmasına özen göstermelisiniz. Bebeğiniz yapmaktan hoşlandığı hareketleri tekrar etmek isteyecektir. Bunları desteklemelisiniz.
Dil Gelişim Alanı
Bir yaşındaki bebeğiniz artık nesnelerin ya da kişilerin isimlerini söyler. Tek sözcüklü cümle kurabilir. Bir-on arasında sözcük kullanabilir.
Bebeğinizin dil gelişimini nasıl destekleyebilirsiniz?
Bebeğinizin yakın çevresindeki nesne ya da varlıkların (insan-hayvan-bitki) kendilerini ya da resimlerini gösterip, isimlerini sormalısınız. Bebeğinizden gösterilen nesnelerin isimlerini söylemesini beklemelisiniz. Örneğin: babasını gösterip ‘’Bu kim?’’ diye sorulduğunda ‘’Baba’’ cevabını vermesi beklenilir. Bebeğinize sık sık ‘’Abi nerde?’’ ‘’Anne ne yapıyor?’’ gibi sorular sorarak konuşmasını desteklemelisiniz.
Bilişsel Gelişim Alanı
Bebeğiniz artık saklanan nesneleri birden fazla yerde arayabilir. Bir grup nesne arasından adı söylenen nesneyi gösterebilir. Çevresinde oynayan çocukları izler.
Bebeğinizin bilişsel gelişim alanını nasıl destekleyebilirsiniz?
Bebeğinizle karşılıklı oturunuz. Aranıza üç tane minder yerleştiriniz. Bebeğiniz görmeden elinizdeki nesneyi, minderlerden birinin altına yerleştiriniz. Bebeğinizden, saklanan nesnenin hangi minderin altında olduğunu bulmasını isteyiniz. Bu oyunu farklı nesnelerin ya da yastıkların altına saklayarak da devam ettirebilirsiniz.
Bebeğinizin 4-5 oyuncağını alarak bebekle karşılıklı oturunuz. Oyuncaklardan birinin adını söyleyerek, bebeğinizin adı söylenen oyuncağı göstermesini ya da vermesini isteyiniz. Bebek tam olarak istenileni yapana kadar, farklı zamanlarda tekrar etmelisiniz. Bebeğinizi farklı yaşta çocukların bulunduğu mekânlara, oyun parkına götürerek diğer çocukları izlemesini sağlayınız. Çocukların yaptıkları ile ilgili konuşunuz. Bebeğinizin dikkatini çevredeki kişi ve olaylara çekmelisiniz.
Kaba Motor Gelişim Alanı Çocuğunuz 2 yaşındadır ve artık merdivenlerden yardımsız inebilir. Oyuncağı ipinden çekerek yürür. Düz bir hat üzerinde yürüyebilir. Yerinde zıplayabilir.
Kaba Motor Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Çocuğunuz için yere boyu ortalama 1,5-2 metre olan 5 cm eninde iki kurdeleyi ya da renkli şeritleri, yere bantlarla sabitleyiniz. Çocuğunuzu bu çizgi üzerinde yürümesi için cesaretlendiriniz.
- Çocuğunuza iple çekip oynayabileceği bir oyuncak ya da nesne sağlayınız. Nasıl çekilebileceğini önce kendisine gösterip, çocuğunuzun da bu nesnenin ya da oyuncağın ipini tutarak çekmesini isteyiniz.
- Çocuğunuz için gerekli güvenlik önlemlerini alarak tek başına merdivenleri inmesini bekleyiniz.
- Çocuğunuzla zıplama içeren oyunlar oynayınız. Herhangi bir yerden destek almadan çocuğunuzun zıplamasını bekleyiniz.
İnce Motor Gelişim Alanı İki yaşındaki çocuğunuz nesneyi iki elinin avuçları içinde yuvarlayabilir. Kalemi üç parmağı ile tutabilir. Kapları boyutlarına göre iç içe yerleştirebilir. Kâğıdı iki eli ile buruşturabilir. İki üç küpten kule yapabilir. Makasla tek açmalı hamlelerle kesme yapabilir.
İnce Motor Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Çocuğunuz için oyun hamurunu ya da kendi hazırlamış olduğunuz hamuru önüne koyunuz. Çocuğunuza model olmak için hamurdan bir parça koparıp avuçlarınız içinde yuvarlamaya başlayınız. Daha sonra yuvarladığınız hamuru, çocuğunuza göstererek ‘’Bir tane daha yapalım’’ diyerek ona da bir parça hamur verip, onunda avuçları içinde yuvarlamasını bekleyiniz.
- Çocuğunuzun önüne kalın kalemler koyunuz. Uygun ve doğru kalem tutma modeli ile kalemi tutunuz ve kâğıt üzerine karalamalar yapınız. Sonra çocuğunuzun kalemi aynı şekilde tutarak karalamalar yapmasını bekleyiniz.
- Çocuğunuzun önüne iç içe geçen kaplar, oyuncak kova ve bardaklar veriniz. Çocuğunuzdan bu kapları iç içe geçirmesini isteyiniz.
- Çocuğunuzun önüne peçete ya da tuvalet kâğıdı gibi yumuşak kâğıtlar koyunuz. Kâğıttan bir parça koparıp, iki elinizin parmaklarıyla buruşturunuz. Çocuğunuzun da aynı hareketleri yapmasını bekleyiniz.
- Çocuğunuzun önüne kenar uzunluğu 2,5*2,5 cm olan küpler koyunuz. Önce siz model olunuz, küpleri üst üste koyarak, kule yapınız ve sonra kuleyi yıkınız. Sonra aynı uygulamayı çocuğunuzun yapmasını bekleyiniz.
- Çocuğunuza önce model olarak kâğıt kesme işlemini gösteriniz. Çocuğunuzun eline bir çocuk makası verip, kâğıdı göstererek ‘’Bu kâğıdı keselim’’ deyiniz. Çocuk makasını çocuğunuzun tek elinin parmaklarına geçirerek siz kâğıdı tutunuz. Çocuğunuzun makası bir kez açıp kapatarak kesmesini bekleyiniz.
Bilişsel Gelişim Alanı Çocuğunuz artık 2 yaşındadır. Nesneleri merak eder, inceler, kurcalar. Şekilleri uygun boşluklara yerleştirebilir. Parça bütün ilişkisi kurabilir. Gözlemlediği davranışları model olmadığında da taklit eder. Sorulduğunda varlıkları ya da parçalarının isimlerini söyler. Yer bildiren yönergelere uygun tepkide bulunabilir. Sembolik oyunlar oynayabilir düzeydedir.
Bilişsel Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Üzerinde farklı geometrik şekil boşluklarının bulunduğu kutuyu çocuğunuza veriniz. Çocuğunuzun uygun parçaları doğru boşluklara yerleştirmesini isteyiniz.
- Uygun bulduğunuz saat, radyo, fotoğraf makinası gibi nesnelerin güvenliğine dikkat ederek çocuğunuza veriniz. İncelemesi için zaman tanıyınız. Ayrıca çocuğunuza ‘’Bu acaba nasıl çalışıyor?’’ ‘’Bunun içinde ne olabilir acaba? ’’ gibi sorular sorarak düşünmeye yönlendiriniz.
- Çocuğun oyun ortamına çocuğun tanıdığı çeşitli materyal ve oyuncakları getiriniz. Çocuğunuzun yanına oturunuz. ‘’Ben sana misafir geldim, bana çay yapar mısın?’’ ya da ‘’Haydi atlarımızı getir atçılık oynayalım’’ diyerek çocuğun materyalleri farklı amaçlarla kullanarak sembolik oyun oynamasını destekleyiniz, teşvik ediniz. Bir çubuğu at, bir küçük Lego’yu bardak ya da telefon, yastık ve süpürgeyi araba, fırçayı mikrofon gibi kullanmaya gerektiğinde yönlendirme yapınız. Çocuğunuzla birlikte iken çevrede bulunan her türlü varlıkları ve bölümlerini çocuğa göstererek isimlendirmesini isteyiniz. Nesnelerin özelliklerini tanıtınız. Nesnelerin isimlerini sık sık tekrar ederek pekiştiriniz. Sözcükleri vurgularına da dikkat ederek kullanınız.
- Çocuğunuzun tanıdığı kişilerin belirgin davranışlarını onlar ortamda yokken taklit etmesi için ‘’Dede nasıl yürüyor?’’ ‘’Şoför nasıl araba kullanıyor?’’ gibi sorularla onu cesaretlendiriniz.
- Çocuğunuza dört parçalı bir yapboz verin. Yapbozu bütün halde iken incelemesini sağlayınız. Daha sonra parçalarını dağıtın ve parçaları çocuğunuzun doğru olarak yerleştirmesini bekleyiniz.
- Çocuğunuzla konuşurken nesnelerin mekân içindeki konumlarını bildiren; içinde, dışında, arkasında, önünde, üstünde, altında gibi kavramları içeren ifadeler kullanınız. ‘’Bebeğini sandalyenin üzerine koy’’ gibi sözlerle çocuğunuzun yönergelere uygun tepkiler vermesini isteyiniz.
- Çocuğunuzun doğal merak duygusunu desteklemek için uygun olan oyuncak ve eşyaları incelemesi ve kurcalamasını engellemeyiniz.
- Genellikle daire, üçken, kare ve dikdörtgen şekilleri de kullanmalısınız.
Dil Gelişim Alanı Artık çocuğunuz iki sözcüklü cümle kurabilir. Kelime hazinesi 50 sözcüğü kapsamaktır. Soru cümleleri kurabilir. Bildiği şarkı ya da tekerlemelere eşlik edebilir.
Dil Gelişimini Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Dergilerden ya da kitaplardan bulduğunuz çeşitli resimleri çocuğunuza gösteriniz. Çocuğunuza ‘’Bu resimde neler var?’’ diye sorarak, onun 2 ya da fazla kelimeden oluşan cümle kurarak cevap vermesini bekleyiniz. Çocuğunuza ait bir eşyayı göstererek ‘’Bu kimin?’’ diye sorarak ‘’Benim’’ cevabını vermesini bekleyiniz.
- Çocuğunuzun ‘’Bu ne?’’ ‘’Bu kimin?’’ gibi sorular sormasına fırsat veriniz. Ortam hazırlayınız.
- Çocuğunuzla, çok basit ve sevimli çocuk şarkıları ve parmak oyunları oynayınız. Çocuğunuzun bu şarkı ve oyunlara eşlik etmesini bekleyiniz.
- Asla çocuğunuzun sevimli gelen, yarım konuşmalarını taklit ederek pekiştirmeyiniz. Tam aksine çocuğunuzla Türkçe dil bilgisi kurallarına uygun konuşmalısınız.
Sosyal Duygusal Gelişim Alanı Çocuğunuz artık 2 yaşındadır, evinizde basit işlerinize yardım edebilir ve sosyal iletişim kalıplarını kullanabilir durumdadır.
Sosyal Duygusal Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Sosyal iletişim kalıpları günlük yaşamda diğer insanlarla olan iletişimi kolaylaştıran sözcük ve cümlelerdir. ‘’Teşekkür etme, Günaydın, Merhaba, İyi günler ‘’ gibi nezaket sözcükleri günlük hayatta sıkça kullanılan iletişim kalıplarına örnektirler. Çocuğunuzun bu tür sosyal iletişim kalıplarını kullanması için teşvik etmelisiniz. Çocuğunuza teşekkür etme, günaydın, iyi günler gibi sosyal iletişime yönelik durumlarda model olunuz. Çocuğunuza bu tür sosyal iletişim kalıpları içeren resimli çocuk kitapları okuyunuz, kartlar inceleyiniz, şarkılar söyleyiniz.
- Çocuğunuza evde ve dışarda basit işlere yardım etmek amacıyla küçük sorumluluklar veriniz. Çocuğunuzdan masa hazırlarken peçeteleri masaya koyma, eğitim ortamını oyuncakları toplama, giysilerini katlama, toplama gibi davranışları isteyiniz, bekleyiniz.
- Çocuğunuz yaptığınız işlerde rol almak istiyorsa, engellemeyip ona sorumluluk veriniz. Çocuğunuzun yardım etme davranışları karşısında ‘’Teşekkür ederim, aferin’’ gibi sözlerle ya da kucağınız alma, gülümseme gibi davranışlarınızla memnuniyetinizi belli etmelisiniz.
Bakım Beslenme ve Sağlık
Çocuğunuz 2 yaşındadır ve artık lastikli pantolon gibi bazı giysilerini çıkarabilir. Bazı giysilerini de giyebilir. Süt ve meyve suyu gibi sıvı içecekleri pipetle içebilir. Çekirdeği olan yiyeceklerin çekirdeklerini kendisi çıkarabilir. Babinski refleksi artık kaybolmuştur. Altı ıslanmadan önce tuvalet ihtiyacını belirtebilir.
Bakım, Beslenme ve Sağlığı Konusunda Nelere Dikkat Etmelisiniz?
- Çocuğunuz tuvaletinin geldiğini belirttiği zaman, alt giysilerini çıkartmaya yardım ediniz ve çocuğunuzu klozet üstü adaptöre oturtunuz. Bir süre çocuğunuzun tuvaletini yapmasını bekleyiniz. Çocuğunuz tuvaletini yaptıktan sonra ‘’Aferin’’ gibi övgü ifadeleri kullanarak, onu mutlu ediniz. Çocuğunuzun altını temizleyiniz ve onu kaldırıp giysilerini giydiriniz. Birlikte ellerini yıkayınız.
- Çocuğunuzun giysilerini çıkarırken kendisine fırsat tanıyınız ve destekleyiniz.
- Giysilerini giyme konusunda çocuğunuza yardımcı olunuz. Yardımın miktarını çocuğunuzun ihtiyacına göre azaltınız ve ya artırınız.
- Çocuğunuza meyve sularını ve sütü pipetle içmesi için fırsat tanımalısınız. Pipet, biberon ve bardaktan sonra farklı bir deneyim olacaktır.
- Çocuğunuza kayısı, kiraz gibi çekirdekleri bu dönemde sunarak çekirdeğini kendisinin çıkarmasını destekleyiniz.
- Babinski refleksinin 24. Aydan sonra devam etmesi nörolojik bir bozukluğun göstergesidir. Mutlaka doktora muayene götürülmelidir.
- Tuvalet eğitimi için çocuğunuzun hazır oluş kriterlerini gözleyiniz. Bunlar; çocuğunuzun bezinin en az iki saat kuru kalabilmesi, yürüme, oturma, çömelme becerilerini kazanmış olması, altını ıslattığını belirtebilmesi, sıkılmadan 5-10 dakika tuvalette oturabilmesidir. Çocuğunuz tuvalet alışkanlığını kazanana kadar her gün belli saatlerde bu işlemi tekrar etmelisiniz.
Bilişsel Gelişim Alanı;
3 Yaşında olan çocuğunuz artık neden sonuç ilişkisi kurabilir. Nesneleri birden fazla özelliklerine göre sınıflandırabilir. Sorulduğu zaman zıt kavramları söyleyebilir. Yakın geçmişindeki olayları hatırlayabilir. Tek ve çift kavramlarını içeren yönergelere uyar. İki nesneyi belirli bir özelliğe göre sıralayabilir. Basit ritim kalıplarını tekrar edebilir ve basit şarkıları ezberleyebilir düzeydedir.
Bilişsel Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebiliriz?
- Çocuğunuza öğretmek için basit bir çocuk şarkısı seçin. Bu şarkıyı önce siz baştan sona söyleyin. Sonra yine şarkıyı küçük bölümler halinde önce siz, sonra çocuğunuza tekrar ettirin. Sonra şarkıyı çocuğunuzla birlikte söyleyiniz.
- Şarkıyı birkaç kez tekrar ediniz. Aynı şarkıyı farklı günlerde ve zamanlarda tekrar ediniz. Şarkıyı söylerken, şarkının sözlerine uygun hareket ve dansla desteklerseniz, çocuğunuzun şarkıyı öğrenmesini kolaylaştırışınız.
- Ellerinizle, önce kısa ve basit bir ritim vurunuz, aynı ritmi çocuğunuzun tekrar etmesini isteyiniz. Çocuğunuzun ismini, nesne isimlerini, hayvan isimlerini vb. isimleri ritimle vurarak söyleyiniz. Sonra çocuğunuzun bunları tekrar etmesini isteyiniz.
- Çocuğunuzla birlikte düğmeleri, çeşitli büyüklükteki ve renkteki boncukları, taşları inceleyerek özellikleri hakkında konuşunuz. Bu nesnelerin bir araya gelince bir çift oluşturduğunu anlatınız. Çorap, eldiven gibi nesneleri bir sepete koyarak ‘’Çorabın tekini bul, eldivenin tekini ver, bir çift çorap ver’’ gibi yönergelerle tek ve çift kavramını anlamasına yardımcı olunuz.
- Çocuğunuzla birlikte düğmeleri, çeşitli büyüklükteki ve renkteki boncukları, taşları inceleyerek özellikleri hakkında konuşunuz. Bu tür nesneleri büyük-küçük, uzun-kısa olmalarına, renk ve şekillerine göre yan yana getirerek sıralamasını isteyiniz. Böylece nesnelerin ayırt edici özelliklerini kavraması için fırsat vermiş olursunuz.
- Çocuğunuzla yakın geçmişte olan olaylar hakkında konuşun. Kahvaltıda ne yedin? Dün okulda ne yaptın? Bugün yaptıklarımızdan hangisini daha çok beğendin? Gibi sorular sorunuz. Kendinizden kendi yaptıklarınızdan örnekler verin. Çocuğunuzun hatırladığı durum ve olaylarla ilgili örnekler verin.Evinizde ve çevrenizde bulunan nesnelerin büyük-küçük, kalın-ince, uzun-kısa gibi özellikleri hakkında konuşun. Hatta bulunduğunuz ortamdaki kalemler, boyalar, bloklar vb. içerisinden de zıt özelliktekileri seçerek, somut örneklendirme ve karşılaştırmalar yapınız.
- Çocuğunuz için nesneleri farklı özelliklerine göre gruplandırma yapabileceği bir ortam oluşturunuz. Legolarla, küçük toplarla ya da bloklarla da yapılabilir. Çocuğunuzdan, yere karışık olarak konulmuş olan Legoları, renk, şekil ya da büyüklük gibi özelliklerinden aynı anda 2 tanesini birden dikkate alarak bir araya getirmesini isteyiniz. Kırmızı uzun Legolar buraya, mavi kısa Legolar buraya ya da yeşil büyük toplar buraya gibi sınıflandırmalar isteyiniz. Eğer çocuğunuz nesneleri iki özelliğe göre sınıflandırabiliyorsa, üç özellik için sınıflandırma yapabilmesini isteyiniz.
- Çocuğunuza balonu çok şişirsem ne olur? Yumurta yere düşerse ne olur? Yağmurda şemsiye almadan yürürsem ne olur? Gibi sorular sorarak olayların nedenleri ve sonuçları hakkında sohbet ediniz. Direkt gözlemleyebileceği uygulamalar da yaparsanız çok yararlı olacaktır. Uygulamaların sonuçları hakkında yorum yapmasını da isteyiniz.
Dil Gelişim Alanı
3 yaşındaki çocuk iki basit cümleyi birleştirebilir. Dinlediği bir öyküyü anlatabilir. Resimde gördüğü olayları anlatabilir. Çevresindeki ya da öyküdeki olayları dramatize edip, canlandırabilir, oynayabilir. Açık uçlu sorular sorabilir.
Dil Gelişimini Nasıl Destekleyebilirsiniz?
Çocuğunuza resimli hikâye kitaplarındaki, dergilerdeki ya da kartlardaki resimleri gösteriniz ve resimleri basit cümleleri birleştirerek anlatmasına fırsat veriniz. Çocuğunuza sevdiği hikâye kitaplarından birini okuyun. Sonra çocuğunuzdan hikâyeyi size anlatmasını isteyin. Bunun için de Hikâyede kimler vardı? Ne yapıyorlardı? Nasıl yapıyorlardı? Gibi sorular sorunuz. Hikâyedeki varlıkların davranışlarını, konuşmalarını, ses ve hareketleriyle size canlandırmasını isteyin. Çocuğunuza kitap okurken, çocuğunuzun ne, kim, nerede, nasıl, neden, ne zaman gibi sorular sormasına izin verin. Bu sorularını yanıtlayarak, başka sorular sorması için çocuğunuzu cesaretlendirin. Sosyal Duygusal Gelişim Alanı 3 yaş çocuğu yaşıtlarıyla birlikte oyun oynayabilir. Grup içi konuşmalara katılır. Grupla şarkı söyler. Grupla dans eder. Ritim araçlarını kullanabilir. İsteklerinin ertelenmesini kabullenir. Sosyal Duygusal Gelişimini Desteklemek İçin Neler Yapabilirsiniz?
- Çocuğunuzun artık gruba girmesi gerekmektedir. Yaşıtlarıyla birlikte aynı ortamda bulunabileceği, onlarla birlikte şarkılar söyleyip dans edebileceği, grup kurallarını öğrenip, etkinlikler yapabileceği, etkileşebileceği, arkadaşlıklar kurabileceği anaokulu ortamında bulunması gereklidir. Bunu destekleyici çalışmalar yapmalısınız.
- Çocuğunuz siz konuşurken konuşmalara sıklıkla dâhil olabilir. Çocuğunuzun konuşmaları engellenmemeli, iyi bir dinleyici olmalı, konuyu geçiştirmemeli, açık uçlu sorularla çocuğunuzun konuşmasını desteklemelisiniz. Çocuğunuzun konuştuklarına ve cevaplarınıza uygun memnuniyet ve diğer duyguları ifade eden tutumlar sergilemelisiniz.
- Çocuğunuzun hiçbir ihtiyacını kasıtlı olarak ertelemeyiniz. Ertelenmesi gereken durumları onun anlayabileceği kısa ve somut cümlelerle açıklayınız.
Kaba Motor Gelişim Alanı
3 yaş çocuğu parmak ucunda birkaç adım atabilir. Tek ayak üzerinde sıçrayabilir. Pedal çevirebilir. 15-20 cm yükseklikten atlayabilir. Koşarken durup, yerdeki nesneyi alıp koşmaya devam edebilir. Hareketli topa tekme atar ve kendisine doğru atılan topu yakalamak için kollarını uzatır. Basit vurmalı çalgıları çalabilir.
Kaba Motor Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Çocuğunuzla birlikte merdivenlerden inerken merdivenin son basamağından, sizinle birlikte atlamasını isteyiniz. Ya da çocuğunuzun iki elinden tutarak son basamaktan iki ayak atlaması için destek olunuz. İki sandalyenin bacakları arasına yerden 15 cm yükseklikte ip bağlayınız. ‘’Haydi, gel seninle bu ipin üzerinden atlayalım’’ diyerek, çocuğunuzun ipin üzerinden atlamasını bekleyiniz.
- Çocuğunuzu üç tekerlekli bisiklete oturtunuz. Çocuğunuzun ayaklarını pedallar üzerine yerleştirmesini bekleyiniz. Önce yukarıda olan pedaldaki ayağını itmesini ve pedalı 2-3 kez çevirmesini isteyiniz.
- Yere, aralarında yaklaşık 15-20 cm olacak şekilde kâğıtları diziniz. Çocuğunuzun kâğıtlar üzerinden atlamasını bekleyiniz.
- Topa ayağınızla vurarak çocuğunuza doğru atınız. Çocuğunuzdan, kendisine attığınız topun durmasını beklemeden karşılayıp tekme atmasını isteyiniz.
- Çocuğunuzla 2-2,5 metre olacak şekilde karşılıklı durunuz. Orta boy bir topu çocuğunuza doğru atınız. Çocuğunuzun topu yakalamak için kollarını uzatmasını ve yakalamaya çabalamasını bekleyiniz.
- Yere küçük top, ponpon gibi küçük nesneleri koyunuz. Çocuğunuzdan koşarak bu nesnelerden birini yerden alıp, tekrar koşmaya devam etmesini isteyiniz.
- Çocuğunuza ritim çubuğu, davul, ksilofon, trompet, tef gibi vurmalı müzik aletlerini veriniz. Çocuğunuzun vurarak sesler üretmesini bekleyiniz.
- Çocuğunuzla birlikte parmak ucunda yürüme oyunları oynayınız.
İnce Motor Gelişim Alanı 3 yaşına gelmiş olan bir çocuk modele bakarak yuvarlak çizgi çizer. Kâğıt kesebilir. Katlamalar yapabilir. Altı yedi küpten kule yapabilir. İri delikli boncukları ipe dizebilir. Tüp şeklindeki nesneleri işlevine uygun olarak sıkabilir. İnce Motor Gelişim Alanını Nasıl Destekleyebilirsiniz?
- Çocuğunuza yapıştırıcı, diş macunu, tüp boya gibi kullanabileceği nesneleri sizin kontrolünüzde kullanabileceği fırsatlar yaratınız. Çocuğunuzdan tüpleri kullanım amacına uygun olarak ve yeterli miktarda sıkarak kullanmasını bekleyiniz.
- Çocuğunuzun önüne içinde iri delikli boncukların olduğu kutu ve ayakkabı bağcığı kalınlığındaki ipi koyunuz. Çocuğunuzdan boncukları bu ipe dizmesini isteyiniz. Gerektiğinde çocuğunuza yardımcı olunuz.
- Çocuğunuzla karşılıklı oturunuz. Kâğıt ya da kumaş benzeri nesneleri çocuğunuza veriniz.
- Çocuğunuzla birlikte daha fazla sayıda küp kullanarak dengeli kula yapma oyunları oynayınız.
- Çocuğunuza çocuk makası veriniz ve bu makasla kâğıdı kesmesini isteyiniz. Çocuğunuzu makası tek elinin parmaklarına geçirmesini, diğer eliyle de kâğıdı tutarak kesmesi için teşvik ediniz.
- Çocuğunuza uygun ortamı hazırladıktan sonra, önce siz bir yuvarlak çizip, sonrada çocuğunuzla yuvarlak çizgi çizmesini isteyiniz, cesaretlendiriniz.
Bakım, Beslenme, Sağlık
3 yaş çocuğu bağımsız olarak tuvalet ihtiyacını giderir. Kirlettiği yeri temizlemeye çalışır. Kendi başına giyinir ve soyunur. Kendi eşyalarını tanır.
- Çocuğunuza giysilerini verip, kendi başına giyinip soyunması için fırsat veriniz. Gerektiği yerde siz yardım ederek destekleyiniz.
- Çocuğunuza kendi eşyalarını ve sizin eşyalarınızı karışık olarak veriniz. Kendi eşyalarını size göstermesini isteyiniz.
- Çocuğunuzdan yardımsız olarak tuvalet ihtiyacını gidermesini isteyiniz, ama siz gerektiğinde yardım için hazır olunuz.